Yapay kültür, ağlak şiir

Okulların kapanmasına bir hafta kala hemen hemen her okulun bir etkinliğini duyuyor ya da kimilerine de katılıyorsunuzdur. Bu etkinlikler, bazen bir "sergi" bazen bir "tiyatro oyununun sahnelenmesi" ama en çok da benim "algılamakta güçlük çektiğim yönleriyle şiir dinletileri" gibi başlıklarla gerçekleştiriliyor.

Tüm bu çalışmalar, öğrencileri "sosyal anlamda geliştirici" niteliklere sahip olup aynı zamanda da onların "okul yaşamlarının en özel anıları" arasına giriyor. Ancak "şiir dinletilerinde bir sorun var" gibi geliyor bana. Çoğunlukla okulların "Edebiyat veya Türkçe öğretmenlerinin yönetiminde çalışılarak" hazırlanan şiir dinletilerinde, "hem içerik hem öğrencilerin söyleyiş biçimleri" yani, diksiyonuyla ilgili sorunlar bunlar.

İçerik deyince, "öğrencilerin seslendirmesi kimileyin de dramatize etmesi için belirlenen şiirleri" kastediyorum. Öyle ki adeta "TV kültürüne arka çıkan" bir yön var bu şiir dinletilerinde, öğrencilerce seslendirilen bu şiirlerde. Elbette "hepsinde görülen bir durum değil bu"; ancak, birçoğunda gördüğüm bu.  "Şairlerimizin ruhuna fatiha okumak" anlamına da gelen bu etkinliklerde,  büyük şairlerimizin şiirlerine o kadar az yer veriliyor ki, bu tanımın hakkını veriyorlar diyebiliriz bu tür şiir dinletileri için.

Siz, "koca koca dizelerin o usta şairlerini bir kenara bırakıp" da TV'de şiir okuduklarını sanan birkaç "cukkalamacı ve ağlak televizyonculuk sergileyen kişinin" okuduğu metinlere ya da o türden "acılı dize dürümlerine" yer verirseniz; ben de, "burada bir sorun var", derim elbette. Bir de, bu şiir dinletilerini hazırlayanlar, edebiyat öğretmenleriyse; o zaman, "işin boyutunu varın siz düşünün" de, derim!..

Böyle bir eleştiride bulunmak için "meşrebimde şairlik olmasının gereği" yoktur sanırım. Ancak, şairlik eden dostlar da ses çıkarmıyor diye ya da seslerini duyaramıyorlar diye, "işi bu denli yoz hale getirmenin" bir anlamı olmasa gerek. Bazen de bahaneler ileri sürülebiliyor elbette; "Efendim, hep aynı şiirleri ya da şairleri okutmaktan ne yarar gelir insana" diye. O da sizin "ne kadar yüzeysel bir kültüre" sahip olduğunuzun kanıtı; hatta, artık "edebiyatla, şiirle bir ilişkinizin kalmadığının" ve günümüz edebiyat dünyasını "hiç tanımadığınızın" itirafı olur.

'Öğrencilerin birikim kazanmasına yardımcı olacağız' gayesiyle ya da 'aman öğrencimize sevimli görüneceğiz, onları sıkmayacağız' derdiyle bu türden işler yapılırsa; "yeni kuşakların iyi şair ve şiirle tanışmasına set çekmiş" olacaksınız. Yalnızca, öğrencilere sıkıcı gelen, ders kitaplarının arasına sıkışmış birkaç metinle "ne usta şairleri ne de usta işi şiirleri" beğendirebilirsiniz.

TV'den esinlenilerek oluşturulan bu metinlerin şiir niteliği taşımadığını belirtmeme gerek yok sanırım. Sesine "ağlak ses ton ayarı" çeken kişilerin yazdığı, okuduğu ağlak metinler, buram buram 16. yy. "Divan Edebiyatı tarzı aşk bunalımlarını" işleyen metinler ne kazandırabilir, okuyanına, dinleyenine ve size?

Usta şairleri tanıtmak, sevdirmek ve onların seslendirilmesini sağlamak bu kadar zor olmasa gerek. Birçok "büyük şairin yapıtları, ya kendileri ya da işlerinde yetkin tiyatro sanatçıları tarafından seslendiriliyor" ve kaydedilip albüm haline getirilerek satılıyor. Albümler alınamasa da, internetten rahatlıkla elde edilebiliyor bu çalışmalar. Onları dinleterek işe başlanılsa olmaz mı!..

"Orhan Veli'nin, Nazım'ın, Ahmet Telli'nin, Şükran Kurdakul'un, Attila İlhan'ın, Sunay Akın'ın, Can Yücel'in ve daha birçok usta şairin seslendirilmiş şiirlerine ulaşılabilir" ve okuldaki olanaklarla bu şiirler, öğrencilere dinletilebilir. Hatta görsele ve müziğe dayalı kurgulanmış örnekleri de izletilebilir. Öğrencilerinize ders kitaplarındaki metinlerden daha sıkıcı gelmeyecektir inanın. En azından tanımış olacaklardır ki, "sevmek de tanımakla başlamaz" mı zaten!..

Şiir dinletisi için çalışan bir öğrenci de, model alacaktır o kişileri ve daha rahat seslendirebilecektir şiirleri. Şiirlerin yalnızca ağlak ya da bangır bangır bağırtan bir sesle okunmaması gerektiğini de kavrayacaktır. Şu da unutulmamalı ki; gençler, okula geldiğinde "evindeki ve çevresindeki yaşamından farklı bir bilgiyle" karşılaşmalı ki, eğitim-öğretimin bir anlamı olsun. İşte o zaman bir kazanımdan söz edilebilir.

Şiirlerin söylenişi, seslendirilmesi ya da dramatize edilmesiyle ilgili sorunlarıysa bir sonraki yazımıza bırakalım..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR