CUMHURİYETİN 90. YILINDA KADIN
Bağnazlığın simgesi başörtüsüydü bir dönem bu ülkede. Anlamsız yasakların kalktığı bu dönem içinde mecliste kılık kıyafet sınırlamaları genişletiliyor. İlk meclisin açılışından bu yana kadınları yok sayan bir zihniyet zamanla kadını meclise kabul etti yalnız, bir kalıp içinde Yıllardır sürdürülen bu yasağın sadece başörtülü kadınlara yönelik olmadığını anlamak gerekir. Türkiye'nin tarihine baktığımızda kadına verilen önem ve değer ne yazık ki ortalamanın çok altında yer alıyor. Her türlü dini, siyasi, kültürel konuşmalar kadın üzerinden yapılmaktadır. Her yanlış ve doğru örnek için model haline sokulan kadın bir simgedir. Toplumda böyle bir yere sahip olan kadın bugün yine kaçınılmaz olarak gündemde. Meclisin kapıları yıllar önce kadınlara açıldı. Yine onların mücadelesiyle Tarihi biraz karıştırdığımız zaman kadınların bu konudaki çabasını görmüş oluruz;
Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınlara seçilme hakkının çok erken verildiği yıllarca ders kitaplarında okutuldu. Övünç kaynağı olan bu bilginin yanlışlığını bilmeden bugün kadınların özgürlüğünü tartışıyoruz. Lûtfen bahşedildiği söylenen seçilme hakkının o dönemde kadınların binbir meşakkatle elde ettiğini bilmemiz gerekir. O dönem Atatürk'e göre askerlik vatandaşın en büyük vazifesidir. Kadınlar bu vazifede varsa ancak onlar için mebusluk vardır. Pazarlık bu formül üzerinden yürütülmüş. Türk kadınlar Birliği üyelerinin sivil direnişi sonunda Atatürk arkadaşlarına bu yönde çalışma yapmalarını emretmiştir. Ve 5 Aralık 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Kısacası kadınlar uzun çaba ve girişimleri sonunda kaçınılmaz hakka kavuşmuştur.
Anlaşılacağı gibi uzun yıllar kadın bu topraklarda hep ikinci planda olmuş. O yıllar devrim sonrası bu tür anlaşmazlıklar olağan karşılanabilir bir yere kadar belki. Ancak Cumhuriyet'in 90. yılını kutlarken hala hedefte kadının var olması toplum olarak ilerlemenin olmadığının kanıtıdır. Kadını hedefe alan her türlü ideoloji gerçek bağnazlık olacaktır.
Ne olursa olsun türlü zorluklara rağmen bugün meclise kadınların başörtülü olarak girmelerini zafer nidalarıyla kutlamayı normal bulmuyorum. Olması gereken ve ilerlemeyi sağlayan ki en önemlisi bireyin en doğal hakkının iade edilmesi bu denli gündeme taşınmamalıdır. Kutuplaşmayı artıracak kısaslara yer vermeden bu ülkenin insanları ile bütünleşmeye gidilmelidir. Bu ancak değişiminin olduğu olaylara dinamik bir yöntemle bakmakla mümkün olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.