PERFORMANS ÖDÜLÜ !
Samsun Büyükşehir Belediyesi ve onun Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz icraatları ile basının gündemine gelir sık sık.
Ve bu gündeme geliş yerel basın tarafından hep kendi penceresinden algılanır. Dün 3 gazetenin manşetindeydi Yusuf Ziya Yılmaz'ın Büyükşehir Belediyesi.
Gazetelerden biri bir araştırma şirketinin yerel yöneticiler performans araştırmasını vermiş manşetinden. Gazeteye göre bu şirket 6 ayda bir performans araştırması yapıyormuş Yusuf Ziya Yılmaz 15 büyükşehir belediye başkanı arasında 4. seçilmiş.
Ve gazete bunu başkanın neredeyse tam sayfa boy resmi ile , siyasi propaganda afişi gibi vermiş. Performans araştırmasının kriterleri nedir bilmem ama, performansın da tanımlanması gerekir. İki paragraflık haber 10 paragraflık resim ve başlıkla kullanınca içerik zayıf kalmış. Performans kriterleri de açıklansaydı keşke.
Başkan Yılmaz hangi performansları ile Kayseri, Konya ve Kocaeli'nin ardından 4. olmuş merak ettim. Kayseri, Konya ve Kocaeli'ni iyi bilirim. Sanayisini ve gelişmişliklerini de herkes gibi. Sanayi ve ekonominin geliştiği illerin performansını ve bu konudaki başarısını anlarım. Ama Krassnador'a konulan uçak seferlerini bile sürdüremeyen bir zayıf ekonominin performansını anlamakta zorlanıyorum. Kriterler açıklanmadığı için de zorlanmamak mümkün değil.
Geçmiş yıllarda bazı dergiler ve yayın organları bazı başkanları ve arada sırada bürokratları yılın bürokratı, başarılı bürokrat seçerlerdi. Sonradan ortaya çıktı ki bunların ödül değerlendirmesi, haber ve reklamda en çok parayı verenlere göre derecelendiriliyormuş ve başarılı bulunuyormuş. Yani ne kadar para, o kadar başarı...
Nerden aklına geldi bu derseniz... En performanslı 4. il olunca Samsun ve Başkanı, hem de Kayseri, Konya, Kocaeli'nin ardından İstanbul, Ankara, Gaziantep, İzmir başkanlarını kınamak geldi içimden performansta sınıfta kaldıkları için.
Büyükşehir'in manşet olduğu Halk ve Ekip gazeteleri de pişti olmuş manşette dün. Aylardır tartışma konusu olan Saathane Meydanı'nda Belediyenin düzenlemesi çalışmaları yargıda biliyorsunuz. Büyükşehir yıkacağım diyor, esnaf yıktırmam.. Sonra iş yargının gündeminde.. Ama Büyükşehir Ekip ve Halk Gazetelerinin haberine göre bilirkişi raporu öncesi bilirkişi ve yargıyı Belediyeye ait "Sizin İçin" adlı bülteni ile etkilemeye çalışıyormuş.
Bilirkişi ve yargı artık bültenle etkilenecek duruma mı geldi, yoksa bu haberler de etkilenmeyi etkilemek için mi bilmiyorum ama, hukuğu etkilemek hukuk kuralları ile olur diye biliyorum. Basının gücünden nasıl yararlanılmaya çalışıldığının 3 değişik örneği.
Herkes kendi baktığı pencereden işliyor konuyu ve bunun adına basın ahlakı diyorlar . Bunu Büyükşehir ya da herhangi bir kurum, kişi ya da kuruluşu haklı bulmak ya da karşı çıkmak adına söylemiyorum. Duruşlar değişiyor basında sürekli...
İŞADAMLARI ENDİŞELİ(Y)MİŞ
Borsan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez, Tekkeköy'de yapımı devam eden gübre fabrikasında meydana gelen iş kazasında işçilerin yanı sıra yatırımcının da mağdur olduğunu belirtmiş ve ardından yaşanan hukuki süreci de yatırımcılar açısından endişe verici bir gelişme olarak değerlendirmiş.
Yani hukuki süreç işlemesin, işveren sorgulanıp yargılanmasın mı demek istemiş. Dilerim ben yanlış anlıyorumdur. İşveren mağdur ve mağduriyetini giderecek yaptırım ve yatırım gücüne sahip. Ya işçi? O da Mağdur .Ama arada fark var. Yaptırım ve bir şeyleri düzeltme, önlem alma yetkisi, gücü yok. Yollarlar gider çalışırsın . Ölürsen şansına. Bu mudur?
İşveren olarak yasal önlemleri göstermelik değil inanarak ve gerçekten alırsanız, insan canını para ile kıyaslamaz ve önemli olarak kabul ederseniz neden mağdur olasınız ki? Mağduriyet hukuk önünde kuralların , yasa ve yönetmeliklerin ne kadar masraflı olursa olsun uygulanmasıyla ortadan kalkar.
Hele de Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ve yargının görevini yaptığını belirterek, "Bu kazada ihmal olduğunu zannetmiyorum, kabul etmiyorum. Ama yasal boşlukların kapatılması ve iyileştirme yapılması gerekiyor. Benim işyerimde de bir kaza oldu. Kaza sırasında ben şehirde dahi değildim ama birinci derecede sorumlu olarak beni aldılar ve ağır cezada yargılamaya kalktılar. Hukuk devletiyiz, hukukta aynı Türk Ticaret Kanunu'nda olduğu gibi bazı iyileştirmelerin yapılması lazım. Ama biz de iyileştirme, yatırımcıyı, istihdam sağlayanı koruma, onların haklarını savunma yönünde yapılmıyor. Onun yerine işverene yeni yükler getiriyor. İşverenin üzerinden bazı yükümlülüklerin alınmasını beklerken, daha fazla yükümlülük getiriliyor" demiş.
Sayın Murzioğlu'nun bir tek ölen işçiler öldü. Onların işyerinde ölme hakları yoktu demediği kalmış. Diğer firmalar ne durumda bilmiyorum ama son kazayı geçiren firmanın hemen her işyerinde ölümlü bir kaza olduğunu ve Samsun'da bu kazanın ölümle sonuçlanan (Benim bildiğim) 3. kaza olduğunu biliyor mu? Ve Bafra'da Taşocağında ölen işçi ve ailesine 650 bin lira tazminat ödenmesine hükmedildiğini.
Sayın Murzioğlu, yargıda devam eden bir süreç için kanaat bildirmiş. Bu kişisel olsa çok önemsemezdim . Ama şehrin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak bu talihsiz bir açıklamadır. Yargı olayları sadece işverenler açısından işlemiyor. İş güvenliği ile ilgiliolarak önlem almazsanız, insana değer vermezseniz, 300 tonluk bir kapağı 100 tonluk bir vinç ile kaldırmaya çalışırsanız yine de suçsuz mu olursunuz?
Bir de ihmalin ve alınmayan önlemlerin, yetkililerin yasaklanmaları ve engellemelerine rağmen neredeyse ölüme davetiye çıkarıldığını biliyor mu Sayın Murzioğlu? Bilmiyorsa ona ölen vatandaşların yargıya sundukları belgeleri yollayayım hemen. Bakalım aynı fikirde olacak mı? Önlem alan, işçi can güvenliği ve sağlığına önem veren herkese saygımız sonsuz. Ama yanlışları ve eksikleri kader olarak sunmaya çalışanlara katılmam mümkün değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.