Var Oluş Sorunu ve Ahlak - 2
Geçen haftaki yazımızın sonunda şöyle demiştik; modernizim ahlakı parçalara ayırarak ahlakın bütünü kapsayan yönünü göz ardı ettiğini sadece göz ardı etmekle kalmayıp ahlaki var oluşun yumuşak bir biçime dönüştürülmesine zemin hazırlamıştır.
Bugün siyasi ahlak, bilim ahlakı ya da buna benzer ahlak kavramlaştırmaları sanki her biri için geçerli ayrı ahlak anlayışları vazediyormuşçasına parçalara ayrılmış ve dolaysıyla ahlak kavramının içeriği bir anlamda boşaltılmıştır.
İlk başlarda makul görünen bu kavramlar, biraz derinliğine düşünüldüğünde ve ahlak kavramının bir var oluş sorunu bağlamında ele alındığında boş bir teoriden öteye geçmeyen ve insan zihnini de farklı var oluş çerçevelerinde bölen bir yapıya karşılık geldiğini söylemek gerekir. Sanki bütün bu ahlak ile ilgili üretilen kavramlaştırmalar, bir Ahlak kaynağı veya üreticisi imiş gibi sunulması genel ahlak kavramından soyutlaştırılması insanlık için aynı zamanda bir felaketinde başlangıcını oluşturmuştur.
Çünkü genel ahlak yargılarının dışında bazı kavramalara ahlak üretme, biçimlendirme ve sınırlar koyma imkânı verdiğinizde orada genel ahlak yargıları ile çatışma durumunda özel ahlak yargılarının pekâlâ kullanılması olası gözükmektedir.
Ahlaki değerler geçmişte kalmış, işlevini tamamlamış normlardan ibaret bir sistem değildir. Ahlaki değerler bir var oluş biçimini anlatır. İnsanın diğer insanlarla ve insanın tabiatla ve insanın dikey boyutta tanrıyla ilişkilerini nesiller boyu düzenleyen dinamik bir yapıdır. Bu anlamda dünyanın iyiye doğru değişmesinin motoru ahlaktır.
Eğer ahlakı, modernist ve nihilist bakış açılarıyla parçalara ayırır ve her parçanın insanın farklı bir var olma biçimine yönelik kurallar ihsas ettiğini söylerseniz insanı da parçalamış olursunuz ki bu da tam nihilizmin istediği kaotik insandır. Nereye, nasıl ve ne şekilde gideceğini bilmeyen yani meçhul insan. Ahlak her toplumun özünü oluşturur. Dünyanın birçok yerinde hala birtakım hassasiyetlerden bahsedebiliyorsak bunu ahlaka borçluyuz. Yoksa her şey mubah olurdu. Gerçi şimdi yeni gelinin söylediği biçimiyle hem giderim hem ağlarım hesabı günümüzde ahlakın bu parçalı yapısıyla "hem tanrı var hem de her şey mubah" mantığıyla hareket ettiklerini söylersek aşırı gitmiş olmayız.
Eğer dünyayı gerçekten imar etmek istiyorsak yeniden yapılandırmak istiyorsak ilk evvela yapmamız gerek şey ahlakın her alanda kendini gösterebileceği bir niteliksel değişim ve dönüşüm programını başlatmaktır. Tabiî ilk olarak içimizdeki ahlaklılığa izin vermeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.