GURUR VE KİBİR GÖLGESİNDE İNSAN...
İsra Suresi'nin 37. ayetinde Allah (c.c.), “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen ne yeri yarabilirsin ne de boyca dağlara ulaşabilirsin” buyurarak insana haddini bilmesini, tevazu içinde yaşamasını emretmektedir. Bu ayet, sadece fiziksel bir yürüyüşü değil, insanın tutum ve davranışlarına yön veren bir hayat ilkesini özetlemektedir. Kibir, böbürlenme, kendini üstün görme gibi duygular insanı hem gönül dünyasında yozlaştırır hem de toplumsal dengenin bozulmasına neden olur.
İnsanın kendini olduğundan büyük görmesi, sahip olduğu bilgi, mal, mevki veya fiziksel özellikler üzerinden üstünlük taslaması bireysel yozlaşmanın en belirgin göstergesidir. Kimi insanlar, elde ettikleri başarıları yalnızca kendi çabalarına bağlayarak, Allah’ın lütfunu göz ardı ederler. Oysa Kur’an’da defalarca hatırlatıldığı gibi her nimet Allah’tandır. Birey, kibirli oldukça çevresiyle olan bağları zayıflar, tevazu ise insanı yüceltir.
Günlük hayatta bu durum, bir kişinin bilgisini başkalarını küçük görmek için kullanmasında ya da maddi imkanlarını gösteriş için sergilemesinde görülür. “Ben olmasam bu iş yürümez”, “Kimse benim gibi anlayamaz” tarzı ifadeler, insanı hem gönül yalnızlığına iter hem de ilahi rahmetten uzaklaştırır. İsra 37.ayet, insana haddini bildiren, varoluş sınırlarını hatırlatan çok güçlü bir ikâzdır.
Sosyal ilişkilerde kibir, bireyler arası güveni, empatiyi ve saygıyı ortadan kaldırır. İnsanlar arası iletişimde tevazu, anlaşmanın ve sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Bir insanın kendini diğerlerinden üstün görmesi, başkalarının fikirlerini küçümsemesi, toplumda dışlanmasına ve yalnızlaşmasına yol açar.
Örneğin bir okulda başarılı bir öğrencinin, diğer arkadaşlarını hor görmesi; bir iş yerinde üst düzey yöneticinin alt çalışanları küçümsemesi; ya da bir toplulukta dini bilgisi fazla olan birinin, başkalarına yukarıdan bakması gibi durumlar bu ayetin eleştirdiği davranışlardır. Bu tip tavırlar, ortamda huzursuzluk oluşturur, insanlar arasında uçurumların oluşmasına da neden olur.
Toplumsal alanda ise bu ayetin mesajı, lüks ve gösterişle dolu hayat tarzlarında, güç sahibi olanların halkı hor görmesinde, zenginlerin yoksullara karşı duyarsızlığında kendini gösterir. Günümüzde bazı toplum kesimlerinin, sahip oldukları maddi zenginlikleri sergilemek için yaptıkları aşırı harcamalar, lüks tüketime olan düşkünlük ve israf, kibirin modern tezahürleri olarak karşımıza çıkar.
Bu bağlamda “gösteriş ekonomisi” diye adlandırılabilecek bir yaşam tarzı, tevazu yerine kibrin, sadelik yerine abartının hâkim olduğu bir kültür üretmektedir. İnsanlar, daha çok görünmek, daha çok beğenilmek, daha çok konuşulmak için yarışmaktadır. Bu yarışta ihtiyaç sahibi insanlar unutulmakta, toplumsal adalet zedelenmektedir. Oysa Kur’an israfı da, kibri de, böbürlenmeyi de kesin şekilde yasaklamıştır.
İsra Suresi 37. ayet, insanı kendisiyle yüzleştirir. İnsanın ne kadar büyük görünmek isterse istesin, yaratılış itibarıyla sınırlı, aciz ve Allah’a muhtaç bir varlık olduğunu hatırlatır. Toprakta yürüyen insan, kendisini yeri yaracak ya da dağlara erişecek kadar büyük göremez. Bu ayet, Allah’a karşı saygı, insanlara karşı tevazu ve nefsine karşı farkındalık çağrısıdır.
Günümüz dünyasında bireyler ve toplumlar, bu ilahi ölçüyle kendini sık sık sınamalıdır. Gururun, kibirin, gösterişin ve israfın her biçiminden uzak durmak, hem bireysel huzurun hem toplumsal barışın anahtarıdır. Unutulmamalıdır ki gerçek büyüklük, Allah katında makbul olan bir ahlaka ve tevazuya sahip olmaktır.
İnsan haddini, Müslüman hakkını, Yetkili sınırlarını bilmelidir. Haddi, hakkı ve sınırları aşmak kibir, gurur ve enaniyet oluşturur. Bu durum gizli şirktir. Tevazunun sınırlarını aşarak, yapmacık iltifatlar sunmak da emsal bir davranış sayılır. Çıkar elde etmek ve menfaat sağlamak için gereğini aşan davranışları, iş bitirici kalıbına sokarak bir takım hileli girişimler de benzer olumsuz davranışlardandır.
İnsanı, gurur ve kibrin gölgesinden kurtaracak çıkış yolu, Kâmil bir imana sahip olmasıdır. İman zafiyeti de unsanların haddini aşmalarını tetiklemektedir. Allah’tan korkmayan insan, elde etmeyi düşündüğü her şey için gizli bir ilâh edinir. Gurur, kibir ve enaniyet, insanın nefsini ilâh edinmesidir. İnsanlık tarihinde Kur'ana konu olmuş Şeddat, Nemrut ve Firavun nefsini ilâh edinen zalim ve asilerdir. Nefsini ilâh edinen her varlık helâk olmaya mahkumdur. Kibir, gurur ve enaniyet sahibi herkes helâkı tatacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.