BİZ BİZE YETERİZ TÜRKİYEM
Vatan topraklarımız, denizlerimiz, göllerimiz, ırmaklarımız, ovalarımız, yaylalarımız, yaylalarımızda koşuşan kuzularımız, sürüsünün yanında kaval çalan çobanlarımız...
Yaz tatillerinde Kavak'ta çobanlık yaptığım için biliyorum, çobanlık zevkli iştir. Güzel ülkemizin temiz havasını, öten kuşlarının sesini, coşkulu şelalelerimizi, yiğit efelerin atların üzerindeki yarışmalarını, düğünlerde gençlerin halaylı oyunlarını, pehlivanlarımızın er meydanlarındaki güreşlerini, ay-yıldızlı miili formayı giyen futbolcularımızın maç öncesi İstiklal Marşımızı coşkulu söylemeleri, rahmetli Yaşar Doğu ve Mustafa Dağıstanlı gibi sırtı yere gelmeyen milli güreşçilerimizin Avrupa ve Dünya şampiyonu olmaları bizlerin mutluluğunu daha da artırıyordu. Rahmetli Turgay, Metin Oktay, Can Bartu, Lefter gibi milli futbolcularımız da başımızı eğdirmediler, Allah rahmet eylesin.
Türksüz Anadolu hesabı yapanlar, devletsiz millet hayali kuranlara cevap önce savaş meydanlarında verildi. Bizim karşımıza çıkanın kafalarını duvara küt küt vururuz, geçmişte vurduk. Teknolojik gelişmeler, manevi değerlerimizi ve bizim atalarımızdan gelen geleneklerimizi yok etmesin. Dedikodu, dinimizde günah, insanların siyasi tercihleri kendisine aittir, başkalarını ilgilendirmez. Yapanlar kendi işlerine baksınlar, bunlar boş konuşmalardır.
Karşılıklı olarak kötülüklerimizi idare ediyoruz, kendileri gibi düşünmeyenleri hoş karşılamıyorlar. Bozulan insan modeli, her zaman her yerde karşımıza çıkabilir. Önemli olan onlara yenilmeden ayakta kalmak, mücadele etmektirç Yoksa halka halka büyür ve önlemez hale gelir.
Ülkemizin bütünlüğü, dirliği için çok şehitler verdik, Allah onlara rahmet etlesin. Çanakkale Savaşında 14-15 yaşlarında gençlerimiz şehit oldu, nasıl unutalım. Teröre de çok şehit verdik. Öğrencilerime, 'Tuna Nehri akmam diyor, etrafımı yıkmam diyor, şanı büyük Osman Paşa, Pilevne'den çıkmam diyor', 'Çırpınırdı Karadeniz, bakıp Türk'ün bayrağına', 'Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa, askerinle milletinle bayrağınla çok yaşa' gibi marşları öğrettim. Köyde gece fener alayları yapıyordum, pencereden silahlar atılıyordu, öğrencilerimi bir kaza olmasın diye yere çöktürüyordum, onlarla beraber hep huzurlu oluyordum.
Türk Milliyetçiliği, demokrasi ile sevgi boyutu arasında güçlü bağlara sahiptir. Milleti sevmekten geçen bu olgu, değeleri ve öz kültüre karşı saygıyı da güçlendirir. Türk Milliyetçiliği, aynı gemide gitmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir bütünün adıdır. Demokrasilerde bütüne sahip çıkılması, korunması ve devam edilmesi çok önemlidir. Hepimiz bir arada yaşamak zorundayız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.