SİVAS'IN ÖTESİ

Hiç girmek istemediğim konulardan biri. Sivasın ötesi yıllardır marifetmiş gibi politika yapıldı. Sivasın ötesine geçenler geçemeyenler diye. Bugün gelmiş olduğumuz durum, iki kutuplu politik anlayış. Ne yazık ki iki kutuplu siyasi anlayış kavga halinde. Gariban vatandaş can veriyor , kederleniyor, üzülüyor. Kahraman mehmetcik, emniyet mensubları can veriyor. Keşke bütün partiler Sivasın ötesinde varlığını sürdürebilseydi bugün bu yaşananlar olmazdı diye düşünüyorum. Mazlum ve mahsum halk, beyaz bayraklarla sokağa çıkma gereksinimi duymazdı. Devletinin ve milletinin güvenliğini iç huzurunu duyar ve yaşardı diye zannediyorum.

Dünyanın hiçbir yerinde yasal ve kanuni olmayan hiçbir silahlı güce fırsat verilmez ancak bundan dört yıl öncesi habur sınır kapısında, karşılamalar ile Diyarbakır meydanında zılgıtlar, halaylar ile neidüğü belirsiz barış süreci açılım idi çözümdü derken politik oy kavgaları günü bu duruma getirdi hani ? Dağdan inin ovada siyaset yapın sürecini hiç anlamamış gibi barışta ve savaşta her alanda polemik oy kavgası yapanlar, mazlum ve mahsum halkın kanları üzerinden ikbal ve istikballerini sürdüreceğini düşünenler, gaflet ve delalet içinde olduklarının ne yazık ki farkında bile değiller.

Bugün TÜRKİYE Cumhuriyetinin her karesi ve vatan toprağında iç çatışmadan ve savaşlardan söz ediliyorsa bugün gelmiş olduğumuz durumu atasözleri ile anlatmaya kalkarsak ‘’ Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. ‘’ deyimi yerinde olur diye düşünüyorum.

Gidişat kötü diyenlerin göz ardı edildiği ve hatta susturulduğu dönemden hiç kimsenin ama hiç kimsenin fayda sağlayamayacağı süreçten geçiyoruz.

Çözüm nedir dersek ATATÜRK ilke ve inkilaplarına sıkı sıkı bağlılıktan ve Ne mutlu Türküm demekten geçeceğine inananlardanım.Türk milletinin genlerinde hiçbir zaman ırkçılık ve şovanezim olmadığının inancındayım bu bir gerçek onun içindir ki on altı defa devlet kurmuş, on yedincisi TÜRKİYE CUMHURİYETİ olan laik, sosyal, hukuk devleti ve milletiyle barışı yaşamak istiyen Atatürk ilke ve inkilapları ile sürdürülen TÜRKİYE CUMHURİYETİnin varlığından rahatsız olanlara dahi hoşgörü ve kadirşinazlık ile bakan bu millete hakaret edip kurşun sıkan ve hatta itibarsızlaştırmaya çalışanları anlamak mümkün olmadığı gibi delilik de dahi yeri olmayacağını düşünüyorum.

Yazık, ne yazık ki kötülükten, ganimetden medet umanların sadece cahilliği, kin ve nefretinin kurbanı olmayacaktır bu millet. Ancak bugün bilimden, ilimden teknolojinin akıl ve düşüncelerinden faydalanması gerektiği insanların böyle bir zor duruma düşürülmek istenmesinden medet umulur hale gelmenin kaprisliğini anlamak mümkün olmadığı gibi çok bilmişliğin ve hakir görmenin uzantıları içinde bir milletin boğulmasını anlamak insanca yaklaşım olmadığını düşündüğümden bugün ki köşemde gözlemledim ve duyarlılığımı siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak istedim. Yanlış ve doğru düşünmem siz değerli okuyucularımızın taktirindedir.

Bu milletin tek bir dili olması Türk kimliğine ATATÜRK ilke ve inkilaplarına bağımlı olmaktan geçtiğini düşünenlerdenim ancak bu sadece lafla Atatürkçüyüm diyenlerle değil gerçek anlamda Atatürk gibi düşünenler ile birlik beraberlik, barış, huzur, ahlak, ilim ve bilimin ışığında genel kültürümüzün varlığı ile barışık yaşamaktan geçeceğine inananlardanım.

ATATÜRK ilke ve inkilaplarına karşı gelip, yıkılması ve yok olmasına neden olanlar o enkazın altında ilk önce kendileri yok olacaklardır. Buna inananların kurtuluşa ereceğini düşünemeyen ve gözardı edenlerin helak , gaflet ve delalet içinde oldukları görülecektir. Her ne kadar zor olsada bütün bu

anlatılanlarla anlamamanın akıl karı olmadığını düşünenlerdenim. TÜRK milletinin bu hoşgörü ve kadirşinazlığını istismar edenlere anlam veremeyenlerdenim. Ancak gidişat hiçte iyi değil diyenlerdenim .

Saygı ve sevgiler benden en güzel sevgi dolu barışık yarınlarda siz değerli okuyucularımızın olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Sedat Yılmaz Arşivi
SON YAZILAR