Yine on binlerce kilometre uzaklardan
Türkçe Olimpiyatlarının bu onuncu yılında, yine binlerce kilometre uzaklardan gönülleri fethetmeye geldiler. Yüz binlerce öğrenciden seçilen bin beş yüz genç, barış ve sevgi misyonerleri olarak hem bizlerle, hem de birbirleriyle kucaklaşmaya, bir ve beraber olmaya geldiler. Yunus Emre'nin dediği gibi : Gelin tanış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz. Bu inanç ve düşünce sistemini rehberlerinden öğrenmiş, almış ve şimdi de uygulamaya gelmişlerdi. Pergelin sivri ucu Türkiye merkezli, diğer ucu dünyada dolaşıyor ve açısı gittikçe büyüyor. Güneş sistemi gibi. Gezegenler de güneşin etrafında dönmüyor mu? Hayat ve ışık burada; cazibe burada değil mi? Onlar Türkiye güneşinin sıcaklığı ve sevgisiyle buluşmaya koştukça, bizim kollarımız daha da fazla açılıyor, sevgimiz, coşkumuz daha fazla katlanıyor. Sayın Başbakan en az üç çocuk tavsiye ediyor. Ne üçü de ne beşi; yıllardan beri çocuk sayınını artırıyoruz. İşte bütün dünyanın çocukları bizim, bizim çocuklarımız. Renkleri, tipleri önemli değil; sevgileri, inançları, gönülleri bizim. Bu olimpiyatların amacı salt şarkı, türkü, şiir söylemekten ibaret değildir. Bu faaliyetler kaynaşma, tanışma vesilesidir. Türkiye ve Türkçe sevdalılarını merkez ile buluşturmak, yerel ile tanıştırmak, onların bizi, bizim de onları ne kadar sevdiğimizi göstermek; güzel ülkemizi, güzel insanımızı, kültür ve değerlerimizi yakından görmek ve tanımalarını sağlamaktır. Muhabbeti artırmak ve pekiştirmek, küresel bir aile kurmaktır. Daha önce kapalı spor salonunda yapılan gösteriler bu sene Samsun stadına alınmıştı. Ben de orada idim. Yağmurlu havaya rağmen koca stad tıklım tıklım dolmuştu. Onlar bizimle biz onlarla coştuk. Yedisinden yetmişine kadar bütün insanlar, sevgi, duygu ve gurur cümbüşü yaşadık. Bütün Türkiye'de olduğu gibi orada da görülmemiş bir bayram vardı. Çünkü bayramda çocuklarımız bir araya gelmişti. Aile toplanmıştı. Çok sevinçliydik. Elbette ki ayrılışlarına da en az o kadar üzüleceğiz. Ve seneye tekrar gelmelerini hasretle bekleyeceğiz. Onları sevgi ile bağrımıza bastık. Çünkü her şeyleri bizdendi ve bizce idi. Çünkü bu bir Anadolu hareketi, Anadolu ateşi idi. Tango yapmıyorlardı. Flamingo, çaça oynamıyorlardı. Milli dil, milli kıyafet, milli figürler, her şeyleri biz. Türkçe ve Türkiye sevdalarını böyle gösteriyorlardı. Örovizyon şarkı yarışması yanında halt etmişti. Çünkü bu bir Kürovizyon yarışması idi. Bütün dünyayı kapsıyordu ve bütün dünya bizim için yarışıyordu ve bizim için yaşıyordu. Dünyanın kalbi ülkemizde atıyordu. Her ülkenin destanları var. Ama burada Dünya'nın destanı Türkiye adına yazılıyordu. Osmanlı üç kıtaya yayılmıştı; bu hareket ise beş kıtayı ve şimdilik yüz otuz beş ülkeyi kapsıyordu. Üstelik hiç silah kullanılmamıştı.
Bu hareketin buraya kadar anlatmaya çalıştığım yönü bize yönelik yönü idi. Bu işin bir de küresel boyutu var. O ülkelerin en zeki ve yetenekli çocukları, en iyi okullarda okuyorlar ve ülkelerinin üst düzey yöneticileri olacakları kesin. Yarın Birleşmiş Milletler teşkilatında, Davosta, Unesko'da ve dünyaya yön veren diğer çeşitli kuruluşlarda görev alan bu gençler, karşılaştıkları ve tanıştıkları ve aynı okullardan mezun olduklarını öğrendikleri zaman kalkıp birbirlerine sevgiyle sarılmazlar mı? Birbirlerine kardeşim demezler mi? Ortak paydada buluşmazlar mı? Ortak dil Türkçe ile konuşmazlar mı? İşte dünya kardeşliği. Ve işte ortak akıl ve ondan sonra da ortak kararlar. Bu dünya değişecekse böyle değişecek. Silahla değil, zorbalıkla değil, sömürerek değil, sevgi ile , saygı ile, hakların, halkların ve adaletin korunması ile olacak. İşte yeni bir dünya, işte yeni dünya düzeni. Geleceğin dünyasını bu gençler kuracak; yeni bir medeniyetin temellerini atacaklar. Bu medeniyette sömürü yoktur; çıkar yoktur; zulüm yoktur; hak, hukuk vardır. Kardeşlik, sevgi, barış vardır. Başkalarını yaşatma ideali vardır. Çünkü böyle bir eğitim alıyorlar; böyle yetiştiriliyorlar. İnsanın ve insanlığın doğal fıtratına göre yoğruluyorlar. Çünkü onlara ruhumuzdan, atalarımızın ruhundan üfledik. Çünkü Türk okullarında yetişiyorlar. Bu hareketi hala kavrayamayanlara da yazıklar olsun. Saygılarımla.
Hasan Özduman
Em.Öğr.Görevlisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.