AHİRET SERMAYESİ...
İnsan doğar, büyür ve ölür. İnsan için yaşam ölümle bitmez. Ölüm, yeni bir hayatın başlangıcıdır. İslam, dünyayı ahiretin tarlası olarak tarif eder. Dünyada ekilen ahirette biçilir. Ahiret hasat yeridir.
Kur’anda da Yüce Allah bu hakikati bildirmiş ve ölmeden önce hesap günü için hazırlıklı olunmasını ve azık hazırlanması gerektiğini hatırlatmıştır. Ahiret için hazırlanması gereken azık, dünyadaki iyi amellerdir. Bu da, dünya hayatının ibadete dönüştürülerek yaşanmasıyla sağlanır.
Dünyevi her söz ve fiil ebedileşmektedir. Kiramen Katibin melekleri tarafından insanın yaptığı ve söyledikleri kayıt altına alınmaktadır. İyi olan ameller de kötü olanları da ahirette, mahşer kurulduğunda insanların önüne çıkartılacak, hatta kendi organları da yaptıklarını bir bir anlatacaktır.
İnsan, her küçük şeyin bile not edilerek önüne çıkartıldığını gördüğünde, “ne olmuş, her şey de burada yazılmış” diyecektir. Hakikat böyle iken ve bu hakikat Allah c.c.’ın kitabı Kur’an ve Allah'ın elçisi Hz Muhammed tarafından başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlara bildirilmesine rağmen, insanlarda ahiretle ilgili hassasiyetin dünya hassasiyetine göre daha az olduğu müşahede edilmektedir. Dünya meşguliyetlerinin çoğu, yine dünya hesaplarına göre şekillenmektedir.
İnsanlar ve özellikle Müslümanlar ahiret kaygısıyla yaşamaları gerekirken dünya geleceği kaygısı hayatlarının yol haritasını belirlemektedir. Müslümanlar aç kalacağım korkusuyla yığın yığın mal biriktirmekte, bunu kimseyle paylaşmamaktadır. İşlerini ibadet saatlerine göre ayarlaması gereken Müslüman, işleri aksamasın diye ibadetlerini sonraya bırakmaktadır.
Çocuklarının geleceğini hesap ederek onları en iyi kurs ve okullara gönderirken, dinin öğrenmesiyle ilgili eğitimini birkaç gün veya birkaç haftayla geçiştirmektedir. Dünyadaki evinin tefrişini en işi şekilde yaparken, kabirdeki yerini hesaba bile katmamaktadır. Dünyada en zengin olma peşinde koşarken, ahirette fakir olacağını hiç dikkate almamaktadır.
Gelecek kaygısı insanların dünyalarını şekillendirmekte, ayarlarını bozmaktadır. Esas olan ahiret geleceği ile ilgili kaygının hayatı şekillendirmesi ve kabir hayatından, mahşeri sorgulamadan, ebedi yaşamın sürecinden korkulmasıdır.
Müslümanların, dünya geleceği ile ilgili hiçbir kaygı taşımamaları gerekmektedir. Müslüman çalışacak, helal kazanacak, ibadetini yapacak, dua edecek ve Allah'a tevekkül ederek, kaygısı ahirete için olacaktır.
Ahiret hesabı, Allah'a inancın temel belirleyenidir. Hesap verme kaygısı olmayan insan sorumluluk duygusundan uzak olur. Elbette Müslüman, hesap vermekten ziyade Allah'ın rızasını kazanmak için uğraşır, bu uğraş da onun ahiretini kurtarır.
Ahiret hesabının yapılacağı yer dünyadır. Dünyayı değerli kılan da ahiretin tarlası olmasıdır. Vahyin mesajını doğru anlayıp, Peygamberi sünneti yaşamak; dünyanın da ahiretin de zenginliğini sağlayacaktır.
Dünyanın meşru güzellikleri ve zenginlikleri ahiretin sermayesine dönüştürülmelidir. Kazanç paylaşılmalı, bilgi öğretilmeli, ahlak yansıtılmalı, insanların elinden tutulmalıdır.
Ahiret hesabı yapılmadan yaşanan dünya hayatı, insan için yük olacaktır. Dünyanın nimete dönüşmesi, hesabın ahirete göre yapılmasına bağlıdır. Dünyanın ziynetleri ahiret hesabı için tasarruf edilmezse dünya insan için külfettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.