Mescid-i Aksa ve Mescid-i Haram

Yeryüzünde yaşayan bütün Ehl-i Kitap, Allah'ın varlığına ve birliğine, meleklerine, Kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve Allah"ın cc iyi-kötü değer yargılarını yeryüzüne yaymak olan kadere iman etmiş, aynı ortak değerlere gönül vermiş insanlardır.

Kitap ehlini birbirlerine yakınlaştıracak ve kaynaştıracak olan bu ortak değerlerin en önemlilerinden biri de Allah'ın adının yüceltildiği mübarek mekanlar, mescidlerdir.

İslam tarihinde çok önemli yeri olan üç büyük mescid vardır:

Mekke'de Kutsal Kabe'nin etrafında yer alan Mescid-i Haram, Kudüs'teki Mescid-i Aksa ve Medine'deki Mescid-i Nebevi...

Bu üç büyük mescid İslam tarihinde çok önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır.

Bu mescidleri ve etraflarındaki mübarek beldeleri ziyaret ederken Müslümanların şevk ve heyecanları artar, hamiyet duyguları kabarır, kardeşlik bağları güçlenir, bu mekanların ziyareti Yüce Allah'a yakınlaşmaya vesile olur.

Camiler; insanları kaynaştıran, dertlerini paylaştıran, huzura kavuşturan, mutluluğa ulaştıran mübarek mekânlardır.

Camilerimiz, dini ve milli meselelerin halledildiği yerlerdir. Tarih boyunca düşmanlara karşı ordularımız için zafer duaları buralarda yaptık. Din, vatan, millet, namus, hak ve hakikat uğruna şehit ve olmanın önemini buralardan anlattık ve anladık buralarda ağladık, buralarda güldük, tek vücut olmanın hazzını buralarda duyduk.

İsrail"in altını oyarak Kutsal Tabut"a ulaşmaya çalıştığı bugünkü Mescidi Aksa, Hz. Süleyman döneminde bir mescid olarak inşa edilmişti.

Bugünkü şekli Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan döneminde inşa edilen Mescidi Aksa tıpkı Mescid"i Haram gibi tevhid inancı üzere inşa edilmiştir.

Hz. İbrahim'in; Allah"ın emri doğrultusunda inşa ettiği Kabe'yi Allah"ın Resulü ve Nebisi Hz. Muhammed putlardan temizledi.

Yahudiler, içlerinden çıkması ve kendilerine gelmesine rağmen Hz. Süleyman'ı bir peygamber olarak dahi görmez, ona “Kral Salamon” derler. Haliyle Hz. Süleyman'ın inşa ettiği bir mabede sahip çıkma hakkının kendilerinde olmadığını görebiliriz.

Siyonistler söz konusu iddialarından yola çıkarak Mescidi Aksa'yı ortadan kaldırabilmek için yıllardan beri gizli ve açık psikolojik harp metotlarını kullanarak çalışmaktadırlar.

Haziran 1967… İsrail'in en büyük hedeflerinden biri, bir gün Mescid-i Aksa'yı yıkmak ve kendi tapınaklarını buraya dikmek. Bunun için yıllardır sinsi bir plan yürütülüyor.

21 Ağustos 1969… Fanatik Yahudi Denis Ruhan,

Nisan 1980… Ünlü Yahudi terörist Meir Kahane,

8 Nisan 1982… Siyonist “Kâh” terör örgütü Mescid-i Aksa"yı havaya uçurtmak istedi.

10 Nisan 1982… cemaatin ve cami görevlilerinin engel olması üzerine çıkan çatışmada Meir Kahane taraftarları, cami korumalarından iki kişiyi öldürdü.

21 Mart 1983… Mescidi Aksa'ya gizlice girmek için tünel açıldığı tespit edildi.

27 Şubat 1984… Caminin Rahmet kapısının yakınından içeri girmek isteyen bir grup silahlı Yahudi"nin bir katliam gerçekleştirmelerini cami koruma görevlileri önlediler.

14 Ocak 1986… Bazı parlamenterler askerlerin koruması altında Mescidi Aksa'ya girmek istediler. Ancak İslâmi Hareket mensubu gençler cami kapılarında barikatlar oluşturarak onların içeri girmelerini önlediler.

8 Ekim 1990… "Kudüs katliamı" olarak geçen saldırıda 30 Müslüman şehid ve 800 Müslüman da yaralandı.

28 Eylül 2000… Aksa İntifadası"nın kıvılcımını çakan olay… Sabra ve Şatilla kasabı Şaron, Mescidi Aksa'ya girdi. Ama Müslümanlar büyük bir direnişle ona engel oldular. Bu kez mabedin kendiliğinden yıkılmasını sağlayabilmek için altına tünel kazdılar. Kazılardan bir şey çıkmayınca işgal devleti bu kez tünelin bir yeraltı geçidi olarak kullanılmak amacıyla açıldığını ileri sürdüler.

İşgalci Yahudiler, Mescidi Aksa'yı yıkarak yerine Siyon Mabedi veya Süleyman Heykeli adını verdikleri Yahudi mabedini inşa etmek için çalışma yapıyorlar.

