Nihayet Bitti Bir Zulüm
İnsan ömründe on yıl kısa bir süre sayılmaz. On yılda insan hayatında pek çok şey değişir. Üniversiteyi bitirip göreve başlayan birisinin görevdeki ilk on yılı çok önemlidir. Bir iş sahibi olur, para kazanmaya, toplumda saygı görmeye başlar. Kendini çevresindekilere kabul ettirir. İnsanlara hizmet eder. Erkekse fazlalıktan vatani görevini yapar. Evlenir, çoluk çocuğa kavuşur. Hatta çocukları ilkokula gitmeye bile başlar. Görev icabı çok değişik yerler görür.
Şakaklara karlar yağmaya başlar. Saçlara aklar düşer. Erkekler tarama özürlü olur. Bayanlar çocuk doğurur, kilolar alır. Kilolarda artma erkeklerde de görülür. Yüzler eskir. Gözaltlarında çuvallaşmalar olur. Alında çizgiler oluşur. Bel eskisi gibi ince, dik ve güçlü değildir gayrı. Hız kesilir. Hareketler ve refleksler yavaşlamaya başlar. Çılgın, dalgalı deniz durulur. O nazenin vücutlar törpülenir, yıpranır
2009"dan geriye dönük on yıla baktığımızda meslek liselerine yapılan kat sayı zulmü karşımıza çıkıyor. Son on yılı anlat deseler, bu kat sayı zulmüne dokunmadan edemem. O zulmün ezip yerle bir ettiği gençlerin acılarını yazmadan yapamam. Zulümzede kızlar, okuyamadıkları, kazanamadıkları (kazandırılmadıkları) için evlenmek zorunda kaldılar. Eşlerine karşı zayıf düştüler. Çok başarılı ve zekiydiler belki ancak akranlarından çok daha şanssızdılar. Hayattan ve umutlarından kötü hâkimin kararıyla boşandırıldılar.
Örnek aldığımız Batı, meslek liselerine ve din eğitimine çok önem verir. Bizdeki örümcekçiler Batı"yı işlerine geldikleri şekliyle örnek aldılar. Gerici dedikleri gençler de Batı"yı örnek alarak meslek liselerini tercih etti. Bu istek, düz liseleri ve Anadolu liselerini de rahatlatmıştı.
Meslek okullarını tercih edenleri, her yönden kutlayıp desteklememiz gerekirken ikinci sınıf eleman yaptık. Taban elemanı yaptık. Adeta süründürdük. Yerle bir ettik. Gelişmişlik, laiklik, ilericilik göstergesi olarak yaptık bu işleri. Ne oldu? Meslek liseleri bitti. Düz liseler de bitti. Tüm öğrenciler düz liselere hücum etti. Eğitim, eğitim olmaktan çıkartıldı. Bunun hesabını kim verecek şimdi?
Çelişkilerin yaşandığı, haksızlıkların boyun eğdikçe çoğalarak yaygınlaştığı güzel Türkiye"mden size somut bir örnek vereceğim. Bundan on yıl önceydi. ÖYS kalkmıştı. Tek sınava (ÖSS) geçilirken kat sayı zulmü başlamıştı. Tek sınav bahaneydi. Maksat zulümdü. Meslek liselilere zulüm. En çok da İHL"liler çekmişti bu eziyeti. İHL kuruydu, diğerleri yaştı. Kural gereği kurunun yanında yaş da yanardı. Yandı da İHL"liler artık çok olmuştu. Öğretmen, avukat, savcı, hâkim, kaymakam olmaya başlamışlardı. Hâlbuki onlar sadece imam-hatip olacaklardı. Çok ileri gitmişlerdi. Bunları durdurmak gerekiyordu. Bunu birilerinin yapması gerekiyordu. Kılıf olarak da diğer meslek okulları kullanılmıştı. Görev kutsal(!) olduğu için yaş, kuru yansın fark etmiyordu.
