RAMAZANIN KAZANDIRDIKLARI...
Ramazan ayı, Müslümanlar için sadece aç kalınan bir dönem değil; aynı zamanda ruhun doyurulduğu, kalbin yıkandığı, ibadetle dolup taşan mübarek bir zaman dilimidir. On bir ayın sultanı olarak anılan Ramazan; insanı hem dünyevi hem uhrevi anlamda terbiye eder, arındırır ve yüceltir. Bu ayın sunduğu manevi atmosfer sayesinde kişi kendine döner, iç muhasebesini yapar ve Allah’a daha fazla yaklaşma fırsatı elde eder.
Ramazan; başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan mübarek bir aydır. Bu ifadeyle Peygamber Efendimiz (s.a.v), Ramazan’ın her günü ve gecesinin ayrı bir değeri olduğunu vurgulamıştır. Allah’ın rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı bu ayda, yapılan her hayır kat kat sevapla mükafatlandırılır. Kul, bu ayda samimiyetle yöneldiğinde, geçmiş günahlarının bağışlanmasına vesile olacak bir tövbe fırsatı yakalar. Bu nedenle Ramazan; affedilmek isteyenler için bulunmaz bir nimettir.
Ramazan ayı, hem manevi hem maddi anlamda bir bereket ayıdır. Evlerde pişen yemekler daha çok kişiye yeter, sofralarda paylaşma kültürü gelişir. İftar davetleri, komşuluk ilişkilerini güçlendirir. Sadaka ve zekâtlarla ihtiyaç sahipleri gözetilir, toplumsal yardımlaşma zirveye ulaşır. Ramazan’ın manevi iklimi, bereketin sadece malda değil, zaman, sağlık ve huzurda da artmasını sağlar.
Ramazan, Müslümanlara ibadet alışkanlığı kazandıran bir mevsimdir. Günde beş vakit namazın yanında teravihler, sahurlar, iftar duaları ve Kur’an tilavetleriyle ibadet hayatı zenginleşir. Normal zamanlarda zor gelen birçok ibadet, Ramazan’da kolaylıkla yapılır hale gelir. Bu süreçte kazanılan alışkanlıklar, Ramazan sonrasında da devam ettirilirse, kişi kalıcı bir manevi yükselişin kapılarını aralamış olur.
Ramazan, adeta bir “manevi hızlandırılmış eğitim programı” gibidir. Kısa bir zaman diliminde birçok ibadet aynı anda yapılır; oruç, sabrı öğretir, teravih cemaat ruhunu pekiştirir, Kur’an tilaveti ruhu besler. Bu ay, Müslüman için yılın geri kalanında nasıl bir yaşam sürmesi gerektiğini öğreten bir okul gibidir.
Ramazan, bir ibadet kampına dönüşür. Gece sahura kalkmak, sabah namazı, gündüz oruçla geçirilen saatler, akşam iftar heyecanı, yatsı ve teravih namazları derken, gün tamamen ibadet eksenli yaşanır. Bu yoğun manevi atmosfer, kalbin kararmış yönlerini temizler, nefsi terbiye eder. Her gün yapılan düzenli ibadetlerle kişi Allah’a olan bağlılığını yeniden inşa eder.
Bir aylık sabır, sebat ve ibadetin ardından bayram sabahı adeta bir manevi sertifika sunumu gibidir. Orucunu tutmuş, ibadetini yapmış, sabırla nefsine karşı gelmiş bir mümin, Ramazan Bayramı sabahına büyük bir sevinçle uyanır. Bu sevinç, sadece biten orucun değil, kazanılan manevi derecelerin, arınmanın, affedilmiş olmanın ve Allah’a yaklaşmanın getirdiği huzurdur ki tam bir manevi sertifikadır.
Ramazan, aslında cenneti hak etme yolculuğudur. Kur’an’ın indirildiği bu kutlu ay, kişiye dünya hayatında nasıl bir yol tutması gerektiğini öğretir. Oruçla sabrı, zekâtla paylaşmayı, Kur’an’la rehberliği, namazla kulluğu öğrenen insan; Allah’ın rızasını kazanmak adına önemli bir mesafe kat eder. Ramazan’ı layıkıyla geçiren bir mümin için cennetin kapıları aralanmış olur.
İhya ettiğimiz ramazanın, İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyâz eder, ömrümüzü bu ruhla geçirmeyi dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.