Değnekçi belediye!
"Önceleri mafyavari başladı, sonra belediyeler kendi otoparklarında bu işi resmileştirdi şimdi de değnekçilik yapan şirketler kuruldu.Eeee şirketler kurulunca da belediyeler bu şirketlere otopark işlerini ihale etti.
Şimdi değnekçilik yapan şirketler var.Ellerinde değnek, kafalarında kırmızı şeritli lacivert şapka yok ama tarife gösteren tabelaları ve fiş kesen makineleri ile sokaklara kuruldu. İstanbul, Ankara'da vardı, Samsun'da 2012'de başladı. Samsun Büyükşehir Belediyemiz sonunda değnekçiliği ihaleye çıkarttı ve ana arter durumundaki caddelerde park etmeyi paralı hale getirdi. Samsunumuza hayırlı uğurlu olsun. Şükürler olsun bizim cadde ve sokaklarımız da bu günleri gördü. Şükürler olsun ki Ankara'da İstanbul'da ne varsa artık bizde de var. Bizim caddelerimizde de park etmek parayla.
Gir para, dur para, çık para
Tarife de çok "çağdaş" çok neoliberal canım.
Banker mantığıyla yapılmış herhalde. Her saat için katlanan bir artış var.
1 saat 2, 2 saat 5, 3 saat ise 8 TL. Şimdilik gece bedava. Caddelere yakın oturanlar karşı çıkmasın, bu sistem bir otursun diye Geceye de sıra gelecek. Gece için de para alınacak. Bunu anlamak için yaşanan özelleştirme, güzelleştirme sürecine bakmak yeter.." diyor, yazdığı gazetesindeki köşesinden Naci Altuncu.
GÜLTEN HANIM YİNE AMERİKA'DA
Gülten Hanım dediğimiz Prof. Dr. Gülten İmamaoğlu. 1970 Tokat doğumlu olan sanatçı 1991 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Bölümü'nden mezun oldu. 1993 yılında Yüksek Lisans ve 1998'de Sanatta Yeterlik derecelerini alarak Yardımcı Doçent kadrosuna atandı. 2005 yılında Doçent oldu. Çok sayıda ulusal ve uluslararası karma sergiye katıldı. San Francisco, NewYork, LasVegas, Chicago, Florida, Pakistan, İngiltere, Los Angales ve Bulgaristan da önemli sergiler gerçekleştirdi. Altısı Amerika'da biri Londra'da olmak üzere Yirmi Kişisel sergi, yetmiş civarı karma sergi açan sanatçı Los Angales ve Londra Cork Street´de önemli galeriler ile çalışıyor. LasVegas South Nevada Fine Art Museum daimi koleksiyonunda iki eseri yer alıyor. Internatıonal Contemporary Masters Bookda yer alan sanatçının beş adet yayınlanmış kataloğuda bulunuyor. Yabancı ve yerli birçok önemli koleksiyonda da eserleri bulunan sanatçı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) üyesi. Resimleri Hakkında Doğum-yaşam-ölüm döngüsünü metafizik boyutta ele alan sanatçının her kompozisyonu, yeni bir keşfin ve yeni bir buluşmanın ürünü. Buluşmalarda alabildiğine duygulu bir evrenin tuvale yansıması ile tam bir renk ve biçim ustalığı söz konusu. Keşiflerde ise insanın yitirdikleri, özlemleri, eğreti mutlulukları ile toplumsal baskı sonucunda oluşan mecburiyetler gibi iç kaygılar ön plana çıkar. Fraktallardan ve doğal elementlerden etkilenmekte. Geçtiğimiz aylarda kendisiyle bir pazar sohbeti yapmış ve uzun uzun anlatmaya çalışmıştık Gülten Hanım'ı. Gülten Hanım hiç boş durmuyor elbette. Ondan sonra ara vermeden sürdürdüğü çalışmaların bu kez yine ABD'de sergi açacak. Los Angeles'te Abra Galarey'deki sergi açılışı için Sayın İmamoğlu 6 Şubat'a Amerika'ya uçacak. Samsun'da güzel şeyler de oluyor, fark edenler için! Bizden iyi yolculuk ve sınırsız başarı dilekleri var. Sevgili hocamıza..
Haberin her türlüsü biliyorsunuz ki Denge'dedir. En iyisi, en duyulmamışı, en güzeli Denge'de. Siz de bunun farkındasınız!
ANILARDA..
Yaş kütüğü zamanla suyunu yitirir; kibrit çaksan tutuşacak kadar kurulaşır; geçmişin alevlerinde ısınmak isteği de yürekte doğar; acı anıların burukluğunu yitirip tatlandığı bir dönem başlar. Anıların tuzağı insanı içine doğru çeker. Geçmişin nasıl da güzelleşiverdiğine şaşarsın!.. Eski evler, eski meyhaneler, eski sokaklar, eski giysiler, eski kentler, eski insanlar, eski dostluklar, eski kadınlar kuytuluklardan çıkarlar, gölgelik köşelerinden sıyrılıp sıralı sırasız gündeme girerler; geçmişe doğru derinleşen kör kuyunun çıkrığı döndükçe anıları güncele taşır. Bir zamanlar sokakta kartopu oynayan çocuk, artık kıştan ürker. Güz hüzünle özdeştir.
Bahar sarhoşluğunun kemiklere vuran ağrısı bir yürek sızısıdır. Anılar dost mudur?..Düşman mı?..Üç gün önce ağzını kavuran biberin anısı, bugün damağını yakmaz...Soğan keserken gözlerin yaşarır, ama bu olayı anarken gözyaşı dökmezsin...Yıllar önce yüreğini dağlayan aşkın yarası, artık apandisit ameliyatının tendeki izine dönüşmüştür...Anıların tuzağına sakın düşme!..
Yaşamdan soyutlanma!..Anılarını şişire şişire balonlaştırma, sonra bu balona tutunup gökyüzüne yükselerek yeniden çocuklaşma!..Yaşamdan soyutlanma!..
Anı nedir?..Yaşanan olaydan bellekte kalan iz...Eski deyişle: Hatıra.
Kimi insan genç yaşta gözlerini kapatır, hatıra defteri kefen bezi gibi bembeyazdır. Kimi insanın ömrü uzundur..Yaşamı kısadır. Kimi insan bu dünya için yaşamaz..Kendini öteki dünyaya adar. Hayatını bağnazlığın kalıbına sıcak kurşun gibi döküp kalıplaştırır. Peki, yaşanan olayın bellekte bıraktığı iz, zaman içinde değişmiyor mu?.. Anı ile gerçek arasındaki uzaklık zamanla öylesine büyüyor ki geçmiş yaşamını dile getirenlerin ister istemez gerçeklikten koptuklarını da hesaba katmak gerek...
(İlhan Selçuk- 6 Kasım 1988)
DEMİŞTİK YA, TABİP ODASI
Geçenlerde gazetesinin Haber Müdürlüğü'nü de yapan Coşkun Özbek arkadaşımız, "Samsun Tabip Odası Başkanı Sayın Mithat Günaydın'a Tamgün Yasası nedeniyle OMÜ'den ayrılan öğretim görevlisi akademisyen Tıp Doktorları ile ilgili bir görüş sormuştum. Bana açıkladığı görüşü diğer görüşlerle birlikte yayınlamıştım... Ancak Sayın Mithat Günaydın ya görüşünü beğenmedi, ya da bunun yazılmasını... Haberin ardından dönüş de yapmadı... Daha sonra bir arkadaşımıza benim yazma dediğimi yazdı " demiş... Ki Sayın Günaydın, böyle bir talebiniz olsaydı yazmazdık." demiş. Hami biz de bu köşemizin 17 Ocak günlü nüshasında Tabip Odası mı? diye bir başlıkla sormuştuk ya. Demek ki anlaşılıyor. Sayın Cem Şahan, "Türk Tabipleri Birliği, sağlığın ticaretleşmesi, özelleşmesi sürecine karşı mücadele yürüten en önemli sağlık emekçisi örgütüdür. TTB Merkez konseyi ile ilgili eleştirileri üretmemiz tabii ki mümkündür. Ama bunun yeri genel kurullardır" dememiş miydi?
BALIK YEMENİN FAYDALARI
Balıklarım tazedir bağırışlarının sık sık duyulduğu balık marketleri, balık keyfinden hoşlanan birçok insanın uğrak yeridir kuşkusuz. Balıkçıların tezgahlarını çeşit çeşit balıklar süsler. Balıkçılar sunuşta da yaratıcıdırlar. Tezgah düzenlemeleri estetik olarak seyre değer güzellikler sergiler. Balık yemenin tadını doyasıya çıkarmak isteyenlere Sinop'u öneriyorum. Sinoplu balıkçılar, "Balıklarımız her zaman günlük. Misafirlerimiz pırıl pırıl mekanımızda balık yemenin keyfini yaşarken, hiç unutulmayacak anılarla ayrılıyorlar. Her zaman taze balıklarıyla hem göze hem damak tadına hitap eden mekanlarımızda müşteri memnuniyeti her zaman ilk sırada" diyor. Sonra da, "Gününe göre hamsi, barbun, iskorpit gününe göre uskumru mezgit çupra önemli olan mevsiminde günlük taze balık ile müşteriye hizmet verebilmek için çalışıyoruz." diye ekliyor. Valla sizi bilmem ama ben Sinop'ta balık yemeyi de özledim. Var mısınız karlı bir havada Sinop'ta balık yemeye? Ne yazık ki bendensiniz diyemeyeceğim. Mümkünse sizden olsun! Ben mihmandarınız olurum..
GÜZEL SÖZ
Iyi geçinmek iki kişinin kusursuz olmasından değil birbirlerinin kusurlarını örtmesinderdir.
SEN KİM OLUYORSUN?
Fadime ve Temel gemiyle Amerika'ya gitmeye karar verirler ve yola çıkarlar.
Fırtınalı bir havada Fadime güverteye dolaşmaya çıkar. O ara yanına bir görevli yaklaşarak: "-Burada dolaşmanız ölümünüze yol açabilir, kuvvetli bir dalga sizi denize düşürebilir" diye uyarır.
Bunu duyan Temel uyarıyı yapan görevlinin yanına yaklaşarak sinirle bağırır:
"-Sen de kim oluyorsun da..O benum karim. Ben uyarmıyrum da saa ne olir..?"
KAYSERİLİ
Hava Kuvvetleri'nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla gösteri uçuşları yapılıyor, tek koşul havada konuşmamak. Bunu başaran ise 1000 dolar ödül alacak. Bizim Kayserili 1000 doların hevesiyle oğluyla birlikte yarışmaya katılmak için başvurur, gösteri uçağı havalanır, nefes kesen bir sürü akrobasi hareketleri sonrası alana iner. Pilot Kayseriliye döner ve:
"-Sizi kutlarım, uçuş sırasında hiç konuşmadınız, 1000 doları da siz kazandınız" der.
Kayserili derin bir ohhh çektikten sonra:
"-Bizim oğlan düşerken az kaldı bağıracaktım. Kendimi zor tuttum..!"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.