Bafra Belediyesi'nde 2008 yılında başlayan ve 2012'de Başkan Zihni Şahin'i de içine alan billboard skandalı ve bu konu ile ilgili dava yarın görülecek.

Dün Bafra'dan epey telefon aldım. Bize gelen dosyalarda olmayan bir çok ayrıntıdan söz edildi bana. O kadar çok iddia var ki, sanki Bafra Belediyesi'nde yasa ve yönetmelikler yok. Hatta çok önemli bir konu , Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde de devam eden, kamu görevlilerinin işlerini yevmiyeli işçilerin yapması konusunun Bafra'da çok önemli bir makamda, yasa, yönetmelik ve Başbakanlık genelgesi'ne rağmen ısrarla sürdürülmesi.

Ne diyor genelge? Sözleşmeli ya da yevmiyeli (İşçi kadrosu) çalışanlar memurların yapması gereken idari görevlere getirilemezler. Hatta bu görevler memur olmayanlar eliyle yürütülemeyeceği gibi, para, ödeme, satın alma gibi akçeli ve teminat gerektiren görevler ve makamlar da devlet memuru olmayanlara verilemez.

Bafra'da bildiğim kadarıyla Fen İşleri Müdürü sözleşmeli ve ödeme, satın alma yetkisi var. Yani belediyenin akçeli işlerinde imza ve yetkisi var. Memur olmadığı halde müdür.

İçişleri Bakanlığı Müfettişleri 2010 yılı Samsun Büyükşehir Belediyesi'ni denetimlerinde yazdıkları raporda aynı konuda eleştiri yazmışlar ve devlet memurlarının yapmaları gereken görevleri yevmiyeli personele, yani işçilere yaptırmanın önce Anayasa suçu olduğunu bildirmişler. Sonra da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na muhalefet olduğunu da eklemişler. Bu konudaki Sayıştay raporları ve Bakanlık genelgelerini de açık açık yazmışlar.

Bir de cezai müeyyidesinden söz etmişler. Bu hem 657 Sayılı Devlet memurları Kanunu'na muhalefet, Hem Anayasa'ya karşı gelmek hem de TCK 257. Maddede belirtilen görevi kötüye kullanma suçu olarak yargıya yansıması gereken bir olay . Bunu bizzat İçişleri Bakanlığı müfettişleri söylüyor. Savcılar da görevlerini yapacaktır mutlaka.

Savcıların izlemesi gereken bir başka olayın da Parkomat Şirketi olduğunu düşünüyorum. Parkomat Şirketi de taşeron bir firma. Ama muhteremlere bakarsanız sanki Büyükşehir Belediyesi'nin kadrolu elemanları.

Elbiseleri Büyükşehir logolu. Büyükşehir adına ceza yazıyor, Büyükşehir adına belge düzenliyor. İmza atıyor, hatta Büyükşehir adına tahsilat yapıyorlar. Bu şirket ve Büyükşehir Belediyesi de yukarıda saydığımız kanunları çiğnerken bir kanunu daha ihlal ediyorlar. Kabahatler Kanunu'nu.

Kabahatler Kanunu ceza yazma yetkisini sadece zabıtalara, yasa ile yetkilendirilen kolluk kuvvetlerine ve mahkemelere vermiş. Ama Parkomat şirketi harıl harıl ceza yazıyor, Büyükşehir'in adını ve makbuzlarını kullanıyor. Söylenen o ki Büyükşehir Genel Sekreteri kendilerini ziyaret ederek devam edin bir şey olmaz demiş. Kamu görevlilerinin yapacağı akıllıca bir iş olmadığı için inanmak istemedim. Ama devam ettiklerine göre güvendikleri yerler var demek ki.

Bekliyorum ve umuyorum memlekette buna dur diyecek savcılar da vardır.

Türkiye'nin gündemi İmralı gündemi. İmralı ile görüşmelerin barış getireceğine inanan Hükümet CHP'nin de desteğini alarak görüşmelere başladı. Ama bu görüşmeler devam ederken Paris'ten gelen suikast haberi gündeme bomba gibi düştü. Uyuşturucu kaçakçısı bebek katilleri sanırsınız ki masum insanlar. İnfazları için utanmasalar yas ilan edecekler.

Düne kadar katil oldukları için kırmızı bültenle aranan caniler şimdi devlet töreni ile gömülecek neredeyse. Ve daha önce de yazdığım gibi ayrışmaya devam son sürat. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı (MHP) Devlet Bahçeli, İmralı sürecine tepkisini Silivri ziyaretleri ile gösterdi.

Bahçeli ziyaretin zamanlamasına dikkat çekti, "İmralı'yla görüşmelerin başladığı anlamlı bir zamanda gelmeyi uygun gördük. Terörle mücadele edenler için bu daha anlamlıydı" ifadelerini kullandı.

Arınç, 'Cenaze olayının daha büyük bir provokasyona dönüşmemesi gerekir' demiş. Ve Kılıçdaroğlu Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün öldürülen teröristlere taziyeye gitmesine büyük tepki göstermiş. CHP içinde bile ayrışma var.