Bu yazıyı mutlaka okuyun!

Samsun"un “markalaşma” yolu Amazon"dan mı geçiyor?                      

 

   “Samsun"un tarihi ve kültürel dokusunu ortaya çıkarmak için tamamen iyi niyetle gündemimize aldığımız ve hazırlıklarına başlayıp tamamlanması için gün saydığımız Amazon Heykeli"nin, halkımız tarafından kültürümüzü ve tarihimizi yansıtmadığı yönündeki eleştiri, temenni ve dikilmemesi yönündeki yoğun isteği üzerine, yapımından vazgeçilmesine, Yüce Atatürk"ün “Benim doğum tarihim 19 Mayıs 1919"dur” dediği, Samsunumuza yaraşır, Samsun kültür ve tarihi mirasını sonraki kuşaklara övünçle taşıyacak yeni bir heykelin yapımına karar verilmiştir. Saygıdeğer halkımıza duyurulur.”

 

     Şaşırdınız değil mi?...

 

    Bende eğer yapılmış olsaydı böyle bir açıklama karşısında en az sizin kadar şaşırırdım inanın…Ve ellerimi birbirine kuvvetlice çırparak “yaşasın” derdim…

 

    Hatta böyle bir açıklama karşısında ilgili ve yetkili “erkan"a” hep birlikte ne kadar şükranlarımızı sunsak az olurdu…

 

    Ama üzülerek söylüyorum ki, bu açıklama bir “hayal ürünü”dür.

Gerçek olmasını bekliyoruz ama…

Hala kulaklarımızı açmış ilgili ve yetkililerden şöyle “dişe dokunur” bir açıklama bekliyoruz…Gelmedi…

 

    Hata yapan bir insanın, hatasının dayanılmaz ağırlığı ve mahcubiyeti “havasında” susuyorlar adeta…Bir şeyler oluyor…Konuşacaklar ama susmaları için sanki “tembihlenmiş” gibi sessizler…Konuşsalar da alt perdeden konuşuyorlar, duymuyoruz…

 

   Sessiz çoğunluğun sesi(!) örgütlerimiz, kısaca bilumum konuşması gereken sivil platformlar, ya onlara ne demeli!…

 

   İktidar partisi yetkililerinin ve milletvekillerinin, partilerine açılan kapatılma davası için çıkarttıkları sesin ufak bir fısıltısı, muhalif partilerin yetkililerinin liderleri için söylenen bir söze duydukları öfkenin küçücük bir sözlü karşıtı, işadamlarının yatırım için attıkları teşvik naralarının karşı duruş adına “kuruş” narası, yerel yöneticilerinin, belediyelerinin kapılarına kilit vurulmasına gösterdikleri tepkinin birazı, çevrecilerin bir zamanlar “Mobil Santral” için gösterdikleri, hayvanseverlerin baca arasına sıkışan kedinin kurtarılmasındaki gayretin azı hani nerede!...

 

   Baş harfleri Sam"la başlayıp -Sev,-Der,-Ad"la biten kıymetli STK"larımız, Kültür ve Turizm Elçisi Samsunseverlerimiz, ordamısınız?!...

 

Sahi Üniversitemizin kültür-tarihçileri, saygıdeğer hocalarımız hanisiniz!…  

Oradaysanız görememişiz!…

Her birinizin çıkmışsa da, Ankara"ya kadar ulaşmadı sesiniz?!... Duyamadık!...

Bir defaya mahsus açıklama yapanlara duyarlılıklarından dolayı Samsunlular adına teşekkür ediyoruz tabiî ki…Fakat yeterli midir? diye de hatırlatmamızı yapalım… “Yanlıştan” dönülünceye kadar yüksek sesle devamı gelmelidir bunun…

 

Ama biz öncelikle şehrin yetkili ve etkili ağızlarından, susmamalarını ve konu ile ilgili şöyle iç rahatlatıcı “kallavi” bir açıklama bekliyoruz…

 

Bekliyoruz çünkü; Samsun"un, “markalaşma” serüveni ile birlikte baş göstererek, önce Amisos sonra Amazon"la devam eden bu hızlı kimlik arayışı ve kimlik değiştirme sürecini “hayra alamet” görmüyoruz…

 

Samsun"un markalaşması için hazırlığı yapılan “Samsun Markalaşıyor” projesi"nin, fonunun finansmanlığının AB Hibe Programları kapsamına göre yapıldığını biliyoruz…

 

Bu tip sosyal-kültürel içerikli proje ve programların, “finansmanınca”, “Elin adamı boşuna para vermez” dedirtecek cinsten kriter ve isteklerine göre şekillendiğini de dünyayı takip edenler az çok biliyorlardır…

 

O halde şimdi soruyorum;

 

Soru:1 Düşüncesi tüyler ürperten, kokusu bile burnumuzun direklerini sızlatan bu hızlı kimlik arayışı ve değişiminin temelinde yatan mantık nedir?...

