BEN YILLARDIR KARŞIYDIM!
Düne kadar “Hoca efendi” diyerek, cemaatin meyvesini yiyenler, rantını devşirenler, yurt içi, yurt dışı okulları ile fahirlenenler, bugün karşısında. “Daha önce neden söylemediniz, karşı koymadınız,” diye sormazlar mı adama!. Bu kişi gerçekten ilk çıkışlarında büyük bir beğeni ve hoş görüye layık görülmüş ise de ben içime pek sindirememiştim. Sebepleri kendime göre şöyle idi; 1-) Risale-i Nur’ların yerine kendi yazdığı kitapları, kitapçılarda elime alıp baktığımda bana hiç tesir bile etmemişti. 2-) Bediüzzaman hazretlerinin “Risaleleri sadeleştirmeyin” vasiyeti çiğnenmiş, kitaplar sadeleştirilmişti. 3-) Hiçbir zaman Milli görüşe destek vermeyişi. Bırakın desteği 28 şubat sürecinde hükümetin istifasının uygun olacağı mealinde fikirlerini ifade etmekten çekinmemişti. Zaten Siyasî liderlerden bir tek Erbakan Hocamıza yaklaşamamış, büyük lider, O’na hiç yüz vermemişti. 4-) “DİNLER DİYALOĞU” saçmalığını ortaya döktüğünde tamamen karşı oldum. Mücadeleme Allah için devam ettim.
Şimdikiler gibi darbe sonrası modaya uyup yerenlerden nutuk atanlardan olmadım. Yıllar önce çok kere köşe yazılarımda ve mikrofonlarda bu yanlışlığı dile getirdim. Hatta Cum’a hutbelerinde imam, minberden inerken, mealen “Allah indinde hak din İslâm’dır” dediğini çok kez ifade ettim, uyardım.
Dinler Diyalogunda üç semâvî dinin yerine tek din icat edeceklerini, bununla da küfre girildiğini, dinden çıkıldığını yazdım, söyledim. Ben o zamanlar bunları yazarken bazıları etek öpmek için sırada ve rükûdaydılar.
Şanlıurfa’da Halilül Rahman gölü (Balıklı göl), Halepli bahçe civarında zamanın üçlü hükümetinin Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun ortaya attığı “Kutsal Kent Şanlıurfa Dinler ve Kültürler Parkı” fikri, parkın içinde kilise ve havra da olacağı için tepkilere neden olmuştu. Benim de karşı olduğum bu düşünceye, daha önceki Belediye Başkanı olan kardeşimiz Ahmet Bahçıvan ve diğer ferasetli basiretli kişiler de karşı koymuş, parkın yapılacağı alanın belediyeye ait olması nedeniyle, yapımına izin verilmemişti. Erkan Mumcu tekrar Kültür ve Turizm Bakanı olunca, park yeniden gündeme geldi. Yapılan görüşmelerin ardından parkın yapılması kararlaştırıldı. “İnanç Turizminin gözde mekânlarından Şanlıurfa’da 3 dini bir araya getirecek olan “Kutsal Kent Şanlıurfa Dinler ve Kültürler Parkının” yapımına bu ay başlanıyor” denmişti.
. Projedeki, Nil ve Fırat nehirleri, göğe yükselişler, tümülüsler, diğer figürleri ihtiva eden bir büyük maket, Şanlıurfa Belediye salonuna monte edilmeye başlanmıştı bile. O zamanın yetkilisi; “Birinci etabını 189 dönüm alana yapacağımız parkı, dış kredi kullanmadan en fazla 3 yılda tamamlamayı planlıyoruz. Halepli Bahçe projesinin içersinde Tarihi eserler yer alacak” demişti.
Ardından, 14 Mayıs 2005 de ’1.GAP İş ve Yatırım Formu’ toplantısının sonrası, 1.etabın temelinin atılacağı söylendi. (Konu hakkında imzası ve talimatı olanların isimlerini şimdilik buraya yazmıyorum.)
İsrail’e ve Siyonizm’e hizmet edecek olan Dinler Parkının yapılacağı Halepli Bahçe bölgesinde, kazı esnasında eşi görülmemiş Amazon mozaiklerinin bulunuşu, Allah’ın, İbrahim Halililullah’ın doğduğu topraklara ve nesline merhamet ederek, bunu sebep olarak göstermesi, Urfa’nın ve İslâm’ın bu yanlış bu Gülen cemaatinin sebep olacağı günâhlı icraattan, kurtuluşuna vesile olmuştur.
Gelelim konumuza; Darbeyi ben de defalardır lanetliyorum. Puslu havanın ve bulutların dağılmasını bekliyorum. Suçu gerçek işleyenler, adaletten şaşmayacak şekilde cezalandırılmalı, fakat, linç, intikam ve adavetten sakınılmalıdır. Ailelerinin iaşesi, aylığı kesilmemeli. PKK ya sunulan Pişmanlıklar bunlar için de dikkate alınmalı, toplumda yeni sosyal yaralar açılmamalı diye düşünüyorum.
Merhamet ve sabır güzel ilaçtır. Rabbim Huzurlu mutlu yarınlar nasip etsin.
.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.