29 Temmuz 2001… Yahudi takvimine göre 9 Ağustos, Siyon mabedin yıkılışının 1931. yıldönümü… Beyrut kasabı Ariel Şaron'un sahiplendiği "Heykel Dağı" veya "Tapınak Dağı İnananları " adlı saldırgan cemaat grupları, İsrail Yüksek Mahkemesinin de izniyle İslam alemince “Burak Duvarı” olarak bilinen "Ağlama Duvarı" önünde Siyon mabedinin temelini atmak için bir ön hazırlık çalışması yaptılar.

Yahudileri temel atma törenlerine davet sonunda, "Ağlama Duvarı" meydanına toplandılar. Filistin tarafından da Müslümanlara çağrı yapıldı. Bütün asker ve polis ablukasına rağmen Müslümanlar bu kutsal mabedi korumayı başardılar.

Yahudilerin sembolik temel atma işlemi için getirdikleri taşı geri götürmek zorunda kaldılar. Bu durum ayrıca “Aksa İntifadası”nın kıvılcımını çakan girişimdi.

Siyonistler Dünya"yı her zaman Şeytani Büyü Mistizmi olan Kabala"nın tütsülediği gözle görür. Mescidi Aksa'nın yerinde daha önce, Süleyman Heykeli diğer adıyla Siyon Mabedi adını verdikleri bir mabedin bulunduğunu ve geriye kalan tek şeyin “Ağlama Duvarı” kaldığını ileri sürmektedirler. Hahambaşı Mordohay Elyahu: "Biz bu camiyi yıkmak, onu buradan tamamen silmek ve yerine Süleyman Heykeli'ni inşa etmek istiyoruz" diyor. Ünlü terörist ve haham Meir Kahane de Israil parlamentosunda, mümkün olan her yola başvuracağı üzere yemin etmişti. Haham Salom Harokohin de: "Diasporada"ki Yahudilerin bir araya gelmelerinin en önemli sebebi Siyon mabedinin yeniden inşasıdır" demişti.

Allah'ın cc Kuran'da bildirdiği ve içinde Hz. Musa ve Hz. Harun'dan kalma “Tevrat Bakiyeleri”ni barındıran Ahd-i Atik Sandukası... Hz Musa, omzundaki Tevrat"ı, Kavmine küserek yere atınca yere saçılan kalıntılarını melekler Tabut"a koyup göklere taşımışlardı. MÖ. 587 yılından beri bulunamamış ve ahir zamanda çıkacak bir şahıs olan Mehdi tarafından bulunacağı Yahudilerce kabul edilmiştir. Kur"an-ı Kerimde:

"Nebileri ekledi: "Krallığının normu, içinde Rabbinizin Sekinesi ile "Âl-i Musa" ve "Âl-i Hârûn"ların geride bıraktıklarının kalıntısı olan Tâbûtun tepenize gelmesidir; İşte onu melekler taşıyor" Bakara Suresi, 248.

Tarihi kaynaklara göre; Ahd-i Atik Sandukası, Hz. Davud döneminde şehrin “Birleşik Yahudi Krallığı”nın başkenti ilan edilmesiyle Kudüs'e taşındı. Hz. Süleyman tarafından yaptırılan mabede konulan sandukanın; Levililer tarafından mabedin altında hazırlanmış gizli bir bölmede saklandığı inancı yayıldı.

İşte bugünkü Yahudiler Hz İsa"ya İncil olarak verilen bu Tevrat kalıntılarını taşıyan sandığı aramaktadır. Bu amaçla ille de Mescid-i Aksa"yı temelinden yıkıp bu sandukayı çıkarmak istemektedirler.

Müslümanlar için kıblegah olan Kabe, İslam"ın ilk yıllarında, putlarla dolu olduğundan geçici olarak Mescid-i Aksa"ya doğru namazlar kılınıyordu. Medine"ye hicret günlerinde kıblemiz Mescid-i Haram kapsamındaki Kabe"ye çevrildi. Kudüs biz Müslümanların çok önemli yerlerinden biridir.

Şu anda, kış uykusundan bir türlü uyanamayan Müslümanlar adına bir avuç imanlı Filistinli Müslüman tarafından korunmaktadır.

İnşallah bir gün Müslüman medeniyetinin sembolü Hılafet Merkezi, 25 Avrupa Ülkesinin kurduğu Avrupa Birliği"nin yerini yeniden alır da gerçek kıblemize yeniden kavuşuruz.

Emevi Sultanı Muaviye tarafından Şam"a taşınan ve Sultan Yavuz Selim"in Mısır"dan satın aldığı hilafet yetkisiyle İstanbul"a taşıdığı hilafet Merkezi Medine"dir. Müslümanların kıblesi oradadır. Kıblemiz Şam veya İstanbul değildir. Hılafet merkezi neredeyse kıblemiz orasıdır. Biz her namazda, taş yığını Kabe"ye değil, orada olması gereken Hılafet merkezine doğru niyet ediyoruz. İnşallah Erdoğan"la medeniyet merkezimize ve kıblemize kavuşuruz. 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR