DÜNYAYA YÖN VEREN DAHİLERİN GÜNLÜK RUTİNLERİ VE TAKINTILARI
İlk önce tabii ki de bizim için en önemli kişi olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün günlük rutinleri ve takıntılarından bahsetmek isterim. Mustafa Kemal Atatürk, her sabah uyanır uyanmaz odasındaki divanına geçip, kahvesini içermiş zaten Atatürk’ün kahve tiryakisi olduğunu bilmeyen yoktur. Atatürk’ün içtiği kahve miktarının günde 15 fincana kadar çıktığı söyleniyor. Kahvesini içtikten sonra tıraş ve masajını yaptırırmış. Bu günlük rutinlerini yaptıktan hemen sonra çalışma odasına geçip çalışmaya başlarmış. Diyeceksiniz ki: “ Ne zaman yemek yiyor?” Bu soruya Prof. Dr. Tezcan’ın aktardığına göre: “Atatürk yemek düşkünü bir insan değildi. Çok yemek yemeye hem israf hem de sağlığa zararlı bir alışkanlık gözüyle baktığını” konuşmalarında ifade ederdi. Sofradan genellikle tam doymadan kalktığı bilinirmiş. Takıntıları ise şöyle; Atatürk’ün “düzen takıntısı” varmış. Evinde, herhangi bir yerde eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezmiş. Hatta bir arkadaşının evine gittiğinde bile eğri duran bir eşyayı düzeltirmiş. Atatürk’te en sevdiğim özelliklerinde biri de kesinlikle stilidir. Atatürk’ün kıyafetlerle ilgili de takıntıları varmış. Mesela asla lacivert takım elbise giyinmezmiş ve gömleklerin hepsi beyaz olmak zorundaymış. Ama bence Atatürk’ün jilet gibi giyinmesinde ve üstüne giydiği her şeyi çok iyi taşımasında kıyafetten ziyade aurası ve duruşu tamamlıyor. Atatürk’ü anlatmak ile bitmez o yüzden Psikanalizin Babası Sigmund Freud’un günlük rutinine bakalım. Her sabah 7’de kalkar ve her gün mutlaka sakal-tıraş olurmuş. Daha sonra öğle yemeğine kadar çalışıp öğle yemeğinin ardından 1 saatlik yürüyüşünü yapıp evine gelip akşam saat 10’lara kadar çalışırmış.
Gelelim müzik dahisi olan Ludwing van Beethoven’ın günlük rutinlerine, her sabah 6’da uyanıp direk 2 fincan kahve hazırlarmış. Beethoven ciddi bir kahve bağımlısıymış. Hatta kahve ile ilgili bir takıntısı varmış. Her fincan başına 60 tane kahve çekirdeği olmasına aşırı dikkat edermiş, tek tek kendi sayarmış. Beethoven her gün düzenli yürüyüş yaparmış. Zaten yazılanlara göre Beethoven, evin içinde ve dışında sürekli yürüyormuş. Hatta bestelerini yürürken bulduğu söylenir. Şimdi de ünlü yazar Charles Dickens’nın günlük rutinlerine bakalım. Her gün sabah 9’da uyanıp öğlen 2’ye kadar çalıştıktan sonra 3 saatlik bir yürüyüşe çıkarmış. Mutlaka yazı yazarken sessiz bir ortam olmasını istermiş. Bu yüzden evde kimse ses çıkaramazmış. Filozof dahisi olan Karl Marx’ın günlük rutini ise uyanıp sabah 9’da British Museum okuma köşesine gidip akşam 7’ye kadar çalışırmış. Ünlü yazar Paul Thomas Mann’in günlük rutini ise sabah 8’de uyanırmış, öğle vakitlerinde 1 saat şekerleme yaparmış. Uyandıktan sonra ailesi ile vakit geçirip yemek yedikten sonra geceye kadar çalışırmış.
Ve son olarak dahilerin dahisi Nikola Tesla’nın günlük rutinleri ise sabah 10’da ofise gidip çalışmaya başlayıp diğer gün sabah 5’e kadar çalışırmış. Tesla günde sadece 3 saat uyurmuş. Tesla’nın takıntıları apayrı bir konu ama burda özetlemek gerekirse, kendisinin sahip olduğu en önemli takıntı, başladığı işi bitirmekmiş. Evine dönerken mahallenin etrafında üç tur atmadan evine girerse kendini huzursuz hissedermiş. Yemek yerken 18 adet peçete bulundururmuş ve hep üçe bölünebilen sayıları seçer, yürürken adımlarını sayar, yemeklerini, çorba kasesinin, kahve fincanının kübik parçacıklarını hesaplarmış.
Son olarak dünyaya yön veren isimlerin rutinlerinden anladığımız üzere, erken kalkan yol alır… Tabii ki de bu dahilikle uykunun bir bağlantısı olduğunu söylemiyorum ama başarılı insanların uykudan ziyade üreticiliğin sınırlarını zorlamış, dolayısıyla gün içindeki aktif oldukları saat sayısını olabildiğince arttırmışlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.