İleri Demokrasi
Aylardır, günlerdir siyasette vekil aday adaylığında bir yarış bir yarış
Temayül yoklamaları, mülakatlar, iyiler, kötüler kısacası tatlı güzel bir yarış sergileniyordu, partilere göre milletvekili aday adayları arasında. Proflar, doçentler, doktorlar, avukatlar, sıradan engelli vatandaşlar, kadın aday adayları. Herkes kendi adına ben daha iyi temsil ederim Samsun halkını TBBM' nde diyorlardı.
Boy boy gazetelerde profil resimleri ve büyük büyük puntolarla yazılıyordu isimleri. Bir tarafta da düşünceleri ve projeleri yer alıyordu.
Kısacası, geçen 2-3 aylık süreç içinde aslında tatlı ve güzel bir heyecandı bunlar ileri demokrasi adına. İnsanın kendine olan özgüveni ile şahsi birikimlerini milleti adına düşüncelerini, projelerini ve hedeflerini sergilemeleri için bir fırsattır, milletvekilliği için genel seçimler.
Temayül yoklamalarında sıralamalar yapıldı. Birinciler, ikinciler, üçüncüler seçildi. Listelere girenler, giremeyenler, kıranlar, kırılanlar oldu zaman zaman belki.
Peki sonuç!
Daha önceki yazımda Millet Vekili başlık adı altında milletvekilini ayrıştırarak yazmıştım. Olumlu, olumsuz tepkiler aldık tabii ki. Yazım hatası diyenler de oldu, amatörce yazılmış yazı diyenler de oldu. Konu ve içerik milletin vekili olması gerektiğini vurguladığı için içeriğini anlayamamış olmalıydılar. Zaten ben de profesyonel bir yazar olduğumu iddia etmemiştim.
Neyse konumuz zaten milletin vekili değil milletvekili. Milletvekili mi olmak gerekir, milletin vekili mi Bu ince ayrıştırmayı bir türlü anlayamadık, anlatamadık.
Temayül yoklamalarında delegeler toplandı, milletvekili aday adayları şahsına yönelik çalışmalar yaptılar. Kahvaltılar verildi, adam adama markajlar yapıldı. Niye ki, temayül seçimlerinde ilk sıralara seçilebilmek için.
Mülakatlar yapıldı. Yani kısacası sözlü imtihanlar yapıldı. Kimileri hemen mülakata girdi çıktı denildi, kimileri uzun zamandır kaldı denildi. Halk kendi arasında şu olursa daha iyi olur, bu olursa daha iyi olur şeklinde tartışmalara girdi.
Aday adayını açıklamak için kartvizitler basıldı, düşünceleri ve görüşler broşür haline getirilerek halka dağıtıldı. Partililere cep telefonları ile mesajlar gönderildi. Milletvekili aday adaylığını açıklarken partilileri yanlarında görmek istedi bütün aday adayları. Ne için! Ben mevcutlardan daha iyi temsil etmek istiyorum sizleri diyerek.
Kısacası renkli bir 2 ay geçirdik milletvekilliği aday adaylığı açısından. Güzel düşüncelerdi bunlar. Herkes düşüncelerini açıklıyordu. Ben daha iyi temsil ederim diyordu. Tabii ki bu söylenenler ve konuşulanlar bütün partiler için geçerli. İşin içinde Ben vardı. Taa ki ne zaman listeler oluşturulup YSK' ya verildi, kesin liste açıklandı bütün bu heyecan ve 2-3 aylık çalışma sona erdi.
Nerede Genel başkanların iki dudağı arasında. Ben daha iyi temsil ederim bitti yerine genel başkanların rızaları geldi.
Bunun adı ileri demokrasi. Demokrasiyi ve illere göre milletvekili temsil hakkının kararı genel başkanların oluru ile olur.
Nerede kaldı demokrasi Bırakalım ileriyi demokrasinin demo su nerede Oldu mu böyle ilerisi
Bence Türkiye' nin problemi doğudaki ağalık sistemi (toprak reformunun yapılmaması) ve siyasi partiler yasasındaki liderlik sultası diye düşünüyorum.
Yıllardır birçok partililerce de konuşulur, her partili kendi milletvekilini kendisi seçip TBMM'ne kendisi göndersin diye. Çünkü hakikaten de temsil edildiğine inanmak ister.
Fakat ne hikmetse bir gün öncesi ile bir gün sonrası farklıdır. Biz bilmeyiz, siz bizleri daha iyi düşünürsünüz diyerek de genel başkanların buyruğu altına gireriz.
İleri demokrasilerde sizler bizleri daha iyi düşünürsünüz mantığının adı böyle olmuş.
Öyle görünüyor ki bu zamana kadar da olduğu gibi bundan sonra da değişecek bir şey görünmüyor. Türkiye Cumhuriyetinin kaderi aldığım izlenimlerime göre parti genel başkanlarının iki dudağı arasında. Hele de herhangi bir partiye diğerinden çok daha fazla olur verilirse diğer parti genel başkanlarının konuşsalar da, konuşmasalar da herhangi bir yaptırımları olmayacak. Taa ki partilere göre oy dağılımı eşitleninceye kadar. Veya da parti genel başkanlarının iki dudağı arasında değil, parti üyelerinin kendi temsilcilerini seçene kadar.
Bütün bunları düşünürken belki diyeceksiniz ki şahsım adına senin de mi böyle bir düşüncen vardı. Hayır. Şahsım adına bugünkü açıklanan milletvekili listelerinden hiçbir şikâyetim yok. Hiç de şaşırmadım zaten. Birçok aklıselim insanlar da benim gibi düşünüyorlardı. Liderlik sultası bitmeden yani siyasi partiler yasasındaki bugünkü kurallar değişmeden demokrasi ve özgürlük adına hiçbir şey konuşulamayacağı, konuşulsa da pek makbule geçmeyeceğini herkesçe de biliniyordu. Neyse ki geçmiş geçmiştir, gelecek 12 Haziran genel seçimlerinde bütün partililerin çalışmalarında başarılar dilerim.
Bugünkü mevcut durum bu. Gelecek inşallah milletim adına hayırlısı olur. Sevgiler saygılar benden en güzel özgür yaşam ve ileri demokrasi sizlerin olsun.