ZULÜM DÜZENİ SİNSİCE İŞLER
Bir önceki yazımda "Adil Düzen"den bahsetmiştim. Adil Düzen'in zıddı Zulüm Düzeni'dir. Zulüm Düzeni sinsidir. Farkınızda olmadan malınızın bir kısmını ya da hepsini elinizden alır. Uyurken cebinizdeki para gider de haberiniz olmaz. Nasıl olur demeyin. Para aynen cepte durur. Alım gücünü düşürürler de ondan bir kısmı gider diyorum..
Bakınız yeni yaşadığım bir olayı anlatmak isterim: Gayrimenkul ile alakalı olarak Samsun'da bir belediyeye mahkeme neticesinde 2019 yılında 45 bin lira alacaklı oluyorum. Belediye bu parayı bana ve benim gibilere ödemiyor. Yasalara göre belediyenin malına haciz de yapamıyorsunuz. Yıl 2025. Şimdi ödemeye kalkıyor. Yıllık yasal faiz % 9 kabul ediliyor. Hulâsa uzatmayayım. Elime 60 bin lira geçiyor. Geçmişe dönük ekonomik şartları ve bankaların işlemsel sistemini göz önüne aldığımızda belediye bana 600 bin lira ödemesi gerekir. 540 bin liramı rızalığım olmadan elimden aldı. Aldı da ne yaptı derseniz, tefecilere verdi ya da şatafatlı hayatlarına harcadılar. Haram olsun. Rabbim hesabını zaten bunlara soracaktır.
Diğer bir ifade ile 2019 yılında belediyeye olan alacağımın altın karşılığı 177 gr altın iken bana 17 gr altın vererek borcunu şimdilik kapatmış oluyor. İşte Adil Düzen olsa, senin paranı geçiktirdik, o zaman senin paran 177 gr altın ediyordu. Geçiktirme söz konusu olduğundan bunun da bir bedeli olmalıdır. Beni ve benim gibileri karşılarına muhatap alarak 177 gr yerine belki de 277 gr altın ödenerek helâllık sağlanacaktı. Ama gel gör ki bu sistem nasıl da çalışıyor.
Zulüm dibine kadar çalışıyor. Şeytani akıl devrededir. Hak iddiasında bulunsan bin bir dereden su getirir, soruyu sorduğuna bin bir pişman olursun. Ben şahsen zulüm düzencilere kızdığımdan daha çok bu düzenin sömürü düzeni olduğunu fark etmeyip, sömürgecilerin değirmenine su taşıyanlaradır. Bu taşıyıcılar olmasaydı dünyada bu derece zalimler hayat bulamazlardı. Buradan hareketle adil düzenin ne olduğunu maalesef çok kişi bilememektedir.
Zalim düzencilerin oyunları ve fırıldaklıklarını anlatmakla bitiremeyiz. Tuzak üzerine tuzak kuruyorlar. Bazen zehri altın tasın içinde sunarlar. Biz de iyi bir şey zannıyla patoslama atlarız. İş içten geçtiklen sonra zehirlendiğimizi anlıyoruz. Bazen de soluğumuz kesilene dek hakikatı anlayamıyoruz. Tabuta paralel uzanan cansız naaşımızla karşı karşıya kalıncaya kadar bu süreç devam ediyor da farkında olmuyoruz. Bu sinsi oyunları her toplumda fark edecek kadar Arif insanlar mevcuttur. Bu kimseler hasbelkader bulundukları ortamlarda seslenebildikleri insanları uyarmaya, kurulan sömürü düzeninin nasıl tıkır tıkır çalıştığını anlatmaya çalışırlar. Lâkin uyarılardan anlayan pek az insan vardır, ya da yoktur. Öyle ki hakaretlere ve zulme de maruz kalıyorsunuz. Toplumun dışına itiliyorsunuz. İftiralara uğruyorsunuz. Muhalif görüşlerinizden dolayı ne konuşmalarınıza ne de kitaplarımıza itibar vardır. Yalnız kalıyor, yalnız dolaşıyor ve yalnız yaşamak durumunda kalıyorsunuz. Her hak davanın mücadelesinde diyet ödemek vardır. Bu yol çetindir, dikenlidir, çamurludur, virajlıdır, çilelidır.
