BİZİ DÜŞÜNDÜREN SORULAR
Bu sorulara geçmeden önce sosyal medyada tanıdığım hemşerim, değerli bilim insanı, duayen fizikçi, Prof. Dr. Fevzi KÖKSAL Hoca'dan bahsedeceğim. Hoca'mın kısaca özgeçmişi: 1942 yılında Tonya’da doğdu, İlkokulu Tonya’da okudu, Yavuz Selim İlköğretmen Okulunda orta öğrenimini aldı ve Ankara Yüksek Öğretmen Okuluna seçildi. Liseyi burada bitirdikten sonra 1961 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümüne girdi. Fen Fakültesini 1965 te tamamladıktan sonra Asistan oldu. 1967 yılında Fizik mühendisliği diploması aldı, TÜBİTAK’ın doktora bursunu kazandı. 1969 yılında doktora tezini hazırlamak üzere European Common Research Center’in bursunu kazandı ve 1969-1972 yılları arasında Euratom’da (Veresa, İtalya) doktora tezini hazırladı ve A. Ü. Fen Fakültesinde (1972 yılında) sınavını verdi. 1977 yılında Doçent oldu. Öğretim Üyesi olarak aynı Fakültede çalıştı, 1980 yılında Alexander von Humboldt bursunu kazandı ve 1980-1981 yıllarında Almanya’nın Mainz kentinde, Johannes- Gutenberg Üniversitesinde araştırmalar yaptı, 1981 yılında Fizik dalında TÜBİTAK’ın teşvik ödülünü kazandı. 1982 yılında Profesör oldu ve 1983 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığına atandı ve aralıksız 12 yıl dekanlık yaptı. Aynı Üniversitede 9 yıl Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü görevini üstlendi. 1999 yılında KASİAD ça Samsun’da yılın bilim adamı seçildi. Türk Fizik Vakfı kurucu üyesidir. Saygın İngilizce dergilerde 111 makale yayınladı. 7 tanesi telif olmak üzere çevirilerde de Editörlük yaparak 21 kitap yayınladı. 15 doktora tezi ve 28 yüksek lisans tezi yönetti. 2009 yılında 44 yıl hizmet etmiş olarak emekliye ayrıldı. Evli ve 2 çocuk babasıdır, Almanca, İngilizce ve az İtalyanca konuşur.
Fevzi Hocam yukarda ifade ettiğim gibi çok değerli bilim insanıdır. Tonya'da doğup büyümesi nedeniyle Tonya'yı unutmayan, Tonya'yı şiir ve türkü türünde yazılar yazarak tanıtan bir edebi özelliği de vardır Fevzi Hoca'mın. Facebook'ta "Söylemezsem Olmaz Ki!" köşesindeki kaleme aldığı "Tonya Ağasar" türkülerinden bir örnek sunmak istiyorum. (Tonya- Ağasar türküleri) Tonya'lı-Ağasarlı ,birbirine çok bağlı; Neşe verir insana,onların oyunları; Kemençe çalmaları;,oyun oynamaları; Oyunların içinde ,fiyaka atmaları; Kalbleri pırlantadır,,insanlık hastaları; Şahsımı sorarsanız ,çekirdekten Tonya'lı; Bunlardan geri kalmaz ,Akçabatlı? Maçkalı; Gençler daha ileri,eskiyi aratmıyor; Daha candan çalıyor ,,hem daha dik oynuyor; Kimse artık devirde ,egolu olamıyor; O egolu lnsanlar ,kimseyi beğenmiyor; Ben layıkım sanıyor,kimseyi tanımıyor, Tanrısallık taşıyor,öylece aldanıyor; Kendi yaşamlarını,kimseye tanımıyor; Şimdi artık devirde ,hep benim diyemiyor; Boynuz zamanla da ,kulakları geçiyor: Var mıdır böyle bir şey,insanı güldürüyor; Tonya'lım -Ağasarlım.,meyve sebze yapıyor; Hem de ailesine ,gelir kazandırıyor; Ülke Topraklarını ,gereğince işliyor; Hiçbir şey yapmıyorsa ,sinek gibi yaşıyor ; Kendine,milletine ,hiç yararı olmuyor ; Böylesi insanları,kimse kabul etmiyor; Tonya'lılm-Ağasarlım sevgiyı, hak ediyor; Kötülük ne bilmiyor,doğrudan ayrılmıyor; Tüm insanlar böylece ,sizleri alkışlıyor!!!!! Ne de güzel anlatmış Fevzi Hoca. Bir bilim insanının böyle bir özelliğinin olması da aynı zamanda takdire şayandır. Emekli olmuş bu değerlerimizin kıymetinj bilmeliyiz, en kısa zamanda Fevzi Hoca'mın ziyaretine gitmek istiyorum.
