ETRAFIMIZ ATEŞ ÇEMBERİ
Ortadoğu yangın yeri.
Suriye, ABD-İran gerilimi, Akdeniz paylaşım savaşları ve de unutulan İsrail
yayılmacılığı.
ABD’nin Irak’ta milis güçleri komutanı ve ülkesi adına bölgede önemli operasyonları yöneten General Kasım Süleymaniyi bir süikastla öldürmesi ortalığı yangın yerine çevirdi.
İRAN bölgede kendine açılan Şii hilali kartına balıklama dalarak, Ortadoğu’yu içinden çıkılması zor
bir bataklık haline getirdi.
Önce Afganistanda ABD-İran işbirliği, sonra Suriye’de katil Esadın işbirlikçisi
olarak yaptıkları sayısız katliamlar (Rusya ile birlikte)dünya kamuoyu önünde durmaktadır.
Ne yazık ki bu katliamlarda yapılan zülum çeşitli siyasi dezenformasyon ile perdelenmektedir.
Tüm dünyadaki uluslararası çatışma: ABD’nin enerjiye hakim olma stratejisinin bir yansımasıdır.
Enerjiyi kontrol ederken doları da rezerv para olarak dayatmaktadır.
Böylece dolara olan talep ABD ekonomisini hakim konuma taşımaktadır.
ABD Küresel hegomonyasını küresel şirketlerden, ulusal yapısına devretmek istemektedir.
Tam kırılmanın yaşandığı nokta burasıdır.
Para ve enerjiyi kontrol eden tüm dünyada siyasi, ekonomik, kültürel hegomonya kuracaktır.
Dünyamızın gelecegini belirleyecek adımları kim atacaktır?
Ulus devletler mi, küresel sermaye mi!
Yaşayarak göreceğiz...
Bu dengenin sağlanmasının bir çok bileşeni ve bilinmeyeni mevcut.
Çin, küresel sermayenin ortaya çıkardığı yeni küresel güç olma yolunda koşar adımlarla ilerliyor ve
günümüz dünya ekonomisinde, 1. Sırasında yer almaya başladı.
Çin’in, enerjide dışa bağımlı olması ve ABD ile Rusya’nın askeri gücü bakımından gerisinde kalması zaaf noktalarıdır.
Bu eksiklikleri onu ittifaklara mecbur kılıyor.
Bazen Çin’in müttefikleri, Rusya ve Türkiye olacaksa; arada çok zor ve aşılamaz tarihi anlaşmazlıklar barındırıyor.
Yinede uluslararası ilişkiler, menfaatleri önceler ve anlaşmazlıkları erteler.
Son yıllarda, Çin ürünlerinin dünya pazarlarına deniz ulaşımı yerine karadan ve pazar ülkelerin
kalbinden, yani eski ipek yolu güzergahından ulaşması için ,“Birkuşak, biryol” projesi ve lojistik şehirler plan
lanmaktadır.
Bu yolun merkezinde Türkiye ve İran bulunmaktadır.
İran ayrıca Çin’in en önemli enerji tedarikçisi de olduğu için hedeftedir.
Tabii olarak köprü ülke olan Türkiye, sonraki hedeftir.
Bu cümleden olarak öncesinde yaşadığımız olaylar ve bugün yaşadığımız tüm olayların sebepleri burada aranmalıdır.
Avrasyasya’nın merkezinde bulunan Türkiye’mizin olayların dışında kalma şansı yoktur.
Böyle yapan bir ülkenin siyasi etkisi de söz konusu olamaz.
Bu ülkenin komşularındaki operasyonlar, bir kuşatma ve geleceğimizi ipotek altına alma operasyonudur.
Ne yazık ki yıllardır içinde bulunduğumuz NATO bu operasyonların merkezindedir.
Ülkemiz, Rusya ve AVRASYA Ülkeleri ile işbirliği yaparak, NATO bağımlılığını kırmaya ve kuşatılmışlıktan kurtulmaya çalışıyor.
LİBYA ile yapılan anlaşma, Akdeniz’de haklarımız için vazgeçilmezdi ve başarıldı.
Şimdi beklenen, bizimle anlaşan ve BM’in tanıdığı meşru yönetimin ayakta kalmasıdır.
Burada karşımızda olan ülkeler Yunanistan, Mısır, G.Kıbrıs, İsrail, ABD ve AB gibi çok güçlü bir yapıdır.
Rusya ve İtalya kararsızları oynamakta açıkça da yanımızda değiller.
Türkiye’mize dayatılan adeta ” Ya ver kurtul ya vur kurtul” tavrıdır.
Türkiye güçlü bir donanma oluşturarak bu günlere hazırlanmıştır.
Koyduğumuz irade geleceğimizdir.
Gün birlik ve beraberlik günüdür.
Hak; gücün egemen olduğu günümüz dünyasında dik ve kararlı duruşu olana yakındır.
Biz olmadan uluslarası bir gelecek inşa edilemez...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.