YİNE KADIN CİNAYETİ
Samsun geçtiğimiz günlerde 2 günde 6 intihar ve 6 ölüm vakasının ardından dün de bir kadın cinayeti ile yine gündeme geldi.
Çarşamba'da 21 yaşındaki Damla, eşi 23 yaşındaki Barış tarafından 8 kurşunla annesinin evinde vurularak öldürüldü.
Cinayet sebebi evlilikte şiddet ve boşanma isteği. Ortada kalan 2 yaşlarında bir çocuk, cinayetle parçalanan aile ve yıkılan yakınlar.
İşin daha da vahim tarafı bu cinayetin Türkiye'de masa başında ve kağıt üzerinde yıllardır devam eden kadın haklarını koruma tartışması. Yasalar çıkartılıyor, toplantılar yapılıyor, savcılara polislere yetkiler veriliyor ama gelinen noktada değişen bir şey yok.
Samsun ile birlikte Türkiye'de 16 ilde yapılan bir uygulama. KOZA adı verilen kadına şiddeti önleme projesi kapsamında bir birim oluşturuldu. Organize çalışmalarla bir çok destek birimini tek çatı altında topladı. Yasaların verdiği yetkiler azami ölçüde kullanıldı.
Ve koca kurşunuyla sığındığı evinde öldürülen Damla burada yaklaşık 1 ay kalmış. Koca dayağından kaçtığı için sığınmış.Aile kızlarını bir hafta önce buradan alarak yanlarına getirmiş korurum umuduyla.
Ama koruyamadılar, koruyamadık Damla'yı. Evine yolladık kolay yol olarak. Türkiye'de evinde, yol ortasında, işyerinde öldürülen yüzlerce kadın da bir şey ifade etmedi KOZA'daki çalışanlara.
Zaafiyet mi, iyi niyet mi, ihmal mi? ne derseniz deyin Damla bir daha geri gelmeyecek ve hem annesiz, hem de babasız kalan 2 yaşındaki yavrunun yaşamı bir daha asla mutlu ve huzurlu olamayacak.
Bu gün ve sonrasında yine nutuklar atılacak, değerlendirmeler yapılacak , birileri suçlanacak, birileri savunacak ama Damla asla geri gelmeyecek.
Acaba Damla aileye rağmen evine yollanmasaydı, koruma verilseydi bu olay yaşanır mıydı? Belki çok şey değişmezdi ama hiç olmazsa belki demezdik.
Türkiye ve intihar ve suç şehri haline gelen Samsun için yapılacak ne var? Umarım akil adamlar kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp bu işin sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarını değerlendirir. Somut adımlar atılması için bilimselliği de gözardı etmeden çalışmalar yaparak reel önlemler alırlar.
Ülkemizde bu işler hep göstermelik ve yapılması gerektiği için yapılan işler oldu. Bu tarz çalışmaları yürütenler bilimsellikten uzak olunca , düzenleyenler veya katılanların kendilerini gösterme arenası haline dönüştü. Bazan rastlarız, hatta sıkça da . Siyasete soyunanlar çıkar, gündeme gelecek başka malzemeleri ve becerileri olmadığı için bu olaya maydonoz olurlar. okudukları ya da ellerine tutuşturulan 3-5 satır bilgi notu ile ahkam keser işin uzmanlarının önüne geçerler.
O toplantı da siyasilerin ve bürokratların yapılıp olması gerektiği için yapılanlardan başka bir şey olmaz. Kağıt üzerinde mükemmel olan uygulamalar gerçek hayatla asla uyum sağlamadığı için başarısız, askıda bir proje olmaya mahkum olur.
Oysa bu toplantılara protokol ve siyaset değil de gerçekten işin içinde alanda olanlar katılsa, mağdurlar , çevresi , sosyal, kültürel ve ahlaki değer yargılarıyla yaklaşılsa ve asıl neden ekonomik bağlılık ve yoksulluk üzerinden gidilerek iş, aş, ev sağlansa, kadınlar bu şekilde kurtarılmaya çalışılsa daha başarılı olunmaz mı?
Siz alın kadın sığınma evine koyun, 6 ay , 1 yıl saklayın, sonra aynı ortama, ekonomik ve sosyal bağlılığı olan şiddetten kaçamayacağı aile ya da kocanın yanına ya da yakınına yollayın. Bunun adı da kadını korumak ve devlet ile devletin kurumları adına çalışmak olsun. Amaç 3-5 ay , ya da bir yıl korumak mı? Yoksa yaşamını güvence altına almasını sağlamak mı?
Bana kızacak birileri biliyorum ama sonuçlara bakar mısınız? KOZA'dan söz edeyim . Daha bir ay gibi bir süre önce çok kısa sürede, bir çok vakaya ulaşıldığını ,resmiyet ve kağıt üzerinde gerekenin yapıldığını söylemişti ildeki üst düzey yönetici. Rakam vermişti. Epey faal gördük. Haber de yaptık. Ama kendisine sığınan Damla'yı koruyamadıktan sonra neye yarar ki !
Acımasız olmamaya da çalışıyorum. Ama Türkiye'de işlerin gerektiği gibi yapılmadığını ve görevlerin liyakati olanlara verilmediğini bildiğimden bunun da "Yaptık, olsun! Ölen ölür kalan sağlar bizimdir" mantığıyla yapıldığını daha da çok düşünmeye başladım Damla'dan sonra.
Umuyorum ve diliyorum ki başka Damlalar olmaz ve başka çocuklar yetim kalmaz. Hiç olmazsa devlete ve bu merkezlere sığınanlar kurtulur, sığınamayan onbinlere inat...
Sonuç alınanları ve somut kalıcı neler yapıldığını merak ediyorum. Cinayet ve şiddet basına yansımadığı sürece haberdar olamıyoruz maalesef başarı ya da başarısızlıktan. Bu kültür, eğitim meselesi elbette . Kısa sürede çözülmez. Ama ekonomi meselesi de. Şiddete uğrayan, öldürülen, öldüren çoğunlukla eğitim düzeyi ve ekonomik düzeyi düşük insanlar.
Çözümün içine ekonomi katılmazsa sonuç asla alınamaz gibime geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.