Genel Kurullar başlarken..! (2)
Geçen haftaki yazımda, 2010 yılının dokuz ayı, Esnaf ve Sanatkârların genel kurullarıyla geçeceğini yazmıştım.
Artık her yerde Genel Kurullar konuşulmaya başladı. İki ODA başkanı yan yana geldi mi selamın peşinden, söz hemen Genel Kurullara geliyor. Anlaşılacağı gibi son günlerde genel kurullarla yatıyor, genel kurullarla kalkıyoruz.
Geçen hafta sonu Ankara"daydım. Önceki yazılarımdan bilen okuyucularım vardır. Ben, Türkiye Elektrik Elektronik ve Benzerleri Teknisyenleri Esnaf ve Sanatkârlar Federasyonunun yönetim kurulu üyesiyim. Genel Kurullar öncesi yönetim kurulu toplantısı yaptık. Durum değerlendirmesi ve görev bölümü çalışmalarımız oldu. Nerede? Kimin Genel Kuruluna divan başkanlığı yapacağımız gibi çalışmaların sonucunda, bana da birkaç il düştü. Tabiî ki kendi Genel Kurullarımızı hayırlısı ile yaptıktan sonra bakacağız.
Ankara yolculuğum otobüsle oldu. Artık seyahatler rahat geçiyor. Yolların çoğu bölünmüş, tünel ve viyadüklerle de virajlar ortadan kaldırıldığı için yolculuklar yorucu olmaktan çıkmış. Gerçekten, ülkemiz son yıllarda çok mesafe kat etti. Gözle görülür bir gelişme var.
Genel Kurullara dönelim. Samsun merkezde yirmi iki ODA kıyasıya bir yarışın içine giriyor. Amaç, bir dört yıl daha görev almak. Kimi ODA başkanlarımız başladıkları işleri bitirmek, bir kısım ODA başkanlar da hayallerindeki hizmeti yerine getirmek için bu yarışın içinde. Tabii ODA başkanlarının bir kısmına rakip var. Tatlı bir heyecan dalgası ile seçim çalışmaları son hızıyla devam ediyor.
Seçim çalışmaları içinde en önemli yeri, üye gezmesi tutuyor. İşte bu hızlı çalışmaları yaparken, haliyle her yere araç ile gidiyorsunuz. Bir şey dikkatimizden kaçmıyor. Bir anda araçtan üç-dört kişi inip bir iş yerine girince, etraftaki gözler, kuşkulu bir şekilde hemen o iş yerine yöneliyor. Bazen iş yeri sahibi olmuyor. İş yerinde duranda bizi tanımayınca, kuşkulu bakışlar ve ürkek bir sesle hoş geldiniz diyor.
Neydi bu insanları kuşkulu bir gözle bakmaya sevk eden. Maalesef Esnaf ve Sanatkâr zor durumda. Yaşamla boğuşuyor. Ya kredi çıkmazında, ya da kredi almamış veya alamamış borç batağında. Etraftan kuşkulu bakanların anlamaya çalıştığı meraklı insanlarız yaa!- acaba bir haciz mi var, maliyeden gelen mi ya da alacaklı bir grup mu. İşte sahada durum bu. Esnaf ve Sanatkârların bu durumu, insanı nasılda strese sokar ve boğar. Bu durumu devamlı yazıyor, her yerde dile getiriyorum, devlet bu ESNAF ve SANATKÂRA sahip çıkmalı, destek olmalı. Umarım bu sabır bizleri, Esnaf ve Sanatkârı çileden çıkarıp, isyana dönüştürmez. Yoksa tamiri zor yaralar açılabilir. Bu ülkenin Esnaf ve Sanatkârı asla devletine karşı gelmedi, sabırla bekledi. Ama unutmayalım. Sabrında sonu vardır.
İşte Genel Kurullara hazırlanırken, bir kez daha üyemizin, yani üyelerimiz olan ESNAF ve SANATKÂRIMIZIN ne durumda olduğunu gördük.
Buradan yetkililere sesleniyorum. Teşhis konmuş, hastalık belli ve reçete yazılmış. Lütfen acilen ilaçları gönderin. Yok, buyurun cenaze namazına derseniz, o zaman bedeline katlanırsınız. Çünkü bu ESNAF ve SANATKÂR birleşirde sahaya inerse, ne kadar büyük bir kitleyle karşı karşıya kaldığınızı, kilitlenen Türkiye" de ESNAF ve SANATKÂRIN, ne kadar önemli noktalarda hizmet verdiğini anlarsınız.
Her şey gönlünüzce olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.