Mehmet Ali Coşkuner

Mehmet Ali Coşkuner

ÖLMEDEN ÖNCE NEFSİNİ ÖLDÜRMEK

İnsan, hem maddi hem de manevi yönleri olan bir varlıktır.

Bedeni topraktan yaratılmış, ruhu ise ilahi bir nefesle ona üflenmiştir.

Ancak bu iki yön arasında sürekli bir mücadele vardır.

Beden, dünyaya ve onun geçici zevklerine meyillidir; ruh ise ebedi hakikate ulaşmak ister.

İşte bu yüzden insanın en büyük sınavlarından biri, nefsini dizginleyerek ruhunu özgürleştirmektir.

"Topraktandır nefsi beden, öldür nefsini ölmeden" sözü, bu mücadeleyi anlatan derin bir hakikati içinde barındırır.

İnsan bedeni yaratılış itibariyle topraktan gelir ve yine toprağa döner.

Kur’an’da da belirtildiği gibi, insanın aslı topraktır ve vakti geldiğinde tekrar oraya dönecektir.

Bu, insanın faniliğini hatırlatan önemli bir gerçektir.

Toprak, nasıl ki suyu ve güneşi emerek kendisinden türlü türlü nimetler çıkarıyorsa, insan bedeni de dünyaya dair hazları, arzuları ve istekleri içinde barındırır.

Ancak insan sadece bedenden ibaret değildir; onun bir de ruhani boyutu vardır.

İşte bu noktada, insanın nefsi ile ruhu arasında bir denge kurması gerekir.

Nefis, insanın içindeki arzuların, isteklerin ve hırsların toplamıdır.

Kimi zaman şehvet, kibir, haset ve öfkeye kapı aralar; kimi zaman da insanı dünya sevgisine bağlayarak hakikatten uzaklaştırır.

İslam tasavvufunda nefis, insanın en büyük düşmanı olarak görülmez, aksine eğitilmesi ve terbiye edilmesi gereken bir yön olarak kabul edilir.

Nefis, başlangıçta insanı kötüye sürükleyebilir, ancak disipline edilirse sonunda hakikate ulaşmanın anahtarı olur.

Bu yüzden Peygamber Efendimiz, savaş meydanından dönen sahabelerine küçük cihattan büyük cihada döndüklerini söylemiş, onların meraklı bakışları karşısında ise büyük cihadın nefisle yapılan mücadele olduğunu belirtmiştir.

Ölmeden önce nefsini öldürmek, insanın fiziksel anlamda ölmeden önce, içindeki kötü eğilimleri dizginleyerek ruhunu özgürleştirmesi demektir.

Nefsi öldürmekten kasıt, ona tamamen yok etmek değil, onu terbiye ederek insanın iradesine boyun eğmesini sağlamaktır.

Bu, ancak kişinin tevazu içinde kendini bilmesiyle, dünya sevgisinden uzak durmasıyla, sabır ve şükürle yaşayarak nefis muhasebesi yapmasıyla mümkün olabilir.

Dünya malına, şöhrete, güce ve mevkiye bağlanmak, insanı nefsinin esiri yapar.

Oysa dünya, oyun ve eğlenceden ibarettir; insanın burada kalıcı olmadığı gerçeği hep akılda tutulmalıdır.

Gerçek özgürlük, bu geçici heveslerden kurtulmak ve nefsin kölesi olmamaktır.

Nefsini öldürmeyen insan, ölümsüz olduğunu zanneder ve dünyanın sonsuz nimetlerine sahip olmayı hayal eder.

Oysa insanın hakiki huzura kavuşması, ancak ruhunun özgürlüğüyle mümkündür.

Ölüm, herkesin tadacağı bir hakikattir.

Ancak bazıları, bu dünyada nefislerinin esiri olarak ölürken, bazıları daha ölmeden nefsini dizginleyerek gerçek anlamda yaşamaya başlar.

Çünkü insan, nefsini öldürdüğünde aslında ilk kez gerçekten yaşamaya başlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Coşkuner Arşivi
SON YAZILAR