"Affet ne olur?"
Dizi izliyor musunuz? Ben izliyorum. Birileri çıkıp "aman hocam" bile diyecek olsa, inatla izliyorum işte. Müptelası olduğum, saatini beklediğim bile var içlerinde. Mesela şu "Arka sıradakiler"... Bayılıyorum bu diziye. Serde biraz öğretmenlik var ya ondan olsa gerek...
Başrolde mükemmel olgun ve anlayışlı bir edebiyat öğretmeni var. 'Arka sıradakiler'in hayatlarını kurtarmaya çalışıyor. Öyle hoş bir kişilik çizilmiş ki öğretmene insan imrenmeden edemiyor.
Ancak dizinin ilk bölümlerinden itibaren bizim olgun ve de anlayışlı öğretmenimizin bir sıkıntısı var. İstemediği ve geçmişinden getirdiği bir kadın tarafından sürekli takip ediliyor. Hoca ondan kaçıyor kadın kovalıyor "nolur bi kere daha konuşalım" diye.
Ne var ki bu, her sorunun iletişimle çözüleceğini düşünen engin hoca, bir türlü kapılarını açmıyor "zavallı" kadına. İzleyici de elbet merak ediyor neyin bu adamı böylesine iletişim arzusu duyan bir kadından uzak tuttuğunu...
Nihayet bu bölümde çözülüyor bilmece... Meğer eski eşiymiş ve adamcağızı aldatmış. Kadın "affet" diyor ve hoca lafı yapıştırıyor:
"Sen benim affetme yeteneğime güvendiğin için bunu yaptın ve benim yeteneğimi bir zaafa dönüştürdün. Affedemem!.."
Ve işte o andan sonra bu kareleri izleyen gözlerde film bitiyor ve hayatın içinden devam ediyor senaryo... Hoca ihaneti değil, affetme yeteneğinin kötüye kullanılmasını affetmiyor...
Ve tarihe kayıyor gözlerim... Hani şu hep "tekerrürdür" denilen tarihe... Kendi tarihimize... Onlarca devlet kurmuş atalarımıza bakıyorum... Her hatayı affetmiş devletlerimize... İki de bir af çıkaran hükümetlerimize... Bir tek şeyi bağışlamıyor binlerce yıla köken salmış Türk insanı: "İhanet!"...
Her hatayı affediyor ama ihaneti asla... Devlette ya da özel yaşamda farketmiyor bu... Çünkü ihaneti hata olarak kabul etmiyor...
'Hainlik hatası yaptı' demiyor, 'hain bir kişi' diyor... 'İhanet bir kişilik özelliği' diyor ve 'bir kere hainlik yapmak' diye tabir etmiyor, 'hain kimliğini ortaya koyan davranış' diyor... Ve işte bunun affı olmuyor...
Ancak bu son noktayı koymamak için kadını erkeği kurtuluş savaşı veriyor adeta iç dünyalarında. "Yapmaz"lar, "yapamaz!"lar... Karşısındakinin adına üretilen bahaneler... Güvensizlikler almış başını giderken Türk erkeği dayanamadığı yerde tetiği çekiyor. Peki ya Türk kadını... İşte o daha güçlü erkeğinden... Daha fazla dayanmasını biliyor... Çünkü bir "ana" olduğunun ve analığın farkında... Sorumluluklarının da... Sonuna kadar direniyor...
Sonu neresi mi?
Kocası çocuklarının rızkını içki masasında meze yapıp, özgürlükle ihaneti birbirine karıştırdığı, "erkek gibi adam gibi" ailesine sahip çıkmadığı, kurda kuşa yem ettiği yer...
İşte o sonda başlıyor üçle altı arasındaki kadın programları kuşağı... Kucağında iki çocuk aç biilaç tülbente silinen gözyaşları... "Yardım edin nolur?" çığlıkları...
Program yapımcılarının "barıştıralım sizi" sözleri kaya gibi sertleşmiş bakışlarıyla karşılaşıyor kadınların...
Ve kadınlar artık "ihaneti" affetmiyor...
Aslında ihaneti değil, kocalarının affetme yeteneklerini sömürmelerini affetmiyor...
Affetmek erdemleri hayal kırıklıklarının kanırttığı bir kan denizinde pişmanlıkla boğuluyor...
Bu yüzden "Arka sıradakiler" dizisinin senorya yazarları, olgun, erdemli ve anlayışlı bir hocaya, ihaneti affettirmiyorlar...
Peki siz dizi izliyor musunuz? Ben izliyorum!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.