EĞİTİM
EĞİTİM
Geleceğin toplumu verilen eğitimle şekillenir. İlköğretimden üniversiteye kadar olan on yedi milyonun üzerinde öğrenci eğitim görmektedir. Bu bakımdan eğitime devletin desteğinin olması dar ve orta gelirli ailelerin eğitim görmesi, herkesin yetenek ve kabiliyetlerine göre istediği alanda meslek sahibi olması, eşitlik sağlaması önem taşır.
Son günlerde topluca okul idarecilerinin değiştirilmesi, deneyimli başarılı olanlarında yerlerinden alınması, eğitimde tarafsızlığı ortadan kaldırmıştır.
Okul idarecilerinin atanmasında uygulanan yöntemde, okulun en kıdemli, en kıdemsiz olan öğretmeninin ve okul aile birliği yöneticilerinin niçin oy verdiklerini anlamış değilim.
Öğretmenlerin sicil dosyası vardır. Dosyada herkesin karnesi bulunmaktadır. Bu zamana kadar genelde kıdem ve başarı göz önünde tutularak idareci atanmaktaydı.
Öğrencilerin eğitimi görsele odaklandığı için, kitap onlar için sesiz bir kaynak, kitap okumadıkları için, herhangi bir konuyu anlatırken cümleleri tam doldurmadan, eksik ve kısa anlatıyorlar.
Okuyan değil, anlatılanı dinleyen bir topluluk olduk.
Eğitim seviyesi yükseldikçe, insanların davranışları daha rafine hale gelir. Öğrenme ilgi ve ihtiyaçtan doğar. Duyarsam unuturum, görürsem hatırlarım, yaparsam öğrenirim. Öğrenme kalıcı olur.
Bilginin yanında öğrencilerin sosyal çalışmalarda bulunması, kendilerine olan güvenini arttırmakta, var olan yetenekleri geliştirmekte, geleceğe daha ümitle bakmalarını sağlar. Öğrencilere olumlu, kalıcı alışkanlıklar kazandırır.
Yalnız bilginin yeterli olmadığı toplumsal hayata uyum sağlaması, ortak değerleri paylaşması, örnek insan olması, ülkenin çıkarlarını her şeyin üstünde tutması insan hak ve hukukunu benimsemesi, yanlışla doğruyu ayırabilme, her türlü zorlukları aşabilme, çevresini temiz tutma, Atalarımızın bize emanet ettiği ülkeyi ileri taşımak, Türk Milleti 'nin vatandaşı olarak övünen, kendine güvenen bir nesil yetişmesi geleceğimiz için önem taşır.
Milli bayramlarımızın ülkemizde coşkulu kutlanması birlik ve beraberliğimiz daha da pekiştirir.
Görev yaptığım yıllardan bazı hatıralarımı anlatmak ihtiyacını duydum. İlk öğretmenliğimi Kavak ilçesinin uzak bir köyünde görev yaptım. Beş sınıfı bir arada okuttum. Okulun 52 öğrencisi vardı. Hiç kız öğrenci yoktu. İkinci yıl 5 tane kız öğrenci okula aldım
Günlerin uzun olduğu zamanlarda beş dersten sonra; bir, iki, ve üçüncü sınıfları evine gönderdim.
Her gün bir ders daha fazla çalışarak, dört ve beşinci sınıfları okuttum. Terme ilçesinin köyünde okuttuğum, polis olan öğrencim, bir ay önce Samsun' a görevli olarak gelmişti. Yanımda bulunanlara, hocamda hakkım var dedi. Neden diye sordular; bazen teneffüste ders yapardı, on dakika olan teneffüsü beş dakika yaptığı çok olmuştu diye benim fazla çalıştığımı itiraf etti.
Bende ona fazla çalışmasaydım, polis memuru olamazdın dedim.
1924 'te kız çocuklara eğitim hakkı verilmeseydi, kadınlar bugün kamuda, siyasette ve sosyal hakları olmazdı.
Geri kalmış ülkeler arasında olurduk.
Necati ŞAHİNKAYA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.