Oligarşinin Tunç Kanunu
Bilindiği üzere Osmanlı imparatorluğu uzun bir süre dayandıktan sonra Batı Medeniyetinin sosyal, ekonomik, kültürel ve askeri alanlarda ki ezici etkisi sonucu tarih sahnesinden silinmiş, onun kalıntıları üzerine inşa edilen yeni devletin adı ise Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Bu cumhuriyeti kuranlar devletin resmi laik aydınlarıydı. Bu aydınlar çizgilerine uygun olarak kurdukları yeni Cumhuriyette modern bir ulus meydana getirmeyi bir ideoloji olarak kabul ettiler. Modern bir ulus devlet meydana getirmek içinde toplumu değiştirecek toplum mühendislerine kısaca elitist bir gruba egemenlik yetkilerini vermek gerekiyordu. Aksi durumda egemenliğin halka verilmesi durumunda istenen modern laik ulus devlet inşa edilemeyecekti. tam da istenilen oldu ve yeni cumhuriyet her nekadar halka dayanıyormuş gibi gözükse de azınlıkta olan seçkinci bir grubun tasallutunda oligarşik bir yapı olarak şekillenmiş ve devlet ideolojisi de bu seçkinci grubun bakış açıları doğrultusunda oluşmaya başlamıştır.
Osmanlıda yetkiler padişaha ait iken yeni Cumhuriyette de yetkiler padişahın yerine sivil asker bürokratlara vermişler ve Osmanlının oligarşik yapısı maalesef yeni Cumhuriyette de devam etmiştir. Bu oligarşinin Mills'in deyimiyle "Tunç Kanunu" nu yıkmak mümkün olmamıştır. Kurucuların modern ulus oluşturma ideolojisi ilkeler halinde belirlenip bu ilkeler temel alınarak devletin organları vücuda getirildiğinden iktidara gelen yönetimler yetkilerini halkın istekleri doğrultusunda değil toplum mühendisliğini üstlenen ve devletin kurumlarına sinen seçkinci grubun emirleri doğrultusunda kullanmışlardır. Bu nedenle yönetime gelirken halktan alınan oy oligarşik yapı nedeniyle halkın taleplerinin iktidara yansıması anlamına gelmemektedir.
Cumhuriyetin kuruluşunda temel bir felsefe olarak toplumun kendi kendine modern bir ulus devlet oluşturamayacağı çünkü buna kabiliyeti olmadığı kabul edilmiştir. Halk oyunu kullansın vekillerini seçsin hatta yüzde ellinin üzerinde oyda almış olsun devletin âli menfaatleri için bu oligarşik yapı duruma derhal müdahale edecek toplumun kendisini değiştirmesine izin vermeden değişilecekse onu da biz değiştiririz hesabıyla iktidarda olan ile gerçek oligarşik iktidar her zaman çatışma içerisinde olmuştur. İşte bizdeki devletin derinliği de şüphesiz ki buradan gelmektedir. Bir aydan beri anayasa değiştirilsin mi değiştirilmesin mi tartışmaları ve bazı anayasa maddelerinin meclisten geçerken yaşananlar bürokrasinin ve siyasetin oligarşik partilerinin bu anayasa değişikliğine yönelik tavırları işte bu sözünü ettiğimiz merkezi oligarşik yapının direnmesi olarak yorumlamak sanırım yanlış olmaz. Aslında uzlaşma aranmadı yeterince konuşulmadı demelerine bakmayın onlar easında anayasa değiştirilecekse onu da biz değiştiririz anlayışı içinde oldukları için didiniyorlar. Bakalım, Panta Rei herşey akar. Herşey değişiyor. Kim bilir oligarşik yapıda değişir, gerçek demokrasi egemen olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.