28 Şubat'ın kara yüzü
Türkiye siyaseti açısından bir kırılma noktası oldu. Yıllarca dışa bağımlı ve İMF reçeteleriyle idare ( ! ) edilmiş olan ülkemiz, yeni bir model deneme şansı bulmuştu.Türkiye"nin yabancısı olduğu denk bütçe,milli ekonomi,şahsiyetli dış politika ,önce ahlak ve maneviyat gibi kavramlar o dönemin karakterini yansıtan kavramlardı.
Seçimlerde en çok oyu alan iki partinin ,bütün engellemelere rağmen kurduğu koalisyon hükümeti,vizyonlu duruşu ve planlamasıyla daha ilk aylardan önemli işler yapacağının sinyalini vermişti.
Öncesinde ülkede hakim olan kaos ve kriz görüntüsü kendini sükunete ve güvene bırakmıştı.Piyasalar kısa sürede toparlanmış ekonomi rayına oturmuştu.Ülke sakinleri bu gidişattan memnunken,birileri ,ülkede istedikleri gibi at oynatamayacaklarını anlayınca dışarıdaki ağababalarının da destek ve yardımıyla karalama ve yıldırma operasyonuna başladı.
Halbuki ülkede işçi,memur,esnaf çiftçi ve emekliler son dönemlerin en büyük zamlarını almışlar ve cepleri para görmüştü.Denk bütçe yüzleri güldürüyor ve İMF illetinden kurtulmanın belirtileri ortaya çıkmıştı.
Bununla birlikte İslam dünyasının ve dolayısıyla insanlık dünyasının da makus talihini yenecek çok önemli bir adım atılmıştı.İslam dünyasındaki hızlı gelişme gösteren ve potansiyel güce sahip olan 8 ülke D 8 ler ismi altında bir araya gelerek zulme ve haksızlığa , onların anlayacakları dilden cevap verecek bir yapılanmaya gitmişlerdi.Bir buçuk milyara varan nüfusu,yer altı yer üstü zenginliği,doğal , tarihi güzellikleri ve genç dinamik insan gücüyle artık İslam dünyası da kendine gelecekti.Siyonizm"in at oynattığı yol geçen hanına dönmeyecekti.
Bütün bu güzel gelişmeler Müslümanların yüzlerini güldürürken ,kendilerini dünyanın doğal efendileri ve sahipleri olarak gören emperyalist ve Siyonist güçleri kara kara düşündürmekte ve kabuslar görmelerine neden olmaktaydı.Mutlaka bu oluşum engellenmeli ve bu oluşumun beyni durumundaki Türkiye "de krizler çıkartılmalıydı.Altyapı hazırlandı , planlar yapıldı,kirli oyunlar ve senaryolar devreye sokuldu.Pavyonlardan ve gazinolardan çıkardıkları zavallı ( ! ) insanları eğiterek ,yönlendirerek Kalkancı ve Şahin filmi devreye sokuldu.Bazı bilinçsiz ve cahil Müslümanlar da buna alet oldular.Meşhur medya da zaten hazırdı düğmeye basmak için.O bilinen olaylar haftalarca medya gündeminden düşmedi.
Hızlı gazeteci ve televizyoncular sokak sokak cadde cadde başörtülü ve sakallı avına çıktılar.Çalınan minarelere kılıflar hazırlandı.İftira yalan ve asparagas haberlerle ülke günlerce meşgul edildi.Beyni alkolden uyuşmuş insan müsveddelerini şeyh diye ,pavyon aşüftelerini masum ve mazlum kadınlar diye ekranlarda bol bol arzı endam ettirdiler..
Sonrası malum...Tanklar...muhtıralar....gösteriler....bildiriler....Hükümet yıkıldı.
Durumdan vazife çıkaranlar olduğu gibi, kemik yalayıcıları da türedi o zamanlar..Bunlar vardı da ..Bu gün, o dönemden bahsederken kahramanca düşüncelerini serdedenler,akıl verenler ortalıklarda yoktu..Köşe bucak saklandıkları gibi bazı insanlara selam bile vermeye çekiniyorlardı.Çünkü o zamanlar meşhur andaçlar vardı.Fişleme korkusu vardı.
Bu gün gelinen noktada;,aslında ülkede 28 Şubat"ın ne kadar gereksiz ve talihsiz bir dönem olduğu ayan beyan ortadadır.Hatta dönemin bazı etkili ve yetkili zevatı ,aldatıldıklarını ve yanıltıldıklarını bile itiraf etmişlerdi.Ergenekon örgütü iddianamesin de de ifade edildiği üzere tamamen iç ve dış mihraklı karanlık güçlerin tezgahlarından başka bir şey olmadığı ortaya çıkmıştır.Bu kaos ortamını hazırlayan merkezin başında Veli Küçük olduğu ,Harbiye Orduevinde Turgut Büyükdağ"ı görevlendirdiği belirtildi.Ayrıca Organizasyonun uygulama görevi de Porno yazarı Ümit Oğuztan ve transseksüel Sisi"ye verildi.Senaryoya uygun konu mankenleri de bulundu..
Bütün bunlardan sonra,olan ülkemize ve insanımıza oldu.Bölgenin en büyük devleti olan Türkiye son zamanların en büyük sıçramasını da bu şekilde kaybetmiş oldu..
Gerisi fasa fiso....