Artık dört yıllık yeni bir Meclis Maratonu başlamıştır;
Bu Maraton'un yöneticisi AKP;
Ama yarışmacıları çok zor!
Bundan önce sadece CHP Kılıçdaroğluyken;
Şimdi onun baş tarafında;
Diyarbakır ağırlıklı Başkent'ten yönetilen;
Amedli “Barış ve Demokrasi Kürt Partisi” vardır.
Başbakan Tayyip Erdoğan PKK dağ eşkiyasının;
Şehre inmesini önlemiş gözüküyor.
Türk milli yapımını başardığı Heron'lar;
Sınırlarda kuş uçurtmuyor!
 Artık Ergenekon yanlısı
Irak sınır boyundaki kumandanların;
Silivri'deki mesai arkadaşlarını homurdanmalarını…
Eski alışkanlık umursamazlıklarını...
Mehmetçiği diri diri PKK'ya yem yapmasını da önlemiş gibi!
Eşkıya eylemsizlik kararını sürdürmek zorunda!
Erdoğan'ın azimle kararlığından yılmış PKK;
Artık silahlı şehir baskınlarını hayal bile edememektedir.
 Dağ eşkiyasının şehir örgütlenmesi KCK;
zaten çoğunluğu içerde… cezaevlerinde…
şimdi PKK siyasi uzantısı BDP'yi;
Ankara parlamento meclisine sokmuş durumda!
Hem de önceki 19 parlamenterini
36 parlamentere çıkarmış biçimiyle Ankara'da…
İkinci ana muhalefet partisi olmuş durumda!
Erdoğan'ın Anayasa düzenlemesinde;
Kütçülük kartını en güzel oynayacak;
T. C. Hükümetini… iktidarını terletecek durumda!
Hükümetin seçim mitingleri boyunca dillendirdiği;
Anayasayı tamamen TBMM masasına yatırmak zorunda!
Zaten demokratik açılımlar adı altında;
Yıllardır ön raporlarını hazırlamış durumda;
MHP… Bahçeli'yi küplere bindiren;
Üniter devlet yapısını kim zorlayacak?
Elbette BDP!
Radikal Gazetesi'nden;
Yurdagül ŞİMŞEK'in yazısına göz attım:
 PKK, Kürt sorunun çözümü için 'eylemsizlik' kararı almış imiş
Acaba çözüm için mi karar almış;
Yoksa Erdoğan'ın ve Genel Kurmay'ımızın;
kararlılığından yıldığı için mi?.
BDP diyor ki;
Öncelikle ve mutlaka operasyonlar durdurulsun;
sadece askeri operasyonlar yok, siyasi operasyonlar var.
'PKK'ya yönelik operasyonlar durdurulsun,
'KCK operasyonları tutuklusu BDP kadroları serbest bırakılsın,
'vatandaşlık tanımı da yeniden yapılsın,
'seçim barajının düşürülsün,
'Kürt sorunun çözümü için müzakereler başlatılsın!
 “Toplumun neredeyse yüzde 90'ının yeni bir anayasa talebi var.
Bu anayasa talebinin ertelenmesine,
ya da makyaj yapılmasına ;
ya da 12 Eylül darbe anayasasının;
ömrünün uzatılmasının meşrulaştırılmasına taraf olmayacaklarmış.
Türkiye'de henüz iktidar iradesi ortaya çıkmış değil.
BDP'nin elini sıkmayan…
BDP'yi dikkate almayan…
eşbaşkanlarıyla görüşmeyi;
terörle müzakere ediyormuş gibi algılayan,
topluma da böyle yansıtan bir irade varmış!
Bir ana muhalefet gibi BDP;
bakınız neler daha öneriyor:
 “Yeni bir anayasa için koşullar oluştuğuna inanacaklar,
Başkentleri Diyarbakır'daki halkları buna ikna olacak;
ama bu tek başına da olmaz,
AKP'nin ikna edebilmesi için…
öncelikle bu siyasi operasyonları durduracak,
her şeyden önce bu Ankara Hükümeti;
BDPlileri ikna edecek
“Şu terör örgütünün tarafıdır!”
“şu teröristtir!”
“şu uzantısıdır!” deme lüksünüz de yok!
BDPlilere soruyorlar:
Müzakereler kiminle?
BDP ile mi?
PKK ile mi?
Öcalan'la mı?”
Cevap yok!
Bu talepleriniz olmazsa boykot devam mı edecek?
Tabii!
"Bölge'nin pek çok şehrinde çok büyük bir zafere imza attık.
Sadece Amed halkına değil
Mersin'e de…  Adana'ya da…
İstanbul'a da… Hakkari'ye de selam olsun.
Bizim gözümüz kulağımız 15 Haziran'da.
15 Haziran'a kadar ve daha sonra
özgürleşene kadar bu birliğimiz…
gücümüz… militanlığımız devam edecek!
Dediler.
İşte artık T. C. Hükümeti bu siyasi partiyle karşı karşıya!
Osmanlıdan beri…
Cumhuriyet'ten beri…
Dersim isyanının bastırılmasından beri…
Hep aynı terane!
Aynı baş ağrısı!
 İnşallah Dersim isyanını kansız bastıran
'' Dersim Fatihi '' unvanı ile tanınmış Kâmil Paşa gibi.
Hiç kan akıtılmadan bir anayasa çalıştayı tamamlanır.
Tayyip Erdoğan'ı çok zor günler beklemektedir.