En İyi Mühendisi Seçmek
Üniversitelerde Toplum Mühendisliği adı altında ayrı bir bölüm bildiğim kadarıyla yok. Toplum felsefe ve sosyoloji ile bir tutularak ele alındığı için bu ayrım yapılmamış. Ancak böyle bir bölüm ve dersleri oluşturulmasını lazım görüyorum. Korku, ötekileşme, karşıt kültür, ayrım gibi menfi kavramları yaşamamızın sebebi nasıl bir toplum olduğumuzu bilmemekten kaynaklanıyor. Toplumun oluşması için ortak değerlerin bir arada olması ve belli bir coğrafyada insanların yaşaması gerekmektedir. Toplumun oluşum sürecinin hemen ardından düzenin devamı için oluşan topluma belli bir şekil verilir. Bunu yapma gücüne sahip, büyük güçler tarafından bazı yasalar oluşturulur. Yaptırımlar ile zora boyun eğme eğilimleri ortaya çıkar ve hukuk itibariyle de aktif bağımlık sağlanır. Önemli olan burada yasaların bağlayıcı ve kısıtlayıcı olması değil, egemen gücün kimler olacağı ve toplumun ne kadarını temsil edeceğidir. Toplumun temsili olan ya da olmayan egemen sınıfta kişisel zaaflar kaçınılmaz olunca hak arayışında olanlar yozlaşmaya sebebiyet verdiği gerekçesi ile adaletsizlik yüz gösterir. Bu durumun önce üstü örtülür azınlıkların güçsüzlüğü ifadesi ile insanlar duyarsızlaştırılır. Duyarsızlaşma başlayınca da yanlışlar insanoğlunun en vazgeçilmez doğrularıymış gibi sunulur. Getirilerin devamı olarak sosyal yapı devlet yapısına yabancılaşır. Yabancılaşma büyük güçler ile yönetilen sınıf arasındaki uçurumu oluşturur. Baskıcı ve otoriter anlayışa sahip bir egemen sınıfsa söz konusu amaç, koyun sıfatını verdikleri insanların başında hep çoban kalmaktır. Nihai amaçlara ulaşmada toplumun bu inşa süresi zorlu bir süreçtir. Bu süreci, sözde anayasalar, belgeler, hukuk, kanun, eşitlik gibi arkasına saklandıkları meşru yalanlar oluşturur. Aslında isim olarak adalet ve mantığa yakın olan kavramların görünmeyen yüzleri vardır. Hukuk açılımı üstünlerin hukuku, kanun açılımı meşru zorbalık, demokrasi açılımı demokratik tiranlık, eşitlik açılımı üstünlerin kendi aralarındaki eşitliği, hak açılımı ise kendi haklarıdır. Bu açılımların etiket ve sloganlarını çekici hale getirerek topluma yavaş yavaş empoze ettiklerinden zafer taarruz edenin olur. Ortaya çıkan görüntü ise oluşumlara şaşırmayan, sesini çıkaramayıp boyun eğen bir sürü mankurtlaştırılmış insanların olduğu bir toplum.
Yaşadığımız süreç şuan tam da bu oluşumun şekil değiştirme süreci. Kısa bir zaman sonra lider sınıfı seçme hakkımızı kullanacağız. Karar aşamasında bize sunumu yapılan trajediye dönüşmüş ama kimsenin şaşırmadığı kısa dönem sınıf şovlarını izliyoruz. Düşünülmeden olması gereken bir faaliyet gibi günler öncesinden beklentilere giriliyor. Oy satın alma sürecinde toplumun aldığı darbeler yok sayılıyor. Maddi harcamaların anlamsızlığı ve yönetici sıfatına nail olmak isteyen insanların iletişimdeki ahlaksızlığı Bu görüntüler çoğaldıkça karar vermek zorlaşıyor zaten irade kişide görünse bile temeli sağlam olmayan bir yapı üzerine karar vermiş olacağımız için ayrımı yapmak çok zor. Herkes kendisi için oluşturduğu kavramlar üzerinden seçim yapacak. Peki yararı getirecek karar hangisi? Bu konuda toplum olarak bütün bakmamız mümkün değil bireysel bakış açısı reddedilemez, ancak geçmiş odaklı bir analiz yaparak ders almış bir toplumun yapması gerekenleri yapabiliriz. Etiket ve sunumlardan çok eylemlerini zamana yayarak refahı bize sağlayanların, toplumu şekillendirdiği bir karar öngörülmelidir. Bilinçli olup kendi değer, hak, inanç, özgürlüklerimizin takipçisi olma zorunluluğundayız sadece vitrin ve etikete bakarsak, modern etiketi altında nefes alamayan toplum şeklini alırız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.