Evvel evvel iken.Ayağıma battı sarı diken.Dünya sarı öküzün
iki çengelli boynuzu üzerinde fır fır döner iken.Ülkenin birinde
padişah sözcüsü Kara Vezir-i Azam. '' Devlet işleri iyi gitmiyor.
Saraya sınavla 1000 mele alırsak düzelir'' demiş.Haber her
yana duyurulmuş.
   Diyeceksiniz ki mele nedir? Saray dilinde mele molla demek-
miş.Halk ne bilsin.Mele'yi meleşme anlamış.Devlet kapısın-
da iş açıldı diyen fakir fukara koyun keçi gibi meleşerek
sarayın yolunu tutmuşlar.
   O ülkede Çıtı ile Pıtı adında karı koca varmış.Az çok saray di-
llinden anlarlarmış.Kadın kocasına ''Duydun mu Pıtı Pıtı ?
saraya 1000 mele alacaklarmış.Durma sen de koş. Belki sına-
vı kazanırsın.Yoksulluktan kurtuluruz'' demiş.
Kocası da ''Çıtı Çıtı iyi diyorsun da .Benim okumam yazmam bi-
le yok!Ne anlarım melelikten? Mele dediğin kişi bilicidir.
Kadın'' Kes sesini Pıtı Pıtı! Sanki onlar çok mu bilici? Anlasalardı
dünya böyle mi olurdu?Atıyorlar tutuyorlar işte!...''
Kocası'' Kızma Çıtı Çıtı! Nasıl olacak bu iş?''
Kadın'' O çok kolay...Başında sarık,sırtında cübbe,bacağında ağlı
şalvar,yüzünde sakal.Uzaklara bakar.Dalgın dalgın düşünür,Dua
eder gibi anlaşılmaz birkaç da söz mırıldandı mı? Bu iş oldu
demektir.Herkes seni ermiş sanacak.Sarayın da istediği bu ...
    Pıtı karısının dediği giysileri edinmiş.Zaten yüzündeki kıllar da
keçi sakalı gibi uzamışmış.Karısı Çıtı'ya hoşçakal deyip düşmüş
yollara.
    Az gitmiş,uz gitmiş.Padişah kentine varmış.Bir bakmış ki sara-
yın önü ana baba günü...Kalabalık mı kalabalık.Kimi meleşip du-
ruyor.Kimi eller havada dua ediyor.
    Söylemeye gerek var mı? Meleşen halk.Dua eden mele takımı
Yani mollalar.Pıtı da katılmış mollalar arasına.
                                   *
    Sözü uzatmayalım.Masala su katmayalım.Meleşen halka padi-
şah da vezirde çok gülmüş.Çıngıl şekerler dağıtarak '' Ey kullarım!
Siz mele yi yanlış anlamışsınız.Alın bu şekerleri.MEmleketinize
dönün''diyerek oradan uzaklaştırmışlar.
    Meleler yani mollalar bir bir sınava çekilmişler.Sıra Pıtı ya gelmiş.
Pıtı karısı Çıtı'nın öğütlerini tutmuş.Yüzünde sakal,başında yeşil sarık
sırtında cübbe,bacağında ağlı şalvar,uzaklara bakarak derin derin dü-
şünür gibi yaparak,dua eder gibi anlaşılmaz sözler mırıldana mırıldana
Kara Vezir-i Azam'a yanaşmış.El,etek öptükten sonra karşısında mezar
taşı gibi dikili durmuş.
    Kara Vezir-i Azam dudağında yayvan yayvan gülümseyişiyle dipten
doruğa Pıtı'yı süzerek '' Sana uzattığım şu avucumun içinde bir kuş
var.Canlı mı,cansız mı?Bildin bildin.Bİlemedin yandın!'' demiş.
    Pıtı ne desin?Uzaklara bakarak düşünür gibi yapmış.Bu arada
vezirin kurnazca kurduğu tuzağı hemen anlamış.Canlı dese kuşu hemen
öldürecek.Ölü dese kuşa ilişmeyecek.Belki de avucunda kuş muş yok.
    Böyle durumlarda yuvarlak söz etmeyi karısından öğrenmişmiş.
''Vezirim ,demiş.Kuşun yazgısı sizin elinizde.Bana bu durumda söz
düşmez.''
    O zaman Kara Vezir-i Azam bir kez daha yayvan yayvan gülümsemiş.
''Mele BaBa! Akıllıca verdiğin cevap hoşuma gitti.Hem avucumda
kuş muş da yoktu.Artık sınav ı kazandın.Bana danışma olacaksın''demiş.
    Daha ne anlatmalı.Koskoca devletin saçma sapan biri de böylece
bitmiş.Allah cümlemize akıllar versin.AMİN!
    1000 mele alınınca devlet işleri düzgün gitmiş mi,gitmemiş mi?
Orasını bilemem ama Padişah devlet işleri olunca mele denen
ulemalara danışır olmuş.Kendi sağlığı söz konusu olunca bilim
adamlarına koşuyormuş.
    Onlar ermiş muradına...