Mehmet Ali Coşkuner

Mehmet Ali Coşkuner

ENFLASYON GERÇEĞİ

2025 yılına girerken asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılan zam oranları yeniden gündemin baş köşesine oturdu.

Ancak zam oranlarının, gerçek yaşam pahalılığını yansıtan enflasyon oranlarının gerisinde kalması, milyonlarca vatandaşın geçim mücadelesini daha da zorlaştırıyor.

Bu noktada TÜİK, İTO ve ENAG gibi kurumların açıkladığı farklı enflasyon oranları, tartışmaları daha da derinleştiriyor.

Hükümetin belirlediği zam oranları, TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranlarına paralel görünse de, ENAG ve İTO gibi bağımsız kuruluşların verileri farklı bir tablo çiziyor.

TÜİK'in yıllık enflasyon oranını %40 civarında açıklamasına rağmen,

ENAG aynı dönemde enflasyonu %100'e yakın bir oranla hesapladı.

İstanbul Ticaret Odası ise yıllık enflasyonu %55 olarak bildirdi.

Bu farklar, vatandaşın hissettiği gerçek hayat pahalılığıyla resmi rakamlar arasındaki uyuşmazlığı gözler önüne seriyor.

Zam oranları, TÜİK verilerine dayandırılarak belirleniyor.

Ancak ENAG ve İTO verilerine göre alım gücü, her geçen gün daha da eriyor.

TÜİK, enflasyonu hesaplamada resmi bir sepet kullanıyor ve bu sepet, tüketici harcamalarının bir kısmını yansıtıyor.

Ancak ENAG, gerçek piyasa fiyatlarına daha yakın bir metotla enflasyonu hesaplıyor.

TÜİK'in verilerinde kiraların ve gıda fiyatlarının ağırlığı sınırlı.

ENAG ise güncel kira artışlarını, market fiyatlarını ve enerji maliyetlerini detaylı bir şekilde analiz ediyor.

Bu metod farkları, iki kurumun sonuçlarında büyük farklılıklar çıkarıyor.

Milyonlarca asgari ücretli, memur ve emekli için açıklanan zam oranları, mutfaktaki yangını söndürmeye yetmiyor.

Market fiyatlarında, ulaşımda ve kiralarda fahiş artışlar yaşanırken, maaş zamları bu artışları karşılamaktan uzak.

Özellikle ENAG'ın verileri, halkın yaşam koşullarını daha gerçekçi bir şekilde yansıtırken, TÜİK'in verileri sosyal tepkiyi azaltmaya yönelik bir araç olarak görülüyor.

Bu durum, toplumsal huzursuzluğu artırmakla kalmıyor, ekonomik adaletsizliğin daha da derinleşmesine neden oluyor.

Hükümet, enflasyonu kontrol altına almak ve vatandaşın alım gücünü korumak için şeffaf ve adil bir politika izlemeli.

Enflasyon hesaplama yöntemleri daha gerçekçi hale getirilmeli ve bağımsız kurumlarla iş birliği yapılmalı.

Zam oranları, yalnızca resmi enflasyona değil, halkın gerçek yaşam koşullarına uygun şekilde belirlenmeli.

Eğer bu adımlar atılmazsa, ekonomik ve sosyal adaletsizlik daha da büyüyecek ve halkın devlete olan güveni ciddi şekilde zedelenecektir.

Sonuç olarak, enflasyonla mücadele yalnızca rakamlardan ibaret değil; bu, aynı zamanda halkın yaşam kalitesini ve geleceğe dair umutlarını doğrudan etkileyen bir meseledir.

Tüm kesimlerin sesi duyulmalı ve gerçekçi çözümler üretilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Coşkuner Arşivi
SON YAZILAR