ALLAH 'N TAKDİRİ

Allah (cc), ezeli ve ebedi ilmiyle bizlerin neler yapacağını ezelden bilip Levh-i Mahfuz'a yazmıştır. Burada Cenab-ı Hakkın ezeli olmasını iyi anlamalıyız. Allah ezeli bir ilme sahiptir. Ezel ise; zamanın başlangıcının evveli demek değildir. Ezelde geçmiş, hal ve gelecek yoktur. Ezel bütün bu zamanların aynı anda görüldüğü ve bilindiği bir makamdır.

Allah (cc) olmuş ve olacak, gizli ve açık her şeyi hatta kalplerimizin en derinindeki manaları dahi bilir. Çünkü Allah'ın (cc) ilmi, yüksekten bakan bir ayna gibidir. Geçmiş gelecek, olmuş ya da olacak O’nun için an hükmündedir ki, bu ezeli olmasının bir gereğidir. Bir ayna ne kadar yüksekten tutulursa o kadar çok şeyi içine aldığı gibi, Allah'ın (cc) ilmi de, bir mahlûk olan zamanın dışından kâinata bakıp her şeyi bir anda kuşatır ve bilir. Yani yaratılan mahlukat için var olan zaman kavramı, yaratıcı için geçerli değildir.

Kâinattaki mükemmel düzen ve programlı işleyiş, her şeyin Allah'ın (cc) ilminde olduğuna ve onun (cc) ilminin muhteşemliğine delildir. Çünkü hiç şaşırmadan düzenli ve güzel bir şekilde iş yapmak ve ortaya harika sanatlar koymak, kuvvetli bir ilim ister. Küçük büyük her şeyi yaratıp programlayan zatın, elbette her şeyi kuşatan geniş bir ilmi olmalıdır. Nasıl güneşin varlığı gibi ışığının da olmaması düşünülemezse, Allah'ın da (cc) her şeyi kuşatan bir ilminin olmaması mümkün değildir. İşte kader de Allah’ın bu ezeli ilmi ile yazılmış ve Cenab-I Hakk’ın ilminin bir ünvanı olmuştur. Ancak insan iradesi, bu yazılmanın dışında değildir.

Biz, yaptıklarımızı Allah (cc) bildiği ya da öyle yazdığı için yapmayız. Bilakis biz yapacağımız için Allah (cc) bunu ezelî ilmiyle bilir ve kaderimize yazar. Şayet insan günahı seçmeseydi, kaderinde o günahı işlemeyeceği yazılı olacaktı . Mesuliyet, bilen ve yazanda değil, günahı işleyen ve yazdırandadır.

Hem insan vicdanen kesin olarak bilir ki; yaptığı her şeyi kendi iradesiyle yapmaktadır. İsterse içki içer, istemezse içmez. Namazı kılmak ya da kılmamak tamamen kişinin kendi seçimidir. O zaman sonuç olarak; Allah ezeli ilmiyle kulun ne yapacağını bilip bunu levh-i mahfuza yazmıştır ve kader bu şekilde ezelden bellidir.

Kader levh-i mahfuzda vardır ancak dediğimiz gibi yazılı olan bu kaderin zorlayıcı bir etkisi yoktur. Biz kaderimizde yazılı olduğu için bir şeyleri yapıyor değiliz, tam tersine bizim öyle yapacağımızı Allah ezeli ilmiyle bilmiş ve levh-i mahfuza o şekilde yazmıştır.

Kader ezelden belli olmasıyla beraber kazaya geçmesinden sonra da, yani ilimde var olan kaderin vakti zamanı gelince neyden nasıl ne zaman öleceğin belirlenmiş olup bunun kaçışının olmadığı da bilinmelidir. Kaderi değiştirecek dualar hariç tutulmuştur , kaderi değiştirecek dua etmek te nasip ise eğer o dua edilebilir. 

Bizler yine de umudumuzu yitirmeden dualara sarılmalıyız tüm dünya yı saran virüs tehlikesi dahi bütün bunlar ilahi güç ışığında gerçekleşmektedir, kimleri etkileyip kimleri etkilemeyeceği Allah ın (cc) takdirindedir. Bizlere bir ders niteliğinde ne kadar aciz olduğumuzu hatırlatmak amacındadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Filiz Yeni Arşivi
SON YAZILAR