NANKÖRLÜK
Nankörlük her zaman vardı, ama son yıllarda her yerde karşımıza çıkıyor.
Öyle bir hale geldik ki, yıllarca dost bildiklerimizden dahi şüphe eder olduk.
Hele de siyasetteki nankörlükler son dönemlerde siyasilerin yaşam biçimi oldu.
Kim kimden menfaat bekliyorsa işi bitine kadar sonsuz taviz ve sözler veriyor.
Hedefine ulaştığı an işi bitiyor. Kimseyi tanımıyor.
Hele de öyle siyasiler varki, onlar için söz vermek nefes alıp vermek gibi olmuş.
Adam seçimlerde her türlü sözü veriyor, sonrasında hiç birini söylemedim diyor.
Bu nasıl bir kafa hep merak ediyorum, ya da ne içiyorlar, söyleseler de biz de içsek, yıllarca siyaset yaptık, hiç böyle olamadık, adamlar veriyor tavizi, veriyor sözleri, sonra hepsini inkar edip yaşamlarına devam ediyor, oturdukları makamlarda rahat rahat oturuyor.
Ama unutmamak gerek çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde duvara toslar.
Bazıları için duvara toslama zamanı geldi.
Biz çok nankör gördük, ama nankörlük hiç yapmadık, etrafta dostlarımıza nankörlük yapanlar var, bize gelip dert yananlar var, onlara anlattığım bir hikaye konumuzla ilgili olduğu için sizlerle de paylaşmak istedim.
Bir tilki ırmak kenarında karşıya yüzerek uygun en kısa yoldan nasıl geçebilirim derin düşünceleri içerisinde iken yılana rastlar. Yılan da karşıya geçmek istemektedir. Dost görüntülü güler bir yüzle, yılan tilkiden yardım ister.
Tilki; “Yılan kardeş, ikimizin gayesi de aynı, ikimiz de karşıya geçmek istiyoruz, sarıl boynuma yüzerek karşıya geçelim” der ve yılan tilkinin boynuna sarılır, ırmağa atlayıp yüzmeye başlarlar. Yılan bu ya, karşı kıyıya yaklaştıklarında yılan tilkinin boğazını sıkmaya ve boğmaya yeltenir. Nefesi kesilen tilki neden yaptığını sorunca:
Yılan; “Tilki kardeş, benim cibilliyetim böyledir. Ben yılanım. Karakterimin gereğini yapıyorum. Ben kişiyi boğmak için boğazına dolanırım.” der ve beraber boğulmak pahasına tilkinin boğazını sıkmaya devam eder.
Tilki; “Anlaşıldı beni boğmaya kararlısın, helalleşelim bari ölmeden uzat da dostumun gül yüzünü göreyim, vedalaşalım” der.
Yılan, gözü dönmüş, küstahlık ve şımarıklık içinde, ahmakça başını uzatıp tilkiye baktığı anda, atik bir hareketle kurnaz tilki yılanı başından ısırır öldürmeden hızlı bir şekilde ırmak kenarına düz bir şekilde uzatıp şöyle der:
Dost dediğin, işte böyle olmalıdır. İyilik yapana kötülük yapmak; nankörlüktür.
Nan: Ekmek demektir. Kör de görmeyen.
Nan-Kör: Ekmek körü demek oluyor. Yani yediği ekmeği inkâr eden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.