İslâm dininin temel kutsalı olan Kâbe ve etrafını çevreleyen Harem-i Şerif; müslümanların Mekke'de buluştuğu ortak alandır. 
      Medine'de bulunan Mescid-i Nebevi ve  Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa da aynı fonksiyona sahip olsa da, en merkezi ve ortak alan olarak değerlendirilen kutsal mekan Kâbe'yi içine alan Harem-i Şerif'tir. 
     Dünyadaki iki milyara yakın müslümanın en ortak mekanı ve değeri olan Kâbe ve Harem-i Şerif bölgesine müslüman olmayanların girmesi İslâm inancına göre yasaktır. Mezhep âlimleri bu yasağın muhtevası ile ilgili farklı düşüncelerde olsalar bile, bu mekanların Müslümanların ortak kutsal değeri olduğu noktasında birleşmektedirler. 
      Her renk ve ırktan, farklı farklı inanç tassavvuruna sahip, çeşitli kültür örneklerinin müntesibi olan en ortak mekan Kâbe etrafı Harem-i Şerif, en ortak toplum kitlesi müslümanlardır. 
      Dilleri farklı olduğu için gönülleriyle ve gözleriyle konuşan binlerce, onbinlerce müslüman; kendileri için en ortak mekân olan Kâbe'de hiç sorunsuz anlaşabillektedirler. 
      Söz konusu ortak mekanın tayinini, kainatın ve Kabe'nin sahibi yüce Allah yapmıştır. Yarattığı kullarından, kendisini İlah kabul edenlerini evine misafir etmeyi kulları üzerinde bir hak olarak ilan etmiştir. 
      Dünyanın her tarafında bulunan müslümanlar bu nedenle, imkân ve fırsat buldukça Allahın evini ziyaret ederek, Rablarının misafiri olurlar. 
       Her kültürden insan vardır Harem -i Şerifte. Hepsinin ortak kültürü İslâmındır ve bu ortak kültür etrafında buluşurlar Kabe'nin misafirleri. Birbirlerinden ayrılırken de, biraz daha fazla bu kültürle kaynaşmış olurlar. 
     Birbirleriyle bu kutsal mekanda bir araya gelen müslümanlar ortak kendi kültürlerini oluştururken, ayrıca da birbirlerinin kültüründen haberdar olurlar  Milli olan kültürlerin İslam'a uygun olmayanları da bu vesile ile fark edilerek, onlar terk edilirler. 
       Ortak kutsal değer olan Kâbe ve etrafındaki Harem-i Şerif,  ifade etmeye çalıştığımız fonksiyonu ile hem millî kültürlerin islamileşmesini hem de milli kültürlerdeki İslâm dışı eklentilerin düzeltilmesini sağlamaktadır. 
      Böylece, bir olay ve konu hakkında her biri yaklaşık düşünceye sahip olurlar. Birbirlerinin zaaflarını bilir, karakterlerini tanırlar. 
      Maddi ve manevi eksikliklerini, düşünce ve tavır farklılıklarını da ortadan kaldırarak, kardeşlik hukukunun gereklerini hayata yansıtırlar. 
     Aynı inancın farklı kültür sahiplerine gönlünü açan ve haremine tüm müslümanları alan Harem-i Şerif; böylece farklı kültürlerin buluştuğu en güçlü alandır.