Prof.Dr.M.Okuyan

Prof.Dr.M.Okuyan

Zann ile hüküm vermemenin önemi

Sevgili dostlarım,
Önceki hafta bu sütunlarda Hucürât sûresinin 11. âyetini ele almış ve Kur"ân-ı Kerîm"in toplum hayatında yaşanabilecek bazı olumsuzluklara karşı önceden önlem almanın çok önemli bir örneğini, yani “birbirimizle alay etmemek ve birbirimizi haksız yere kınamamak” şeklindeki emrini sizlere hatırlatmaya çalışmıştık. Bu hafta da benzer bir konuyu bir sonraki âyeti ele alarak işlemek istiyoruz. Önce âyetin mealiyle başlayalım:
“Ey iman edenler! Zandan çok sakınınız. Şüphe yok ki zannın bir bölümü haramdır. Birbirinizin kusurunu araştırmayınız. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah"a karşı duyarlı olunuz. Şüphesiz Allah tevbeyi kabul edendir; çok merhamet edendir.”
Bu âyetin ilk cümlesine “zannın çoğundan kaçının” şeklinde anlam verenler çoğunlukta olsalar da bu anlam hatalıdır. Çünkü buna göre zannın bir bölümünden kaçınılmasına gerek olmadığı anlaşılabilir. Oysa âyetteki kesîr kelimesi, kaçınmanın çok olması gerektiğini ifade eder; zannın azlığını veya çokluğunu değil. Kur"ân"da zann kelimesi kişinin kendisiyle ilgili bir durumu anlatması anlamında Bakara 2/46, 249, Sâd 38/24, Hâkka 69/20 gibi bazı âyetlerde “bilgi, inanç” anlamında kullanılmıştır. Bu tür zanlar haram olmayanlardır; çünkü başkasını ilgilendirmemektedirler. Halbuki Hucürât 49/12. âyette de olduğu gibi başkalarıyla ilgili zannın bütününden kaçınmak gerekir; kanaatleri zann ile değil, bilgiyle buluşturmak da bu anlamda önemli bir görevdir. Kur"ân öğretisine göre zann, müşriklerin inanç bozukluklarının en temel öğelerinden birisidir. Yûnus 10/36. âyette şöyle buyrulmaktadır: “Onların çoğu zandan başka bir şeye uymuyorlar. Şüphe yok ki zan, gerçeğin hiçbir şekilde ifadesi değildir.” Necm 53/23 ve 28. âyetlerde de vurgulandığı gibi zann, gerçeğin zıddıdır; ilmin tersidir. Hz. Peygamber de zannı, “sözün en yalan olanı” diye tanıtmıştır. Bu nedenle zanla değil, bilgiyle hareket etmek Müslümanların en önemli ilkelerinden biri olmalıdır.
Âyetin bu ilk cümlesinde yer alan “zannın bir bölümü haramdır” ifadesini de bazıları “zannın bir bölümü günahtır” şeklinde tercüme etmektedir. Bu durumda âyetin mealini okuyanlar zanna göre hareket etmeyi alelade bir küçük yanlışlık gibi algılamakta, zandan kaçınmanın çok da önemli olmadığını düşünerek zanla davranmaya, başkaları hakkında kesin bilgiye dayanmadan zanla hüküm vermeye devam etmektedirler. “Zannediyorum ki şu şöyledir, bu böyledir,…” şeklinde başlayan ve masum gibi görünen bu tür ifadeler insanın başını maalesef sıkıntıya sokabilmektedir. Bu nedenle söz konusu cümleyi özellikle “zannın bir bölümü haramdır” şeklinde tercüme ettik. Âyette geçen ilgili kelime ism sözcüğüdür. Bu sözcük, A"râf sûresinin 7/33. âyetinde Yüce Allah"ın haram kıldığı davranışlar arasında geçmekte ve açıkça haramlık hükmünü içermektedir. Nitekim içki ve kumarla ilgili hüküm bildiren âyetlerden biri olan Bakara 2/219"da da söz konusu kelime kullanılmakta, içkinin de kumarın da haram olduğu açıkça ifade edilmiş olmaktadır.
Konu dinî içerikli ise ve konuşan kişi de Yüce Allah adına konuşuyorsa onun zanla hareket etmemesinin ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Din adına konuşanlar “benim kanaatime göre şöyle, şuna göre böyle” deyip de Allah"ın ne dediğini ifade etmiyorlarsa durumun vehameti daha da artmaktadır. Dinî alanda konuşmak ve hüküm aktarmak durumunda olanlar eğer gerçeğin bilgisine ulaşmadan, yani Kur"ân-ı Kerîm"i öncelikli referans almadan konuşuyorlarsa şu âyetin tehdidi onları daima muhatap alacaktır:
“Sakın ha, dillerinizin yalan yere uydurduğu şeylere "bu helaldir, bu da haramdır" demeyiniz. Aksi taktirde Allah"a yalan iftira etmiş olursunuz. Allah"a yalan iftira edenler kurtulamayacaklardır. (Dünyada) az bir zaman kalacaklardır; elem verici azap onlar içindir” (Nahl 16/116-117).
Hem bu âyeti hem de zandan kaçınmayı emreden yukarıdaki âyeti unutmadan konuşmak ve hareket etmek dileğiyle hepinizi Yüce Allah"a emanet ediyorum. Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr.M.Okuyan Arşivi
SON YAZILAR