 

Soru:2 Yaklaşık bir yıl önce başlatılan “Samsun markalaşıyor” projesi"nde, sıra heykel dikme çalışmalarına mı gelindi? Amisos"un adının verilmesi, Amazon ve daha sonra benzer açılımlar etrafında dikilecek-yapılacak heykel yahut yapıtların projede yer alması, AB Hibe Programı kapsamında projenin finansmanlığının “düşüncelerine uygun” olarak, AB ayağını yürüten sorumlu dış ülke proje koordinatörleri"nce mi telkin edildi ?...

 

Soru:3 Eğer böyle bir şey varsa, bir şehrin ve bir ulusun birinci dereceden sorumlularınca adeta bilinci kapanmış ön kabülle “kültürel ve tarihi renginin” göz göre göre  “Euro rengiyle” değiştirilmesine “istekli yahut isteksizce” ön ayak olmak ve tanıklık etmenin adı  “markalaşma” olabilir mi?...

 

Soru:4 “Türkçe konuşalım, Türkçe yazalım, Ticarethanelerimize Türkçe isimler koyalım” türü kampanyalarının “öncülerinin”, ne adına olursa olsun, şehrin M.Ö"den önceki isimleriyle anılmasına göz yumarak, şehir insanlarının kültürüne ve tarihine yabancılaştırılmasının izahı nedir?...

 

 Soru:5 “Samsun markalaşıyor” Projesinin  şeffaflık ölçütü neye göredir? Projenin kriterleri, finans kullanımının dünden bugüne tüm detayları her adımında halkla paylaşıldı mı ve paylaşılıyor mu?…

 

Soru:6 “Samsun markalaşıyor” Projesi kapsamında, başka hangi sosyal-kültürel ve tarihi çalışmalar yer alıyor?...

 

Bu sorulara bir Samsunlu olarak yetkililerden cevap istiyorum…

 

Geçtiğimiz günlerde bir taziye nedeniyle bir günlüğüne geldiğim Samsun"da kimle karşılaştıysam dillerindeki “sitem” dolu, ısrarla yazmamızı istedikleri konu bu!…

 

Vatandaşın “ne oluyoruz” nidaları duymamazlıktan, görmemezlikten gelinemez!… “Konu” oldu bittiye getirilemez!…

 

Elbette ki Samsun, her konuda bölgesinde yarışan varlığı ve değerleriyle, “diyetsiz!” Amisoslaşmadan ve Amazonlaşmadan markalaşsın…Samsun"u bu hedefinden  kimse alıkoymasın da…

 

 

 

Ama ne oldu da Samsun, tarihini M.Ö"si tarihlerle anlatma sevdasına düştü!…

Gidin, 19 Mayıs İlçesi"ne bağlı Dağ köyü"nde, Kurtuluş Savaşı sırasında yaşadığı onca çileler karşısında bile yüreğini ve cesaretini kaybetmeyerek, bölge halkının milli duygularının “Bayrağı” olarak  “destan” yazmış, ama heykeli dikilmeyen Fatma Çavuş"un “tarihi”ni görürsünüz…Yanı başımızdaki bu tarihi kaçımız biliyoruz…Daha 100. yılını bile doldurmayan bu “Aziz Milletin Destanları” tarihe  mi karıştı?!…  

 

“Başkalaşmadan” Markalaşma, başkalarının medeniyetlerini değil, bir milletin evvela kendi medeniyetini yüceltmesinden geçer…

 

Derdimizin heykel olduğunu zannedenler de yanılmasınlar…

Aslında bütün derdimiz işte bu!…

 

Türkçe anlaşırız ama Amazonca anlaşamayız…Türküz ve Türkçe olarak aynı dili konuşmaktan ve  anlaşmaktan başka halimiz de çaremiz de yok…Samsun"da her kim, Amisoslaşıp da Amazonluğu kabul ediyorsa, işte o Amisos ve Amazonlara duyurulur…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Hamit Seven Arşivi
SON YAZILAR