Törenlerle kutlu doğum ve Türkiye

Bir ay önce Muharrem ayını yaşadık;

Aşure Çorbası kaynatıldı…

Dağıtıldı…

Herkes hayatına devam ediyor;

Artık o bir ibadetti;

Yapıldı ve bitti.

Aynı günler başka ne yaşandı?

31 Aralık günü akşamı;

Yılbaşı törenleri yapıldı.

Bir yıl etkisi unutulmayacak toplu yemekler yendi;

Ailece…

 Çoluk-çocuk…

Anne-baba..

Hepbirlikte bir restoranda…

Mankenler rehberliğinde…

Bir akşamlığı 50 lira…

Bir akşamlığı 100 lira…

Bir akşamlığı 1000… 2000… … lira…

Neye göre fiyatlar yükseldi veya alçaldı?

Restoran sahibinin anlaşma yaptığı sanatçılara göre;

Sanatçının karizmasına…

sanat yetenekliliğine göre!

 31 Aralık'a kadar bir ay boyunca reklamlar yaptı;

Hangi daha karizmatik sanatkarla…

Kaç kuruşa anlaşma yaptığını;

medyayla duyurmasına göre!

Her bilinçli topluluk halindeki sosyal etkinlikler nedir?

İbadettir!

Daha kalitelisi,,,

Daha medyatiği…

Daha çok etkili olanı daha sevap ibadet.

Evde kılınana ferdi namaza bir sevap!

Ama camide, birbirinden haberdar cemaatin namazı ne kadar?

Tam 27 kat daha fazla sevabı var!

Neden?

Çünkü cami daha karizmatik…

Daha çok bilinçli insan…

Birbirinden haberdar insan var da ondan.

Peki Muharrem ayında Aşure çorbası kutlamaları!

Sadece beş kase… on kase…

40.. 50 kase tatlı çorba;

Tek tek dağıtıldı bitti.

Var mı medyatik etkisi?

Var mı bilinçli bir birlik işareti?

Yoksa ne değeri var ki…

İşte bu karşılaştırmayı bir de bugünler için yapalım;

Aynı anda 14 Şubat Sevgililer Günü!

Kim örgütledi?. 

kim medyayı ayağa kaldır?

Laik medya!

Laik cemaatler!

Herkes bilinçlendi;

İlköğretimdekiler gruplar oluşturdu.

Lisedekiler gruplar oluşturdu.

Üniversite gençliği sevgililerini ayarladı.

Ev hanımlarının gümüş günü toplantıları…

Altın günü toplantıları 14 Şubat diye ayağa kalktı.

Herkes 14 Şubatta ayağa kalktı.

Peki bu ibadet değil mi?

Evet her bilinçli topluluk hareketi… kıpırdanışı ibadettir.

Allah adına yapılanlar Allah için ibadettir.

Başka bilinmeye güçler adına kıpırdanışlar nedir?

O da kalitesine göre daha büyük ibadettir.

Kimin adına ibadettir?

Kur'anın dilinden söyleyelim;

Şeytan adına ibadettir.

Peki, Kutlu Doğum Haftası kutlamaları nasıl?

Sadece dar salonlarda…

Küçük gruplar eşliğinde…

Medya gücü olmayan…

Şeyhini göklere çıkaran…

Şeyhini hep göklerde gören fanatik gruplar…

Öteki grupların toplantılarını köstekleyen Müslümanlar…

Küçümseyen… hatta küçücük falsosunu yakalayıp;

Kafir ilan eden asabi gruplar kutladı.

Ne kadar ibadet?

Çok küçük ve gök katlarına yükselemeyecek…

Meleklerce yukarı katlara…

Arş'ın sahibinin katına ulaştırılamayacak bir ibadet!

Türkiye'deki cemaatler el ele versin;

Gönül gönle versin…

Elbirliği… gönülbirliği eylesin;

Meleklerce Arş'ın sahibine yükseltilecek güç kazansın;

Laik medya bu kutsamaya…

Bu takdis etmeye…

Bu tebrikleşmeye gıptayla baksın.

Ürpersin;

Müslümanlar siyasi birlik mi kazanmış desin.

Müslümanlar bu kadar da mı uyanmış desin.

İşte Müslümanlar Haram Aylar uygulamasından yoksun!

Haram Aylar, kutsama demek…

Tören düzenlemek demek…

Müslümanların medya oluşturması demek!

Medyaya dönüştürmek demek, cemaatleşmek demek.

Cemaatleşmeden;

örneğin Kutlu Doğum Haftasını kutlamak boş!

Törensiz kutlama olmaz ki!

Törenlerde hepbirlik olmak önşarttır.

Törenin amacı nedir?

hepbirlik olduğunu laiklere sezdirmektir.

Peygamber Hz. Muhammed'in doğumunu törenlerle;

ilk kez Mısır'da anma ve kutlama düzenlenmiş.

Çok geçmeden Eyyubiler…

Fatımiler…

Tarihteki kutlamalarda,

dönemin ve bölgenin alimleri…

şairleriyle din ve devlet işlerinde yararlık gösterenlere,

Türk-İslam devletlerinde…

hükümdarlar tarafından taltif için hil'atler giydirildi…

hediyeler verildi.

Osmanlılarda ''Mevlid Alayı'' diye anılan görkemli törenlerde;

Padişah önderliğinde;

Şeyhülislam… vezirler…

diğer askeri ve mülki erkan… büyük müderrisler…

belli bir düzen içinde Sultan Ahmed Camisi'nde yerlerini alırlardı.

vaazlar verilir… mevlidhanlar mevlid okur

Medine'den getirtilen hurmalar camidekilere ikram edilirdi.

Türkiye;

Hepbirlik olduğunu dosta düşmana duyurdu:

Tunus halkına…

Mısır halkına duyurdu.

Cezayir de karışmış;

İnşallah o da Türkiye'nin hepbirlik olduğunu anlayacak!

Şu anda İran karışmak üzere!

Amerika Mısır'ın demokratikleşmesini istemesi gibi;

İran'ın da sivilleşmesi için karıştırıyor.

İnşallah Amerikasız Müslüman'ca sivilleşecek.

Rehberler Meclisi kapalı kutu olmaktan kurtulacak.

Tıpkı bizim Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftüleri gibi…

Kapalı kutu olmaktan kurtulacak.

DİB tutturmuş bir Ehl-i Sünnet cuntasını.

Kendisini yenilemekte inat eden bir kapalı kutu yapmışlar.

Diretiyorlar!

İran da kendi içinde Kur'an ve Sünnet'e dönmelidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı da öyle;

Kur'an ve Sünnete dönmelidir.

Bugün anlaşılan ve açık bir biçimde tanımlar getiren Kur'an meali yok!

Birbirine uymayan… hepsi kapalı kutu Kur'an mealleri var!

Her hoca takımı, kendi kafasından ahkam kesiyorlar.

İşte bunlar yeniden düzenlenmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR