Abdurrahman Bahadır

Abdurrahman Bahadır

SUMELA MANASTIRI VE DOĞANIN İNSANLARA SUNDUĞU GÜZELLİKLER

SUMELA MANASTIRI VE DOĞANIN İNSANLARA SUNDUĞU GÜZELLİKLER


Kültür Bakanlığı yurt içi ve yurt dışı tanıtımı için milyonlarca para harcar. Turist çekebilmek için yörenin tanıtımı çok önemli olduğunu bilir. Broşürler hazırlar, tur şirketlerini destekler. Turistlerde stres atmak için kış aylarında rezervasyon yaptırarak beklerler. Sümela Manastırının ayine açılması Maçka''''da otellerde doluluk oranlarını artırmış, rezervasyon yaptıracak yer kalmadığını söyleyebiliriz. Bu doluluk esnafın yüzünü güldürmektedir. Havaların ısınmasıyla yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği Maçka Sümela manastırında, yoğunluk ilkbaharda başlar sonbaharın bitimine kadar devam eder. Bozulmamış doğaya sahip olması turistlerin oldukça ilgisini ceker. İki dağın arasına sıkışmış vadi boyunca ilerlerken göz alabildiğine ormanların dağları yorgan gibi örtmesi, yeşili süsleyen çiçeklerle kaplı bitki örtüsü oldukça cezbedicidir. 

Çömlekçiden her saat başı kalkan minibüsler Maçka''''ya, oradan da Altın Dere Vadisi boyunca dereye paralel, yılan gibi kıvrılan yoldan on sekiz kilometre ilerde Sümela''''ya ulaşır. Yol boyunca her an üzerimize düşecekmiş gibi duran, kesme gibi taşlardan oluşmuş kayalıkların arasında ilerlemek bulunmaz bir güzelliktir. İlçenin çıkışından sumala manastırına kadar birçok konaklama ve alabalık tesislerine rastlanır. 

Uğradığınız alabalık tesisinde beğendiğiniz alabalığı yüzlerce balığın arasından kendi ellerinizle tutmak, kıvrak hareketliliğini izlemek oldukça eğlencelidir. Kiremitte pişmiş alabalığın lezzetini unutmak mümkün değildir. Son durağa çıkıldığında, durağının üst tarafında küçük evler doğanın güzelliğini bozsada, konaklamak için boş bulmak oldukça zordur. Dere kenarında duvarın üzerinde çay bahçesinde akan suyun kayalara çarpmasıyla oluşan gürültüde çay içerken, suyun insanların yüzüne sıçraması, her gidişte mutlaka çay içmeye zorlar güzelliktedir. 

Yaklaşık yüz metre yukarda tahtatan yapılmış köprüden karşıya geçerek, derenin üzerinde kurulu masalarda yemek yemek, kenardaki havuzda balıkları seyretmek oldukça keyiflidir. Az yukarıda Çam ağaçlarının içine yerleştirilmiş mangallarda pişirilen etlerin cız bız sesleri ve kokusu dayanılmazdır. 

Kafanızı kaldırdığımızda Sümela Manastırının tüm ihtişamıyla görünüşüne bakarken boynunuzun ağırması oldukça normaldir. Manastıra çıkan zikzaklı yollarda yürürken, aşınmış topraktan çıkan ağaç kökleri ayağınıza takılır düşecek gibi olursunuz. Dereden manastıra yaya yürümek yaklaşık kırk beş takika sürdüğünü bilerek yürümeyi tercih edenleri sayısı oldukça fazladır. Arada bir durup soluklanmak, mis gibi çam kokulu havayı ciğerlere doldurmak yeniden doğmak gibidir. Manastırın merdivenlerine ulaştığınızda oturacaklarda dinlenme ihtiyacı duyarsınız. Oraya her oturduğumda, karşı yamaçların sırtında Gebi yaylasına ait, hayvan güttüğüm Sesli kaya düzünde, her zaman oturup seyrettiğim Sumela Manastırını bu sefer ters taraftan seyrediyor olmak beni maziye götürüyor. 

Otururken bilet almakta olan çek oldukları söylenen iki turist biletlerin pahallı olduğundan yakınıyor, Gişe görevlisiyle tartıştıklarına şahit oluyordum. İngilizce bilmememe rağmen çat bat nedemek istediklerini el kol hareketlerinden tahmin edebiliyordum..Daha sonra merdivenlere yönelerek para vermeden çıkmaya çalışan ikili güvenliğin engeline takılıyordu. Kendi kendilerine söylenirken kişe görevlisinin dışarı çıkmasıyla tartışma yeniden alevleniyordu. Makbuzların kültür bakanlığına bağlı Tarihi Eserleri Koruma Vakfına ait olduğunu ve kesmek zorunda olduklarını anlatıyordu. Çaresiz kalan çek ikili bilet alarak merdivenleri tırmanıyorlardı. Duvarlardaki resimler çizilmiş yada kazınmış olup yerlerine aynıları yapılmaya çalışılsada orjinal olmaktan çıkmıştır. Surlar definecilerin gazabına uğrammış,Yıkılan bölümler yeniden restore edilse de eski halinden çok uzaktır. Kayalıklardan damlayan su gözesine para atanların tüm dilekleri kabul olur gibi batıl inançlar yayarak, atılan paraların bazı uyanıkların işine yaradığını hepimiz biliriz. 

Aslında gişenin önünde gördüklerim aklımda bazı soru işaretleri yaratmıyor değildi. Uygulamalardan rahatsızlık duymaya başlamıştım. Çek turistler tartışırken haksız da değillerdi. Yerli turistlere yarı fiyatına verilen biletler yabancılara neden iki kat fiyatına veriyorlardı. Diğer dikkatimi çeken uygulama ise manastıra henüz girmeden yolun kenarına kurulan kulübeden uzunca demir indirilerek arabaların önü kesiliyordu. Yayla yolcularından bile para talep edilmesi ilginçti. Gerçekten yayla yolcusu olduklarına kanaat getirilenlere demir kaldırılıyor geçişleri sağlanıyordu.. Sanki bir ülkeden diğer ülkeye geçiş yapar gibi pasaport kontrol merkezine benziyordu. Uygulamanın yanlış olduğunu ve resmen haraç kesilir gibi makbuz kesildiğine şahit olmuştum. 

Ülkemizi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlere farklı muamele etmek, yüksek sesle konuşmak, onlara hakarete varır el, kol hareketleri yapmanın yanlış olduğu düşünerek, misafirperverliğimizi unutmamalıydık. Umarım o ikili Türkiye anılarını anlatırken kötü tanıtım yapmamışlardır. Yıllarca turistlerin gelmediğinden yakınan halkımız, ellerinden geleni yaptıklarından emin olabiliyorlar mı? Sümela Manastırının ayine açılmasıyla Maçka eski canlılığına kavuştu. Esnafın cebi para gördü. İki dağ arasına sıkışmış Maçka vadi boyunca ilerleyerek, her gecen gün gelişiyor, refah seviyesi yükseliyor. 

Sümela''''nın ayine açılmasıyla alevlenen Rumlar''''ın Pontus hayali, umarım başımıza daha büyük sorunlar açmaz. Döviz uğruna verilen tavizleri fazla buluyor, kalandar şenlikleri, şarkı söyleyen Rumlar''''ın Karadeniz kanallarında boy göstermeleri umarım başımıza aşılması zor sorunlar yaratmaz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Bahadır Arşivi
SON YAZILAR