FANİ VE BAKİ
Son on yıldır gittikçe yoğunlaşan bir şekilde devam eden, "siyasetle dinin iç içe geçmesi" bizlere ve daha önemlisi yeni kuşağa hangisi din, hangisi siyaset dedirtmektedir. Hizmetlerde yapılan büyük kusurların yanında ve siyasi konuşmalarda sık sık rasladığımız bol bol verilen ve yerine getirilmeyen sözlerin üzeri, kürsülerden söylenen dini ifadelerle örtülür oldu. Böylece bizler siyasetçinin neler yaptığını, veya yaptıklarının ülke vatandaşının yararına mı,zararına mı olduğunu düşünmeden, incelemeden kabulleniyoruz. Hiç de ilgisi olmadığı halde sözlerine bakarak kendisini "helal olsun müslüman adammış" diye yüceltiyoruz.
Halbuki onun göremediğimiz yanıyla ne kadar müslüman olduğunu bilemeyiz, niyetini okuyamayız. Öbür dünyada onun müslümanlığının bize bir faydası da olmaz; çünkü orada "her koyun kendi bacağından asılacaktır". Bizler bir lideri, bir siyasetçiyi, ne kadar çok inançlıymış gibi görmekten ziyade, onların fani değil baki işlerini adalet, hukuk, eşitlik çerçevesinde, baskıdan zulümden uzak bir şekilde yapmalarına dikkat etmeliyiz. Onlar kendi bakiliklerini yürütmek için bizlere "bu dünyada gidiciyiz" "Kefenin cebi yok" diyebilirler ama biz de şunu unutmamalıyız bir taraftan da "hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmalıyız, ölecekmiş gibi de kendimizi hazırlamalıyız". Görüldüğü gibi, aslında; ardımızda bıraktığımız her yeni nesil, insanoğlunun bu evrende ne kadar baki olduğunu göstermektedir.
Yüzyıllarca egemen sınıf bizleri "fani" ilan edegelerek, yani bizlere "yarınlarda yokuz" diyerek halkları sömürdüler ve kendi "baki" saltanatlarını nesilden nesile sürdürdüler. "Ölümlü dünya, ne olacak" diyerek geleceğimizi sömürenlere, adaletsizlik ve hukuksuzluklara karşı fani olmadığımızı göstermeli ve mücadele etmeliyiz.
Çaresizliğimiz ve yoksulluğumuz üzerine şarkı yaparak "batsın bu dünya" diyenler bizleri hala damardan vurmakta "fani" ilan etmektedir. Oysa ahvalimiz üzerinden servet ve han hamam sahibi olanlar, her şeyi kendi bakilikleri, gelecekleri için yapmaktadırlar. Onlar çaresizler üzerinden baki olurken, bizlerin sefilliğini "Bu fani dünya" diyerek faniliğe bağlıyorlar.
İnsanoğlunun beyin hemisferlerinin işlevlerinin dünya işlerimize dönük start aldığını bizler hala bilmemekteyiz. Dünya değerlerini insanoğlunun oluşturacağını bildiği halde, doğar doğmaz fanilik üzerine kurulan öğretilerle insanoğlu, beyin hemisferlerindeki bakiliğin farkına varmadan dünya üzerinde fani yaşamaya devam ediyor. Yoksulluğun pençesinde yoksullaşıyor.
Toplum düzeyindeki bu durum devlet ve ülkeler düzeyine de yansımaktadır. "Ölümlüyüz bu dünyada" diyerek fani politikalar izleyen ülkelerin yöneticileri, hanedanına bakiliği vesayet bırakırken, halkına ise faniliği reva görmüştür. İslam toplumu olan ülkelerin büyük birçoğunluğu böyledir ki; varlık içinde perişanlık yaşamaktadır.
Bereketi beklenen üç aylar ile Ramazan ayları ve Hac aylarını takiben Kurban günleri dahi müslümanların sadakadan kurtulmasına, kendi ayakları üzerinde yaşamasına yetmemektedir.
Oysa baki politikalarla çağı yakalayan ülkeler ileri gitmekte, toplumca kalkınmaktalar ve fani politikalar izleyenlere karşı üstün gelmekte ve onları kendilerine bağımlı kılmaktadırlar. Gelişmiş ülkeler bakilik üzerine planlar yaparak toplumlarını geleceğe taşırlar muhtaç duruma düşürmezler.
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'nın "fani" yönetimlerinin, bakiliği tercih eden yönetimlere karşı yenilgisinin ardından, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'yla, yepyeni bir devlet olarak kurulmuştur. Fanilerin tüm engellemelerine rağmen Atatürk'ün sağlığında hızla "Baki ve tam bağımsız politikalar" uygulanmış, ulusal kalkınma yolunda ilerleme sağlanmıştır. Bazı politikacıların aymaz tutumları ve dışa bağımlı politikaları yüzünden, bugün faniliğin güç kazandığı noktaya gelmiş bulunmaktayız. 3 kasım 2013 seçimlerinden beri, Osmanlı'nın yıkılmasına sebep olan aynı fani politikaları sürdüren Akp hükümeti, ülkemizi baki politikalar karşısında güç duruma düşürmekte, onarılamayacak tahribatlar yapmaktadır.
Yurtseverlerin kaygı duyduğu durum; bu gericiliğin, baskının, hukuksuzluğun ve sosyo-ekonomik adaletsizliğin daha ne kadar devam edeceğidir. Bilimsel "baki" hedeflerle inşa edilen Cumhuriyet, bugünkü fani politikalardan ne şekilde kurtulacaktır, yurtseverler olarak endişe duymaktayız! Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.