12 EYLÜLLER VE DARBELER

Dün 12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümüydü!

Bu darbeyle ilgili lehte hiç yazan olmadı.

Gerçekten bu darbenin haklılık tarafları hiç yok muydu?

11 Eylül günü ülkemiz güllük gülistanlık mıydı! Değildi.

Darbe olduğunda; 20 yaşında 2 yıllık Devlet Memuruydum.

Sabah kalktığımızda, sokağa çıkma yasağıyla darbeden haberdar olmuştuk!

Çılgınca bir tutuklama furyası başlamıştı.

Tutuklular, Erzincan’a götürülüyor ve 7-8 ay sonra mahkemeye çıkabilirse, ailelerinin haberi oluyordu, nerede olduğundan…

Öyle bir ispiyon furyası başlamıştı ki, kimin kimde şahsi kini var ise; terörist, militan diye ihbar ediyor, tutuklanan kişi aylar bazen de yıllar sonra temize çıkabiliyordu!

12 Eylül gecesi, sevdiği kızı gönüllü kaçıran bir arkadaşımız da, kızın babası tarafından, ülkücü terörist diye ihbar edilmiş, tutuklanmış ve 6 ay sonra serbest  kaldığında, koltuk değnekleriyle tahliye olmuştu…

1981’de askere gittiğimde, jandarma idim, Adapazarı Cezaevinde ve devamında, Geyve, Doğançay karakollarında…

Cezaevinde, mahkumların mektuplarını okuyarak, damgalayıp verirdik…

Her okuduğum mektubun bir dram olduğunu ö günlerde gördüm.

Duruşmaya götürdüğüm, onlarca dosyadan ve idamla yargılanan meşhur ülkücü terörist (!) Veli Can Oduncu’nun zincir kelepçelerini gevşek takmıştım ve gözlerimin içine bakarak; “niye gevşek takıyorsun, merhamet damarınız mı kabardı” dediğinde, gözümden yaş gelmiş, “Veli kaçabilirsen kaç, ateş etmeyeceğim sana” demiştim…
Veli Can ise; “işkencelerle öldüremediler de şimdi, kaçarken mi infaz ederek beni yok edecekler, sık kelepçeyi asker, sık, ben kaçmayacağım” demişti…
Cezaevlerinin içinde işkencelerin olduğunu, asker olduğum halde ilk o zaman duymuştum.
Yine Geyve’de görev yaptığım zamanda, idamdan evvel son kimlik teyidi için; İstanbul Sıkıyönetim K.lığından gelen Dev-yol mahkumunun evrakını sümenaltı yapıp, aylarca geciktirerek, insanlığımın ve merhametimin gereğini yapmıştım.

O mahkumun daha sonra 1989’larda tahliye olduğunu gazetelerden okudum!

Geciktirmesem belki de idam cezası infaz edilecekti!

Yıllarca yatıp, sonunda tahliye olduğuna göre, demek ki iftira veya ispiyonla hayatı mahvedilmişti…
Yine bir gün toplanan, teslim edilen çuvallar dolusu, ruhsatsız ama bizdekilerden çok daha güzel ve sağlam silahları hiçbir kayda geçmeden, Alay K.lığına götürürken; komutanımıza; “komutanım bu silahları kayda geçsek de, balistikleri alınsa, sonra da askerlere dağıtılsa olmaz mı” dediğimde…

Komutan, “ oğlum sen salak mısın, bu silahlarla, kimbilir kaç solcu, sağcı öldürülmüştür, kimbilir hangi olaylarda kullanılmıştır, aynı silahla hem sağcı, hem solcu öldürüldüğü ortaya çıkarsa, ülkemizin uğrayacağı zararları (!)anlayamıyor musun” sözünü, o gün gerçekten anlayamamıştım!

İşte ben 28 şubatı’da, 27 Nisan’ı da, 15 Temmuzu da hâlâ anlayamadım !!!

Anladığım tek şey şudur:

Darbelerden önce; her türlü ihmali, kastı veya desteği yapan, darbenin oluşmasında her çeşit katkısı olan dalkavuklar, muhterisler; darbe olduğunda da bir yolunu bulup bu defa da darbecilere yalakalık ve yağcılıkta, ispiyon ve iftirada sınır tanımyorlar…

Daima giden kötü, gelen iyi oluyor onlara göre.

15 Temmuz hain kalkışmasını kimin, niçin yaptığı hakkında,  bu gün fetö, pdy v.b. diyebilirsiniz…
Tamamen olmasa da haklılık payınız elbette var…

İhanetin içinde bu yapının elemanlarının olmadığını iddia etmek deli saçmasıdır zaten…

“Acaba tamamı bunlar mıdır” sorusunun cevabını kim, ne zaman verecek!
Ya  15 Temmuz bahanesiyle yapılan hukuksuzlukları, ispiyonları, zulümleri, ahlaksızlıkları, iki yüzlülükleri, aşağılık iftiraları ve yapan müfterileri tarih yazmayacak mı?

Her darbeden veya denemeden  sonra kazananlar maalesef, darbeyi dahi arattıracak yanlışlarla, haklılıklarını yok ediyor ve vicdanlarda gittikçe mahkum olmaya başlıyorlar.

Haklı da olsalar, sonuçta yedekte bekleyen başka senaryoların figuranına dönüşüyorlar…
Rabbim ülkemizi, darbeler ve figüranlardan korusun. Amin.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Alan Arşivi
SON YAZILAR