LAİKLİK KANUNLARI
Ridaniye ve Mercidabık zaferlerinin ardından Yavuz Sultan Selim Hân 4 Şubat 1517’de törenle Kahire’ye girdi ve “Yusuf Nebi Tahtı”na oturdu. Mısır'da yer yer devam eden Memluk direnişi kırılarak, bütün toprakları Osmanlı egemenliğine girdi. Memluk Sultanlığı’nın ortadan kalkmasıyla Osmanlı Devleti, Mısır’a hakim oldu ve Halifelik Osmanlılara geçti.
Osmanlıların tüm dünya Müslümanlarının başı olma iddiası ilk kez 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile uluslararası bir ortamda onaylandı. Bunu izleyen 150 sene boyunca Osmanlı toprakları gitgide küçülürken, Osmanlı Halifeliğine yönelik dinî saygı sürekli olarak arttı.
Velhasıl, bugün kullandığımız mânâda siyasî hilafetin Osmanlı’ya geçiş tarihini 1517’den 1774’e getirmemizde yarar var. 1. Selim döneminde hilâfetin sembolik ve dinî bir mânâsı varken, dede-torun Abdülhamitlerin iktidarları arasında onu artık siyasî bir mahiyet kazanmış olarak görürüz.
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Sultanı Mehmet Reşat emriyle hazırlatılan Şeyhülislam Hayri Efendi’nin "Bütün Müslümanlara cihadın farz olduğunu ve Halife'ye karşı savaşan ordularda bulunmanın Müslümanı dinden çıkaracağını" bildiren beş fetvası 11 Kasım 1914’te “Cihad-ı Ekber Hakkında Beyanname-i Hazret-i Hilafetpenahi” adıyla yayınlandı.
Türkistan’dan Anadolu’ya kilometrelerce yol katedip gelen Uygur Türkleri, bazı cephelerde çarpışan Araplar cihadın kabul gördüğünü gösteriyor. Lâkin çeşitli sebepler yüzünden istenilen seviyede bir etki oluşturmadı.
İstiklâl Savaşı’ndan sonra 1924 martında yeni rejimi korumak için yasal düzenlemeler gerçekleşti. Saltanatın kaldırılması ile boşlukta kalan ancak geçen sürede yönetimde iki başlılık görüntüsü vererek halk egemenliğine dayalı sistemin sağlıklı işlemesini güçleştireceği anlaşılan halifelik makamının da kaldırılması, bunun yanında sorunun bütünüyle çözülmesi için Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti’nin lağvedilmesi ve eğitim öğretimin laikleşmesini sağlayabilmek için ilköğretim kurumlarının birleştirilmesi (tevhîd-i tedrîsât) gerekli görüldü.
3 Mart 1924’te “laiklik kanunları” diye anılan üç önemli yasa kabul edilerek yürürlüğe konuldu. Halifeliğin kaldırılmasına ve Osmanoğulları ailesinin vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin 431 sayılı yasada, “Halife hal‘edilmiştir. Hilâfet, hükümet ve cumhuriyet mâna ve mefhumlarında mündemiç olduğundan hilâfet makamı mülgadır.” hükmüne yer verildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.