Büşra Yıldız

Büşra Yıldız

Epigenetik beslenme

Epigenom, tüm genlerinizi ve bu genlerin nasıl çalıştığını düzenleyen tüm mekanizmaları ifade eder. Epigenom dinamiktir, yani zaman içinde değişebilir. Bu hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilir. Besleyici gıdalar, egzersiz ve kontrol edilebilir düzeyde stres gibi faktörler sağlığı destekleyen epigenetik değişimlere yol açabilir. Diğer yandan, işlenmiş gıdalar, sigara veya aşırı stres gibi unsurlar epigenom üzerinde sağlığa zarar verebilecek etkiler yaratabilir.


Epigenomunuz üzerinde nelerin etkili olabileceğini ve bu konuda neler yapılabileceğini henüz tam olarak bilmiyoruz. Ancak şu ana kadar elde edilen bulgular, vücudumuza aldıklarımız ve çevremizle nasıl etkileşim kurduğumuzun epigenetik değişikliklerde güçlü bir rol oynadığını göstermektedir. Bu yaşam unsurlarının tümünü kontrol edemeyebiliriz; ancak birçok durumda bu alanları yönetme şansımız vardır ki bu, miras aldığımız genler için söyleyebileceğimizden daha fazlasıdır.
Son on yılda, epigenetik biyoloji anlayışımızdaki kayda değer ilerlemeler, diyet ve yaşam tarzı seçimlerinin sağlık üzerindeki etkisine yönelik artan toplumsal ilgiyle aynı döneme denk geldi. Dengeli bir diyetin yaşam süresini artırabileceği ve obezite, diyabet, kanser ve ruhsal bozukluklar gibi belirli hastalıkların önlenmesine veya tedavisine katkı sağlayabileceği artık iyi bilinmektedir. Gelin bakalım, epigenetik beslenme nedir?


Epigenetik, bilim insanlarının çevremizdeki unsurların ve seçimlerimizin genlerimizin çalışma biçimini nasıl değiştirdiğini anlamaya çalışmalarının bir yoludur. Genleri genellikle kontrolümüz dışındaki unsurlar olarak düşünürüz; sonuçta onları biyolojik ebeveynlerimizden miras alırız. Doğduğumuz andan itibaren bu genler, göz rengimizden belirli hastalıklara yatkınlığımıza kadar birçok özelliğimizi belirler. Genler, değiştirilemez ve sabit gibi görünebilir. Peki ya bu genlerin işleyişini sağlığımızı iyileştirecek şekilde değiştirme şansımız olsaydı?


Epigenetik üzerine çalışan bilim insanlarının umudu tam olarak budur. Bu yüzden epigenetik, giderek daha fazla insanın ilgi duymaya başladığı bir konu haline gelmiştir. Epigenetik, vücudunuzdaki hücrelerde bulunan belirli kimyasalların genlerinizi nasıl etkilediğini inceleyen nispeten yeni bir araştırma alanıdır. Bilim insanları bu kimyasallara "epigenetik işaretler" veya "kimyasal imzalar" der. Bu kimyasal imzalar bazen vücudunuzun daha güçlü ve dirençli olmasına yardımcı olurken, bazen de sağlığınıza zarar verebilir.


Epigenetik terimini incelediğimizde, "epi" ve "genetik" kelimelerinin birleşimini görürüz. Yunanca "epi" kelimesi "üzerinde, dışında veya etrafında" anlamına gelirken, "genetik" sizi eşsiz kılan DNA parçalarını ifade eder. Yani epigenetikten bahsettiğimizde, genlerinizin etrafındaki her türlü etkiden söz ederiz. Bilim insanları, genlerinizde bulunan kimyasal işaretlere ve bu işaretlerin etkilerine bakar. Aynı zamanda yediğimiz yiyecekler, ne kadar egzersiz yaptığımız ve çocukluk döneminde aldığımız bakım gibi günlük yaşamımızdaki unsurları da incelerler.


Ebeveynlerinizden aldığınız genleri seçemeseniz de, sağlıklı bir epigenomu destekleyen unsurları bilmek, yaşam boyu sağlığınızı iyileştirmek için yapabileceklerinizi artırabilir. Epigenomunuzu olumlu yönde etkileyebilirsiniz. Belirli bir yol haritası olmamakla birlikte, bazı alışkanlıklar pozitif epigenetik değişiklikleri destekleyebilir ve zararlı değişimlerin riskini azaltabilir.
Beslenmenin epigenetik süreçte önemli bir rolü vardır. Kötü beslenme alışkanlıkları, kimyasal veya metabolik nedenlerle bazı mutasyonlar ve modifikasyonlar meydana getirebilir; bu da gen ifadesinde değişikliklere yol açar. Özellikle aşırı yağlı, düşük proteinli, düşük kalorili veya aşırı kalorili beslenme şekilleri, gen ifadesindeki değişiklikleri tetikler. Bu değişiklikler, metabolizma üzerinde de etkili olup, çeşitli metabolik hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve obezite gibi sorunlar, bu tür beslenme alışkanlıklarıyla ilişkilidir. Özellikle gebelik dönemindeki beslenme bozuklukları, doğacak bebeğin ileriki yaşamında bu metabolik hastalıkların görülme riskini artırabilir. Bebeğin epigenetik değişikliklerinde yalnızca anne değil, baba da önemli bir rol oynamaktadır. Babanın beslenme durumu, özellikle erişkinlik döneminde (düşük proteinli diyet gibi), çocuklarının gelecekte bu hastalıkların ortaya çıkmasında etkili olabilir.


Sağlıklı bir toplum ve nesil için hem annenin hem de babanın beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi önemlidir. Ayrıca, doğacak çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeleri, kanser, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve obezite gibi epigenetik değişikliklere bağlı hastalıkların görülme oranını azaltabilir.


Epigenetik beslenme, genlerimizi etkileyen doğal, besleyici ve renkli gıdaları seçmeyi içerir. Yediklerimizdeki bileşenler, özellikle DNA metilasyonu yoluyla, genlerimizin hangi işlevleri aktif veya pasif duruma getireceğine dair sinyaller iletir. Vitamin, mineral ve antioksidan açısından zengin besinler, genlerimizi olumlu yönde etkileyen epigenetik değişikliklere yol açarken, işlenmiş ve zararlı maddeler içeren gıdalar iltihaplanmayı destekleyen genleri tetikleyebilir.Epigenetik araştırmalar henüz başlangıç aşamasında olsa da hangi besinlerin vücudumuzda hangi yollarla etkili olduğunu netleştirmek için çalışmalar sürmektedir. Ancak en azından biliyoruz ki genlerimiz, yaşamımızın mutlak bir kaderi değil. Epigenomumuz esnek ve değişime açıktır; bu yüzden bilinçli tercihlerle beslenme ve yaşam tarzımızı olumlu yönde şekillendirebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Büşra Yıldız Arşivi
SON YAZILAR