"SENDEN ÖNCEKİ NESİL DİNSİZ MİYDİ"

 
Nerelerdeydik… Nerelere geldik!
Elifba kitapçığını taşımak…
Okumak…
Öğretmenliğini yapmak karakolluk olaydı.
Jandarmanın tek derdi;
Gece gündüz demeden bir ufacık ihbar beklediği;
Yaya… süvari olarak;
Köy köy… ev ev dolaştığı tek işi;
Kur'an kültürünü yeryüzünden silmekti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu:
"Senden önceki nesil dinsiz miydi?"diye.
"Başbakan'ın bir CHP takıntısı var:
“Niye imam hatiplerden rahatsız oluyorsunuz?
Dindar nesiller yetişmesin mi istiyorsunuz?" diyor.
Kılıçdaroğlu:
“Bu ölçüyü… bu yetkiyi sana kim verdi?
Sen nasıl insanlara 'sen dindarsın',
'sen dindar değilsin' diyebilirsin.
Bu şirk değil midir?” diye sesini yükseltiyor.
Demek ki Kılıçdaroğlu şirki de biliyormuş.
Bu suç değil mi?
Şirk sözü Kur'an kültürünün dili!
Bu Kur'an deyimini kullanmanız;
Laikliğe aykırı değil mi?
Dini siyasete alet etmek değil mi?
Demek ki şirk sözcüğünü kullanan;
Kılıçdaroğlu'nda da çok gelişmeler var.
Bakınız daha neler söylüyor;
İmam Hatip Okullarını…
İlahiyat Fakültelerini…
Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran CHP'dir.
Sen kim oluyorsun da iftira atıyorsun!?
İnsaf!
Bu memleketi niye bölüyorsunuz?
Din üzerinden oy toplanmaz.
Din üzerinden oy topluyorsanız
o oyların hepsi size haramdır" dedi.
Soralım Kılıçdaroğluna:
Nasıl bir İlahiyat Fakültesi açtınız?
Hangi dersleri koydunuz?
Bir bakalım 1949'da neler oldu:
Tahsin Banguoğlu (Milli Eğitim Bakanı):
“Bir İlahiyat Fakültesinin kuruluşunda;
Atatürk inkılabının bizi ulaştırdığı
yeni medeni ve içtimai hayatı! şartlarıyla uyumlu;
yeni cemiyetimizin hüviyetine layık
bir müessese olacaktır.
Biz memleketimizde;
eski medrese tarzındaki tedrisatı
yeniden canlandırmak…
onun yetiştirdiği tarzdaki adamları
yeniden yetiştirmek düşüncesinde değiliz.
Bundan kesin kaçınacağız.
Kurulmasına giriştiğimiz İlâhiyat Fakültesi
Medrese gibi bir müessese olmayacaktır.
Bu Fakültenin yetiştireceği yüksek din adamları;
sivil ve asker bütün münevverlerimizle aynı zihniyette…
aynı emelde insanlar olacaklardır...
Bazı irticai hareketlere cesaret vermek şöyle dursun,
onları menetmek…
onları selbetmek…
onları yok etmek fonksiyonunu icra edecektir.
Tanzimattan bu yana;
bir meşale olacak…
hurafeciler bu meşaleden yarasalar gibi kaçacaklardır” dedi.
Dört yıllık Fakültenin;
Sadece son sınıfında;
Fıkıh, Tefsir ve Hadis dersleri konmuş.
O da sembolik!
Prof Dr Talat Koçyiğit, Okiç savaşını anlatıyor:
“Benim asıl hocam, Yugoslav Tayyip Okiç'ti.
Onun bizim üzerimizdeki tesiri
diğer hocalardan çok farklıydı.
Samimi bir Müslüman ve iyi bir hoca idi.
Başka hocalarımız da vardı tabii;
fakat Tayyip Bey'le mukayese yapmak istemiyorum.
Başka bir hoca daha vardı –ismi lazım değil–;
 “Niye camilere sıralar yahut masalar konmasın; o da olur.”
yani camileri kiliseye benzetmeyi kafasına koymuştu.
Yine hocalar arasında biri daha vardı –yine ismi lazım değil–;
Açıkça, Allah'a inanmadığını söylerdi.
Fakülte'de bir burs imtihanı açılmıştı.
İmtihana girdik; ben kazanamamıştım.
Ömer Hilmi Hocamız derse geldi; sınıfa baktı,
“Sen bursu kazandın mı?” diye sordu;
“Hayır” dedim; başını salladı.
Hoca ile imtihan heyeti arasında bazı sorunlar olmuş.
Fakülte sekreteri bir ara anlatmıştı.
Yusuf Ziya Yörükan, kız öğrencilerin biraz fazla olmasını arzu etmiş;
benim yerime bir kız öğrenciye burs vermişler”.
İşte Kılıçdaroğlu'nun ilahiyatındaki hocalar!
Nasıl ilahiyat Fakültesi!
1972 yılına kadar o hocalarla gelmiş.
İmam-Hatip Liseleri açmışlar;
Evet doğrudur.
Sağcı… Ergenekoncu Demirel de aralarında;
Hep oy kaygısıyla…
Seçim zamanlarında İmam-Hatip Lisesi açmışlardır.
Ama dinsizlik anlamında laiklik gölgesinde….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR