Kutlu doğum haftası ve kardeşlik

 Alemlere Rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizin doğum yıldönümü “Kutlu Doğum Haftası”olarak kutlanıyor.Geleneksel olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'nca her yılın Mart ayında rahmet ve merhamet iklimine yelken açılıyor,kalplerimiz yenileniyor,huzur pınarlarından çağlayan sevgi ile coşuyoruz..

Bu yıl ki bir başka kutlanıyor!.Bilborgları süsleyen ve konu konu takvimlenen etkinlikleri okuyoruz. Hele otobüs duraklarında “gül”amblemli afişin altına yerleştirilen bir slogan var ki,kavramların ilhamla bütünleştiği ,duyguların derinleştiği “İnançta birlik ve kardeşlik” üzerine kim bulup belleklerimize sunmuşsa yüreğine sağlık..

“Biriz..Bir'deniz ..Kardeşiz..” sloganı,beyinlere mıh gibi çakıldı.Yazanın,düşünenin yüreğine sağlık!..

Kardeşlik üzerine ne türküler söylendi.Ne hikayeler,romanlar yazıldı.Ne ağıtlar yakıldı.Çook kardeşlik üzerine öyküler dinledik.Ama hiç birisi bu duyurudaki kadar gizemli,anlamlı ve şuurlu yalın gelmiyor bana.Derler ya “Kardeşlik”birlikte,sevgide yaşanır;anlatılmaz.Bu kelimelerde,yaşıyorum..Cinasına ,tevriyesine ,hülasa sözoyunlarına ,anlam zenginliğine bayıldım.Tam bir “mısra-ı berceste “hükmündedir.

Tabii böyle önemli ve kutsiyeti yüksek haftada seçilmiş konunun “Kardeşlik”olması bir başka algıyı çağrıştırmaktadır.Bir hafta/Onbeş gün kardeşlik üzerine ;Konferanslar,paneller ,söyleşiler,İslam tarihinin mümtaz şahsiyetlerinden kıssalar anlatılacak,Muhacir/Ensar kardeşliğinin hikmetinden dersler çıkarılacak..

Küreselleşen dünyada,yalnızlaşan insanın ihtiyacı olan en güçlü değer kardeşliktir.Ülkemizde onlarca gaile arasında kaybolmaya yüz tutan,vatandaşlık hukukumuzun temel harcı “bin yıllık kardeşliğimiz”dir. Zamanımızda bu duygunun ne denli zayıfladığı,ilişkilerimizin ne kadar değiştiği, nefret dolu bakışların sonuçları ortada iken, kardeşliğe çok ihtiyacımız var.

Birbirine yalan söyleyen,birbirini ötekileştiren,horlayan ,aşağılayan,itibarsızlaştıran,mal ve canına kasdeden, yanında olmasına karşılık uzak duran,halinden habersiz yaşayan o kadar insanlar var ki bu duruma nasıl düştük?Nedir bu başımıza gelenler?Sorusuna cevap bulmakta güçlük çekiyoruz.

Beylik sözler,keyif bağışlayıcı ifadelerin bir anlam taşımıyor.Sözde kardeşlik olmuyor..Kardeşlik birlikte yaşamakla, acıyı/sevinci paylaşmakla,hoşgörüyü/farkındalığı kabullenerek ,karşısındakini kendinden biri sayarak,“Vahdet”denizinde bir olmakla mümkün olunacağını anlamalıyız.

Kardeşlik ,illa aynı batından doğmuş olma şartını bağlamamalıyız.Öyle kardeşler bilirim ki birbirlerinin hasmı,can düşmanı,bir anadan olduğuna inanamazsınız.Hep parmakların farklılığından örnekler verilir.Öyle de sonuçta parmakların bir kola bağlı olduğu neden düşünülmez?

İki hadise var ki beni derinden etkilemiştir.Bir TV programında iki Kurtuluş Savaşı gazisi ile ropörtaj yapılıyordu.Canlı yayında yatağa bağlı olan “asırlık çınar”ın başucunda eski silah arkadaşı ; Kuvava'nın son Muharibi; geçmiş günlerden anlatıyorlardı..İki “Yorgun Savaşçı”nın;birbirlerinin gözlerine öyle sevgi ve şevkatle bakıyorlardı ki anlatılamaz...

Çaylar ikram edildi.Biribirinin çayını karıştırdılar..Biri diğerine çaya daldırdığı bisküvitin yarısını ikram etti.Öbürü arkadaşının ak sakalı sıvazladı,saçlarını okşadı..O ne sevgi Yarabbi!Bir de yüreğinin derinliklerinden gelen bir sesle “gardaş!”değişi vardı ki,ölsem unutamam.

Hafızam beni Çanakkale'ye ,Seyyit Onbaşı'ya götürdü.276 kiloluk top mermisini,çıkrığı kırık topun haznesine “Ya Allah bismillah”deyip, ateşleyince İngiliz savaş gemisi nasıl da batmıştı!Orduya moral kaynağı olmuştu bu olay!.Komutanlar ,Seyyit Onbaşı'ya ,ne istediği sorulur.Koca Seyyit, mahcup ,utana sıkıla ;kendise verilen yarım ekmeğin yetmediği,mümkünse bütün ekmek verilmesini ister.Hepsi bu kadarcık!.Derhal yerine getirilir.Seyyit Onbaşı ,bundan böyle bütün ekmek yiyecektir. Ancak,geçen zaman içinde Seyyit Onbaşı,arkadaşlarının yarım ekmek yemesine gönlü razı olmaz.Kumandan'a çıkar.Affını ister.Kumandan sebebini sorunca:” Benim Kardeşlerim yarım ekmek yerken,benim bütün ekmek yemem, gönlüme dokandı..Bana da yarım verilsin” der. Kardeşlik budur işte!....

Şimdi,istedikleri kadar dağlara taşlara “kardeşiz” yazsınlar.Beytül-mala el uzatanlar,üç koyup beş kazananlar, yetim hakkı yiyenler,kardeş kanı dökenler,halka zulmedenler,Batılı hakka tercih edenler benimle kardeş olamazlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR