SİNSİ NİYETLERE DİKKAT!

Son yıllarda “Hababam sınıfı “ ile başlayıp “Hayat bilgisi, Arka sıradakiler, Pis yedili”, Bizim okul “ gibi filimlerle devam eden ve eğitim kurumlarını konu ve hedef alan dizi filimlere sık sık raslanmaktadır. Bu tür filimlerde eğitim-öğretim faaliyetlerinin dışında her şey var. Bu dizilerde, idareci, öğretmen , öğrenci ve veli formatının nasıl olması gerektiği, ideal ve verimli bir işbirliğinin ve rol-modelin nasıl oluşturulacağı, eğitim-öğretim faaliyetlerinin nasıl daha başarılı ve verimli olabileceği gibi konular değil, bu yapının nasıl daha fazla dejenere olabileceğinin ve sulandırılabileceğinin örnekleri verilmekte, hesapları yapılmaktadır. Bu filimler, derslerin ve konuların öğretim metodolojisi, pedagojisi ve sosyolojisi açısından nasıl daha iyi işlenebileceği , kalitenin nasıl yükseltilebileceği, başarının nasıl artırılabileceği yönünde yöntem ve metod geliştirmeye yardımcı olmak bir yana, sosyal ilişkiler, ahlaki ve insani değerler, karakter oluşumu yönlerinden de son derece aşağı ve çirkin örnekler sergilemektedirler. Öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretmen, öğrenci-idareci, öğretmen-öğretmen ilişkileri sulu, seviyesiz, resmi mevzuatlarla bağdaşmadığı gibi, bu toplumun hiç bir değeri ile de uyuşmamaktadır. İdareciler manyak, öğretmenler psikopat, öğrenciler salak, gırgırcı, kopyacı ve eyyamcı olarak gösterilmektedir. Eğitim-öğretim kurumlarında geçen olayların ideal ve çağdaş eğitim-öğretim faaliyetleriyle hiç bir alakası olmamasının yanında, cinsellik ön planda tutularak, konuşma, hitap ve davranışların da, M.Eğitimin temel amacı olan iyi, ahlaklı ve kaliteli vatandaş yetiştirme ile uzaktan yakından bir alakası bulunmamaktadır. Öğrenciler arasında aşklar, hamile kalmalar, silahlı kavgalar, hırsızlıklar, alkol, uyuşturucu, sigara, argo ifadeler, kızlı-erkekli elle şakalar, sarkıntılıklar, müstehcen sözlü şakalar, balolar, partiler danslar, uygunsuz hareketler senaryoyu oluşturmaktadır. Çocuğun eğitimi, ilk önce doğduğu ailede başlar, çevresinde devam eder, ve eğitim kurumlarında olgunlaşır ve son şeklini alır.Toplumun her ferdi , eğitim kurumlarından mezun olduğuna ve buralardan aldığı eğitim onun ahlakını oluşturduğuna göre, bir kısım çevrelerin niyet ve amaçları daha iyi anlaşılmaktadır. Benim merak ettiğim, M.E.B.nın bu tür filimlere neden izin verdiğidir. Bana kimse demokrası var, özgürlük var, sanat var demesin. Dizilerde sanat(!) adına öpüşen, sevişenleri, yatak sahneleri çevirenleri, rakıya asılanları çok iyi biliyoruz. Efendim, siz sanata karşı mısınız? Bu sorunun cevabını en iyi Sayın Melih Gökçek vermişti bir zamanlar.Toplumda, ağırlık gençlerde olmak üzere, zaten büyük bir ahlak erozyonu mevcuttur. Fuhuş, uyuşturucu, alkolizm, soygun, kaçakçılık, adam öldürme, terör, anarşı vs. almış başını gidiyor. Son altı yılda uyuşturucudan mahküm olanların sayısı yirmi beş kat artmış. Bütün kalemlerde benzer aşırı artışlar var. Esasen toplumun, devletin rehberliğinde, başta eğitim kurumları olmak üzere, televizyon programlarıyla, basınla, ilan ve reklam afişleriyle, s.t.k larla topyekün bir ahlak eğitimine ihtiyacı vardır. Ayrıca aynı amaçlı ve sistemli başka çalışmalar da var. Askerlik mesleğini sulandıran güya komedi filimleri; tarih gibi milli şuur ve hafızayı bozan, alay eden filimler; Türk toplumunun, milli ahlak,örf-adet, gelenek ve aile yapısı gibi değerlerini bozan dizi filimler artmaktadır. Bu kurumlar ciddi ve hayati kurumlardır. Toplumun milli, geleneksel aile yapısını korumak ve güçlendirmek devletin görevi dir. Bu konu ile ilgili bakanlıklarımız bile var. Sanat toplum için ise sanattır. Değilse maksatlıdır ve şarlatanlıktır. Aslında her şey toplum içindir. Onun mutluluğu ve güveni içindir. Bunu kim ya da ne bozarsa engellenmelidir; gerekirse cezalandırılmalıdır. Kimse bu milletin değerlerini kötüleyerek para kazanamaz. Kötülükte, zararda, bozmada, hakarette , alayda, zulümde özgürlük olmaz. Dikkat edilirse hep milli olanlarla uğraşılmaktadır. Milli eğitim, milli tarih, milli savunma, milli ahlak, milli aile. Bu kurumlar ciddi ve hayati kurumlardır ve tehlike altındadır. Kimse bu kurumlarla oyun oynayamaz; ama seyircilerin ve yöneticilerin çoğu işin farkında değildirler. Bunlara eğlendirici, sıradan filimler gözüyle bakılıyor. Özellikle ilk ve ortaöğretimde okuyan öğrenciler, yaşları icabı bu tür filimlerden son derece etkilenmekte ve aynı hareketleri taklit etmektedirler. Bu durum eğitim-öğretimin kalitesini ve disiplini son derece bozmaktadır. Öğretmenler ,yaz, sömestre ve resmi tatiller geldiği ve okuldan ayrı kaldıkları zaman bayram yapmaktadırlar. Emekliliklerini iple çekmektedirler. Bir çoğu , bozulmadan dolayı, görevini tam olarak yapamamakta, sitresle, bunalımla boğuşmaktadır. Bu durum başarı ve kaliteyi de oldukça düşürmektedir. Saygılarımla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Özduman Arşivi
SON YAZILAR