Davos'ta yaşananları doğru okumak
Davos"ta yaşananlar ne yalan söyleyeyim gururumu okşadı. Eminim o gün herkes benim gibi boğazına düğümlenmiş öfke patlamasının "one minute" diyerek rahatladığını yutkunmamızın rahatlamaya dönüştüğünü söyleyebilirim. Bazı çevrelerin bunu sokak ağzıyla atılmış bir tepki ya da bunu değerlendirmenin de sokak jargonuyla olamayacağını diplomatik teamüllere uyulması gerektiğini söylemeleri aslında eskimiş diplomatik cevaplarla Türkiye"nin orta doğuda büyük güç olduğunu göremeyen bir zihniyetin pısırık bir anlayışın son kalan ürünleri olduğunu görmeleri gerekiyor.
Atatürk"ün ifade ettiği ""yurtta sulh cihanda sulh"" ilkesi pasif bir barış ilkesi değil aslında aktif bir barış ilkesini ifade eder. Bunu kendi kabuğuna çekilmek olarak anlayıp sadece kendi yurdunda barış gerçekleştireceğini zanneden ve sonra dünyada barışın gerçekleşeceğini düşünen şaşı zihniyetin bir bakış açısıdır. Etrafınızda yangın varken, savaş varken sizin sadece yurtta barışı gerçekleştirmeniz mümkün olamayabilir. Bunun için "one minute" bir anlamda dünyada barış olmadan ve buna aktif bir şekilde katılmadan yurtta da barış olmasının mümkün olamayacağının bir ifadesidir.
Sadece Filistin de yaşananlarla ilgili değil Irak, Afganistan, Afrika ya da benzer başka yerlerde "one minute" diyecek liderlere dünyanın ne kadar ihtiyacı olduğunu tüm insanlar artık görüyorlar. Zaman zaman klasik diplomasi üslubundan uzaklaşıp bu postayı dünya liderlerine karşı koyanlar zannediyorum geleceğin tarihini de onlar yazacaklar. Türk insanı geçmişten gelen büyük imparatorluk tecrübesiyle bu sözün Türk insanın duygu dünyasında nasıl bir karşılığının olduğunu bilmeleri de gerekir.
Aman efendim yandık bittik artık Türkiye iflah olmaz gibi sömürgeci ve oryantalist bakış açısıyla değerlendirmek Türkiye"yi bu zamana kadar bölgede etkin bir güç yapmamıştır. Ama bu demek değildir ki jeopolitikten de uzak durulmalıdır. Aksine yaşadığımız bölge itibariyle jeopolitikanın ne kadar önemli olduğunu bilmeli hem de bu bölgede yeri geldiğinde "one minute" denmeden etkin olunamayacağının bilinmesi gerekir. Bunun örneklerini tarihimizde pekâlâ görebiliriz. Ama sırf Recep Tayyip Erdoğan olduğu için yapılan tepkiyi Hamas yanlısı ya da Hamas ağzıyla karşı çıkmak olarak anlayan zevat bunu bir iç politika malzemesi yaparak eleştirmekte ve haklıyken haksız düştüğümüzü söylemektedirler. Ancak gerçekten söylediklerinde samimi olmadıkları o kadar açık ki tepki verilmeliydi ama bu Recep Tayyip olmamalıydı der gibi bir yaklaşım içerisindeler.
Bu anlamda bu belirli zevatın aslında Türkiye"nin çıkarı gibi bir şeyi düşünmediklerini sadece belirli bir kişinin üzerinden iç politika malzemesinin peşinde oldukları satır araları iyi okunduğunda daha rahat görülecektir. Ben gene de umutluyum. Kim olursa olsun recep ya da ali bir gün ırakta olanlar içinde ya da Afganistan da olanlar için de ya da dünyanın herhangi bir yerinde kanayan bir yara için "one minute" diyecek birini bekliyorum. One minute, one minute.
NOT: Gazetemizin yazarı Yaşar YEŞİLYURT"un yazısı yanlışlıkla Yaşar KOCA"nın köşesi olarak girmiştir. Bunun için her iki yazarımızdan da özür dileriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.