Sünni-Şi’i Ayrımcılığının...

Sünni-Şi"i Ayrımcılığının götürdükleri
“Her türlü sıkıntılarına, yoksulluk ve dünyadan izole olmuşluğuna, dünya ile sürekli didişme halinde bulunmasına rağmen mevcut Başkan Ahmedinecat"ın bu kadar yüksek oranda oy alması üzerinde durulması gereken bir gerçekliktir.”
“ Ahmedinecat"ın özellikle nükleer enerji ve dış politikada sürekli dünya ile didişmesi, dünya güçlerine karşı mücadele etmesi, İsrail"e ve Amerika"ya karşı sürdürdüğü eğilmez politikasıyla halkın derin desteğini kazanması başarısının bir kısmını izah edebilir. Hala yoksul kesimin temsilcisi olarak görülmesi de önemlidir.”
“Buna karşılık Mir Hüseyin Musavi"nin gidişten memnun olmayan daha üst orta ve üst sınıfların isteklerine yönelmesi, ülkeyi dünya ile bütünleştirmeyi savunması, eğitimli ve varlıklı sınıfların isteklerine tercüman olması seçimi kazanmak için yetmemiştir.”
 
D. Dursun: “Artık dünya eski dünya değildir ve küreselleşen, teknolojik gelişme ile birbirine bağlanan dünyada ülkelerin iç işleri bir dünya sorunudur. İran"daki gelişmeler küreselleşmeye ve teknolojik gelişmelere karşı yoksayıcı ve yasaklayıcı politikalar anlamını yitirmişi ve yenidünyada İran da kendisini yenilemek zorundadır. Musavi yanlılarının internet üzerinden yürüttükleri mücadele anlamlıdır” diyor ve ekliyor:
“Dünya ile bütünleşmeyen bir toplumun kendi ülkesinde içe kapanarak hür ve mutlu yaşaması mümkün değildir. Teknoloji İran"ı dünya ile bütünleştirirken siyaset bundan uzak kalabilir mi?..
     Cihan Aktaş Hanım bir yazısında İran seçimlerini değerlendirirken:
“Musavi kolay tuzaklara düşmeyecek kadar sorumlu bir siyasetçiliği, doğruculuğu ve yalandan uzak durması nedeniyle, “güçlü olan haklıdır” söylemine koyduğu mesafe yüzünden de, tıpkı Hatemi gibi, Hazreti Ali"yi çağrıştıran bir yanı var. Yanıbaşında duran eşi Zehra Rahneverd ise yirmili yaşlarını aştıktan sonra Zühre olan ismini Hazreti Fatıma"ya olan sevgisi nedeniyle değiştirip Zehra yapmış bir insan; Türkçe"ye çevrilmiş olan Ashab-ı Uhdud kitabının da şairi. Onlar devrimin imani, sanatsal, söylemsel ve duygusal dışavurumlarıydı, otuz yıl boyunca. Ne kadar da kadir kıymet bilmekten uzak bir toptancılıkla hesaptan düşürülmeye çalışıyorlar!”
İşte bu üç köşe yazarının yorumlarından sonra bana göre de Musavî o kadar haksız değildir. Bana göre yıkarıda sözünü ettiğimiz hadis-i şeriflerdeki “hılaf”ları ihtilafa dönüştürecek, pozitif ayrımcı ve pozitif aksiyon sahibi iyi bir insandır. Ahmed-i Nejad da çok çok iyi insandır, ama mezhepler arasındaki ayrımcılıklarını ortadan kaldıracak güce sahip değildir.
Bugün bağnaz bir Ca"ferî Şî"a mezhebi yanlısı olmak veya Suûdî gibi aşırı bir Vahhabîlik yanlısı olmak, dünya Müslümanlığına hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çünkü İslam dünyasının elle tutulur petrol zengini iki ülkesi vardır: İran ve Suûd… bu iki dev Müslüman ülke, ayrımcılık gütmeyip dev sermayelerini birleştirip İMF"ye kök söktürecek İslam Bankasını kurmalıdırlar. Bana göre böyle bir pozitif ayrımcı önder iyi insan da belki Hüseyin Musavî olabilirdi. Ahmed-i Nejad"dan böyle bir ümit beklentisi hayalden öteye gidemez.
Denge içinde denge
Parlamento var. 4 yıllığına seçilen 290 milletvekili cumhurbaşkanını görevden alabilir. Parlamentonun üçte ikisinin güvensizlik oyu gerekiyor. Yetmiyor; son sözü Devrim Rehberi söylüyor.
Cumhurbaşkanı halk oyuyla 4 yıllığına seçiliyor. Başbakan ve bakanlar kurulu üyelerini atamak onun yetkisinde.
Yargı da iki başlı… Hem adalet bakanı var, hem de yargı kararlarının İslam"a uygunluğunu denetleyen, din adamlarından oluşan ve Devrim Rehberi"ne bağlı olan Adalet Şûrası.
Silahlı kuvvetler de iki başlı. Bir genelkurmay başkanlığına bağlı düzenli ordu var, bir de doğrudan Devrim Rehberi"ne bağlı Devrim Muhafızları ile Besiç denilen milis güçleri.
Bu karmaşık yapının ayakta kalabilmesi için Devrim Rehberi Ayetullah Hamaney"in otoritesinin korunması gerekiyor. Oysa halkın güçlü iradesini arkasına alabilecek bir cumhurbaşkanı, Devrim Rehberi"nin yetkilerini tartışmaya açabilir. O yüzden Hamaney, daha sandıklar açılmadan, hatta halk sandığa gitmeden cumhurbaşkanlığı seçiminin galibini belirledi ve halk iradesine rağmen cumhurbaşkanlığına atama yaptı.
Şimdi sokağa teslim olup seçim sonuçlarını iptal ederse, Humeyni"den devraldığı “Mutlak” denilen yetkileri tehlikeye girecek. Bu tehlike Devrim Rehberi Hamaney"in, makamının meşruiyetinin sorgulanması kapısını açacak. Böyle bir şeyi göze alması mümkün mü?
Ancak, bir başka tehlike de var: Hamaney, oyuna sahip çıkan halka rağmen kararında direnirse, yani Ahmedinecad"a sonuna kadar sahip çıkarsa, bu kez bir rejim bunalımının tohumlarını atabilir. Hamaney iki tarafı da keskin bıçağı bakalım nasıl kullanacak? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR