AÇLIK GREVLERİ
Herkesin bildiği gibi açlık grevleri sona erdi.Bunun şükrü eda ediliyor,barış sloganları atılıyor.Belli bir kesim mutlu hal içinde Hatta bazı kesimler tarafından Öcalan barışın elçisi ilan edildi. Ancak unutulan bir şey var; tek bir talimatla sona eren bu grevlerin amacı neydi?
Hemen hatırlayalım; Anadilde savunma - eğitim ve Öcalan'ın serbestliği isteniyordu. Peki ya hangisi gerçekleşti? Eylemi yapanlar biat kültürü ile hareket ediyorlar ki tek bir söz herşeyi unutturdu.
Başbakan Erdoğan bu isteklerin müzakere içinde gerçekleşmesini öngördüğünden yapılan bu eylemi şov olarak tanımladı. Elbette ki büyük tepkiler aldı hatta kendi partisi içinde bile anlaşmazlıklara sebep oldu. Bir ülkenin başbakanına yakışmayacak bir üslup olduğu gerçektir.Ancak gelişmelere baktığımızda verilen bu tepkiye şimdi hak vermek mümkün değil mi? Geniş çemberin içinde yeni dar bir çember oluşuyor ve bu çemberde insanların hakları gerçekten suistimal ediliyorsa o insanların kim olduğuna bakılmaksızın yanlarında olmak elzemdir. Yaşadığımız ülkede bir sürü dar çemberlerin var olduğu gerçeği yok sayılamaz. Ancak daralan çembere dahil olanlar geçen zamanla, arkalarında çıkarcı devletlerin güçlerini hissetmesiyle haddini aşıyorsa herşeyi bu kadar masum değerlendirmek mümkün olmuyor.Kürt halkının hak dahilinde isteklerine zalim olmayan kimse karşı durmaz. Barış içinde yaşamı herkes ister ve çabalar ama burada istenilen sadece barış içinde birlik midir? Masumane taleplerle nihai amacın, sınırların değişmesi isteği olamaz mı?
Bu eylemi yapanlar dünyaya seslerini duyurdukları için mutlu olduklarını söylüyorlar. Övünülen şey; seslerinin herkes tarafından duyuluyor olması.Eylemin amaca ulaşması için ilk aşama budur elbette ama henüz amaca ulaşılmadan bu eylemi sonlandırmak hangi dar aklın getirisidir? Buradan 2 sonuç çıkarabiliriz:
Biat kültürü ile başlayan eylemlerde amacın ne olduğunun önemi olmadığından sadece söylenen yapıldı. Ya da basına yansımayan bilmediğimiz bir takım olaylar gerçekleşti ki bu eylem sona erdi. Gerçeğin ne olduğu şuan tam olarak bilinmiyor.
Bu konuda umut olan yeni anayasa yapım sürecinin bu denli uzamış olması Türkiye'de ki herkesi endişelendiriyor. Ancak kürt açılımı adı altında uygulanan bir takım gelişmelerin var olduğu yadsınamaz. Yetkililer bu konuda etkinliğini bağımsız uygulayabilselerdi elbette süreç bu kadar uzamazdı ancak sürecin uzaması yapılanları yok sayarak silaha yönlendirmemelidir. Silah ve tehditle bir uzlaşmanın barış getireceği umudunu taşıyanlara, gelecek günlerin kaos ortamına taş koymaktan başka bir şey yapmadıklarını hatırlatmak isterim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.