Necip Fazıl'ın dediği gibi:
"Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir."
Bu sömürü düzeni her alanda bizi kuşatmış durumdadır. Sadece ekonomimizi etkilemiyor. Din deyince hayatımızın bütün aşamaları aklımıza geliyor. Sömürü düzeni de bir dindir. Gücü eline geçiren bu zalimler kurguladıkları bu düzenlerini hayatımızın her aşamasına tatbik etmeye çalışıyorlar. Ailemizden, eğitiminize, milli değerlerimizden maneviyatımıza, hayatımızdan sağlığımıza, ekinimizden ne yiyip ne yemeyeceğimize, muhtarlarımızdan üst düzey yöneticilerimize kadar her alanımıza müdahil oldular. Hem bunları yaparken içimizdeki iş bilircilerini ve birlikçilerini devreye soktular.
Sömürü düzenini kuranlar kuralları da belirleyen onlardır. İnsanların psikolojik, sosyolojik, felsefi , dini hassasiyetlerini çok iyi biliyorlar. Bizlere kendi kurallarını empoze etmek için türlü etrikaları devreye koyarlar. Bizden birileri gibi görünürler. Dinimizin sınırlarını da kendileri belirliyorlar. Allah Teâlâ'nın ayetlerinin bazılarını alır, bazılarını yasaklarlar. Camiler bizim dünyevi ve uhrevi meselelerimizin konuşulması gereken yerler olması gerekirken " camide dünya namına bir şey konuşulmaz" diyerek sadece ibadet konuları konuşulmasına müsaade ederler. Şu anda bakıyorum bizim hocalarımız sadece ibadet konuları konuşarak müslümanların uyanmamasına, sömürü düzenin bütün şiddetiyle sürmesine katkı sağlıyorlar. Tabi ki bir çok alim bu durumdan haberdar değildir. Haberdar olanlar da konuşturulmuyor.
Ülkemizde dinimizin gündeminde namaz, oruç, hac, umre, mukabele, mevlüt, fitre, zekât, salât-selâm, cenaze namazı, dua, tesbihat, mübarek geceleri kutlama var. Onun dışında mühim olan konular hiç işlenmemektedir. Faiz, zina, hırsızlık, adalet, enflasyon, dünya düzeni altında ülkelerin sömürülüşü gibi konular müslümanların gündeminde yok.
Zulüm düzeninin bir başka versiyonu ise her ülkeden gözüne kestirdiği birini lider seçer. Medya gücünü kullanarak o lidere ilâhi özellikler atfeder. Liderin öncülüğündeki davanın hak dava olduğunu, ve dolayısıyla kurtulma reçetesi o liderde olduğuna insanları inandırır. Geçmişteki düzenlerin alabildiğine geri düzenler olduğunu okul kitaplarına bile yazdırarak öğrencilere okutturulur. Böylece tarihine söven ve aşağılayan bir nesil yetişmesi sağlanır. Söz konusu kurtarıcı atfedilen lider ne kadar yüceltilir ve dokunulmaz kılınırsa o sistem o derece ayakta durur. Yoksa çöker gider
Kurtuluş arayan müslüman kardeşlerimiz öncelikle bu sinsi oyunları fark etmeli, uyanmalı, ondan sonra tetbir almalıdır. Biz, bütün huşumetimizle uyumaya devam edersek köleleşme boyutu üzerimizde her geçen gün daha belirgin hale gelecektir. Farkında iseniz hazırı tükettik. Her geçen gün, bir gün önceki günü arar hale geldik. Sırtımızdaki semer her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah Teâlâ bizi değiştirmeyecektir. Başımıza ne gelirse yapıp ettiklerimizdendir. Bilinsin istedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.