Samsun'un yetiştirdiği emekli-duayen edebiyatçı Rahmi Özen Hoca'nın bir lâfı vardır. " Ölümü bekleyen emeklilerden olmayacağım" diye...Son nefese kadar Salih amel kapsamında üretmeye devam demek istemiştir Rahmi Hoca. " Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz" hadisin bir başla ifadesidir hocanın sözü. Fevzi Hoca da üretmeye ve yazmaya devam etmektedir. Fevzi Hocam Facebook'ta en sonki paylaşımlarından birinde paylaştığı bir yazıyı okudum, esinlendim. Bundan dolayıdır ki bu yazıyı kaleme aldım. Hoca'mın paylaşımı şöyleydi:
Burada büyük ders aldığım bazı bilgileri arz edeceğim,Birincisi; her Türk vatandaşının Gelibolu yarımadasını ziyaret etmesidir,böylece Çanakkale savaşları sırasında nasıl silahlar ve kurşunlar kullanıldığı anlaşılmış olur ,ikinci olarak arz edeceğm nokta Kur'anın meâlinin okunması,üçüncüsü de Atatürk'ün Nutku'nın okunmasıdır..Burada şu bilgiyi de arz edeceğim,o da, Çanakkale Savaşları sırasında İngiltere nin en büyük fizikçilerinden birisi olan Moseley'in savaşlarda öldürülmesidir (kitaplarımda yeri geldiğinde bunu yazıyorum),yani İngilizler en büyük bilim adamlarını bile savaşa sürmüştür , zaten batılıarın tüm amacı Anadoku'ya sahip olmaktır . Şimdi ise ,muhalefetin Türkiye düşmanlarına ülkemizi şikayet etmesi ve yardım dilemesi içimizi yakmakta ve dağlamaktadır,sevgiler ve saygılarla......
Değerli Hocamızın paylaşımını aynen olduğu gibi aldım haddim olmayarak. Hoca' nın bu yazısına kısa bir yorum yazdım. O yorumumu da aktarmak istiyorum. Sayın Fevzi Hocam; Bu paylaşımınızın bir bölümüne katılıyorum. Muhalefet partilerine yerinde muhalefet etmek takdire şayandır. Aynı muhalefet anlayışını iktidarda olanlar karşı da kullanılması gerekmez mi? İkinci bir husus, Çanakkale Savaşı bize neler kazandırdığını anlamak için ne kaybettiğimize bakmamız lâzım. Üçüncüsü, güzel sözden ziyade güzel eylem gerek bize. Sevgi ve saygılarımla...
Bilmem okuyucularımız yazılarımız hakkında neler düşünüyorlar? Yazı yazmanın bir amacı da okuyucuları bilgilendirmenin yanısıra düşündürmeye de sevk etmektir. Güzel sözler eyleme dönüşmedikten sonra anlamını kaybederler. Ekmeden biçme olmadığı gibi, biçmden ekmenin de bir manası yok sanırım. Hem ekelim, hem biçelim. Asra damgasısını vuran değerli bilim insanlarımızı, isimsiz kahramanlarımızı hayatta iken kıymetlerini bilelim. Ziyaretlerine gidelim, bilgilerinden ve engin tecrübelerinden istifade edelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.