Mutlak Güzel

 Sanatın maksadı var mı? Yahut sanatın bir maksadı olmalı mı? Hiç şüphesiz her insan gibi sanatkâr da çalışmalarını bir maksada bağlar. O, her şeyden önce güzeli ele geçirmek ister. Bunun yanında kendini ve cemiyetinin özlemlerini, sıkıntılarını, mutluluklarını, heyecan ve ümitlerini dile getirmek ister. Bunları renklerle, süslerle, sözlerle, hareketle ve figürlerle ortaya koyar.

   Sanat sanat için mi tartışmaları yapılır, bu tartışmaların ne kadar yersiz ve abes olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Bu tartışmayı yapan birilerine denk gelsem bunların zihin ve kültür yönünden çok eksik olduklarını düşünürüm.

   Elbette sanat hem psikolojik ve estetik yönü hem de içtimai yönü olan bir faaliyettir. Bunun tartışılmasına gerek yok ki.

   Sanat yalnız ferdin içgüdülerine, özlemlerine ve ıstıraplarına bağlayan, cemiyetle irtibatsız çığlıklara da sanatı, cemiyet için yapıyorum diyerek kaba, zevksiz ve beyin yıkamayı hedef alan propagandalara da alet etmek çirkindir.

   Sanat elbette sanatkârın dünya görüşünden, heyecanlarından, mizacından ve arzularından etkilenir. Yine sanat elbette cemiyetin, milletin ve insanlığın meselelerinden kopamaz. Bununla beraber sanatın en büyük hedefi güzele yaklaşmaktır. Sanatçı bir propagandist (tanıtıcı) değildir. O beyninden, gönlünden ferdi ve içtimai hayatından süzülen fikir ve heyecanlarını güzele yaklaştırarak bütün samimiyeti ile ifade eden bir gönül adamı olmalıdır.
   Tolstoy gibi kalemi kanına batırarak kâğıda geçiren bir samimiyet abidesidir veya Sakarya Destanı"nı yazan Üstat Necip Fazıl kadar bir gönül adamı olmalıdır. Sanatkâr ile propagandist arasındaki en önemli fark samimiyettir.
   Sanatkârın eserine dünya görüşü yansır mı sorusuna, evet elbette yansımalıdır. Çünkü o, samimiyetle kafasını ve gönlünün sesini duyurmak istemektedir. Sanatçı ideolojik davranır mı?

Türk-İslam kültür medeniyetinde yetişmiş sanatkârlar, eserlerini yaparken bir Türk gibi bir Müslüman gibi hareket ederek güzeli aramışlardır, mutlak doğruya ulaşmak istemişlerdir. Buradaki mutlak doğru ALLAH"tır. Bizdeki sanat, insanların içgüdülerini sömürmez bilakis insanın şuur ve iradesine giden yolu açar.
   Rengin, sesin, hareketin, çizginin ve üç boyutun sanatını yaparken o hep bu gayretin içindedir.

Bizim sanatımızda insan yaratıcı ve mücerret ( soyut ) hamlenin kucağına itilmekte ve de bu noktada sanat din ile kaynaştırılarak ALLAH"a doğru yücelişi ifade etmektedir. Bizim sanatımızda sanatkâr yaptığına, yonttuğuna tapınmadan, esir olmadan ve kendini tanrılaştırmadan sanat yapmaya zorlanmaktadır.
   Bizim sanatımız, ferdi ve cemiyeti birlikte kavrayarak MUTLAK güzele götürür. Üstadla bitirelim: "Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış." Yazıyı gönderen Ahmet Hamdi KAMA Bey"e teşekkür eder, saygılar sunarız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR