Harcıdıkça harcanıyor muyuz?
Günümüz modern toplumunda her bireyin en öncelikli görevi tüketmektir. Tüketim toplumunun üyeleri ne kadar kendilerine biçilen bu rolü iyi oynarlarsa o kadar modern olabilmektedirler. İşlerin normal ve yolunda gittiğinin başlıca modern ölçüsü, bir toplumun gerektiği gibi işlediğinin göstergesi tüketicilerin şevk ve kuvvetlerine bağlıdır.
Bir zamanlar üretimin üstlendiği rolü şimdi tüketim faaliyetleri yerine getirmektedir. Geçtiğimiz sevgililer günü dolayısıyla bunu çok açık olarak gözlemleme fırsatı buldum. Tüketim kültürü kriz filan pek dinlemiyor. İnsanlar kendilerine biçilmiş rolleri doğal olarak oynamaktadırlar. Çünkü zihinler öyle bir kurgulanıyor ki sanki siz bu senaryonun dışında kalırsanız mızıkçı ya da oyunbozan olarak yaftalanmayı da göze almanız gerekir.
Bu tüketim toplumunda herkes için bir oyun, bir kategori vardır ve yeri geldiğinde oyunun kurallarına göre hareket etmen gerekecektir. Bütün tüketicileri kapsayacak çapta bir takım kategorilendirmeler yapılmakta, kimse de bunun neden böyle olduğuna ilişkin bir soru soramamakta, olayı olduğu gibi kabullenmektedir. Halka düşen görev, kendi tipi için seri halde üretilen ürünleri tüketmektir. Artık herkes kendi gelir gruplarına uygun olan ve kendileri için biçilmiş tüketici rolünü uygulamaktadırlar. Çünkü böyle bir düzende ne kadar tüketirsen o kadar adam olarak ya da insan olarak görülme algısı vardır. Örneğin sevgilinize bir hediye alacaksınız aşağı yukarı alacağınız hediye size ait değil, belirlenmiştir neredeyse.
Örneğin pırlanta yerine alacağınız bir gümüş yüzük, sizin için psikolojik bir baskı unsurudur. Tabiî ki oda paranız varsa. Paranız yoksa üzerinizdeki baskıyı varın siz hesap edin. Çünkü ne kadar pahalıysa aldığınız şey o kadar değerli görülüyor ve karşınızdaki de kendi değerini alınan ürün kadar değerli görmeye başlıyor. Örneğin Mecidiyeden alacağınız onbeş milyonluk bir çanta hemen diyelim ki markası sorularak kullanılıp kullanılmayacağı belirleniyor. Çünkü ta başta marka, sizin değer ölçünüzü karşınızdakine anlatmanın bir dili olarak görülüyor.
Örneğin aldığınız bir çanta filan markadan ise fiyatı bile sorulmadan kabullenilmekte ve değerli olarak görülmektedir. Kısaca öyle bir toplum haline geldik ki tükettikçe adam yerine sayıldığımız küresel tüketimin o büyük ırmağına gönül huzuruyla katılıp coşkuyla akmak insan olmanın, modern olmanın en büyük göstergesi haline gelmiştir. Velhasıl oyundan çıkarsak sıramız yanar diye korkmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.