2000 ÖSS olmalı. Ünye"de dershanedeyim. Dershanemizde Emine diye bir kız var. Samsun Elit Dershanesi"nde de küçüklüğünden beri tanıdığım yine çalışkan, zeki bir genç vardı. Adı: Zühtü (Şefik) Karagöz. Bizim Emine ile Zühtü Karagöz o yıl ÖSS"den ham puan olarak aynı puanları almışlardı. Bu gençlerin sonuçlarını merak ediyorsanız söyleyeyim. Düz lise mezunu Zühtü tıp okudu. Şimdi başarılı bir doktor. Emine zar zor, aşındıra aşındıra, hesapları boza boza matematik öğretmenliğini kazandı. Şu an ne yaptığından, nerede olduğundan haberim yok. Bir yıl KPSS"de karşılaşmıştık.
Şefikler ile aynı puanları almasına rağmen hedefine ulaşamayan nice Emineler var! Bu mağdur Eminelerin hesabını kim veya kimler verecek?
Çok geç de alınmış da olsa bu karar çok isabetlidir. Büyük bir haksızlığın, zulmün, çoklu standardın, hak yemenin önünü kesmişlerdir. Emeği geçenleri kutluyorum. Büyük işler yapmışlardır. 2010"daki sınavlarda bu sürede birikmiş öğrenciler, bu sınavlara katılacaktır. Kucaklarında çocukları da olsa, ellerinde keserleri de olsa bu sınava girmek isteyeceklerdir. Ne de olsa hakları değil mi? Onlar da bu vatanın evlatları sayılmaz mı?
On yıllık birikmiş dertlerini belki bu karar biraz dindirir. 1999 ÖSS"den başlayıp on yıldır devam eden bu kötü olayda kimlerin parmağı yok ki? Bu haksızlık karşısında susanlar, sineye çekenler olmuştur. Bir de aba altından sopa gösteren, sakın bu kararı değiştirmeyin, deyip çetin mücadelelere girişen bir kesim vardır. O kesim ki geniş bir kesim- aydın(!), ilerici(!), çağdaş(!), bir kesim! Tek dertleri de bir türlü hortlamayan irticanın hortlama korkusudur. Gerici dedikleri kişilerin bir yerlere gelmemesidir. Ataları gibi yaşamaya çalışan ahlaklı, temiz, çalışkan, dürüst, insanların önlerini kesmektir.
Normal zamanlarda çok insancıl, çok demokrat, çok yumuşak olan bu insanlar, bu gibi hassas durumlarda yırtıcı bir sırtlan oluverirler.
Onları ülkenin ilerlemesi, zenginleşmesi, ilim ve teknolojinin gelişmesi ilgilendirmez. Onlar, öteledikleri insanların bir yere gelmemesi için uğraşırlar. Böylece vatan kurtardıklarını sanırlar. Bir de Atatürk ve laiklik dediler mi iş biter, akan sular durulur. Bu tarz insanlar, Atatürkçü de olamaz, laik ve demokrat hiç olamaz. Bunlar olsa olsa bencil, yobaz ve örümcek kafalı, bedevi fikirli, at gözlüklü, tahammülsüz, punduna getirirse ötekilerden hiç kimseye imkân tanımayan insanlardır. Şeytanın bile kaçtıklarındandır bunlar. Firavun bile bunları görse Firavunluğundan utanır. Ebu Cehil bunlara rastlasa kendini âlim sanır.
Birincil işleri, kötülük üretmek olan bu tarz yaratıkların yüzünden on yıl mağduriyet yaşayan insanların hesabını kim verecek? Allah, kötüye zaten haddini bildiriyor. Bu arada insanların da imtihandan yüksek puan almaları için bir şeyler yapmaları gerekmez mi?
Kat sayı engelinin kalkması büyük ve olumlu bir iş olduğu için on yıllık bir değerlendirme yaptık. Böyle Orta Çağ uygulamalarının bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.